''Neden odamdasın, Murphy?''  Gidip sadece çiçeklerine baksa ne hoş olurdu. Çiçeklerinden bahsedince hayfan hayran iç geçirdi.

''Kapıda girilmez yazmıyordu.'' Yere çöküp bağdaş kurunca ben de dirseklerimi masaya dayadım. Düşünmek içi sabırsızdım. Konu Murphy olduğunda olgun bir ebeveyn gibi davranmam gerekse de bazen bunu yapmak için çok zamansız hissediyordum. Tıpkı seks sırasında partneri kendisinden erken gelmiş kadın gibi.

''Ama girilir de yazmıyor. Örneğin yıkanırken banyolarımızın kapısına da girilmez tabelası asmıyoruz, değil mi?'' Yüzünde hınzır bir ifade belirdi. Herhangi birinin değil bir şeytanın gülümsemesine benziyordu.

''Orada seyirci olmak gerçekten keyifli, inan bana. Görüntü kalitesi bel çevresi genişliğine oranla değişkenlik gösterebiliyor.''

''Yok artık'' manasıyla gözlerimi devirdim. Bir delinin ciddiyetini sorgulayan bakışlar. Ona attığım buydu işte. Biraz sonra gözünü de içine alan mavi lekeye bakıyordum. Beyaz gözleri kadar onları çevreleyen beyaz kirpikleri de bu leke sayesinde ön planda duruyordu. Boş odaya fırlatılmış bir top gibi durmadan dönen bakışları onları ilk gördüğüm zamankinin aynısıydı. Daha az yorgunluk ve daha çok delilik parıltısı farkıyla. Tahtaları, bazı şeyleri tekrar tekrar düşünürken kırdığına emindim.

Deli dostuma gülümsedim. ''Dikizci herif,''

Gülümsemem kıkırtıya dönüşürken kendimi başımı eğip iki yana sallarken buldum.  ''Tipin düşünmeme engel oluyor.'' Övgüye olan düşkünlüğü renk tozlarına duyduğu ilgiyle yarışırdı.

Yalandan bir alınganlıkla gözlerini kapatıp çenesini kaldırdı. ''Beyninin düşünmeye yarayan kısmı yanında düşünmek için insan mı seçiyor? Örneğin ben. Hiç düşünmüyorum, sevgili Müphem.'' Gözü kendi kazağında bir lekeye takıldı. ''Ah, şuna bak!'' Parmağıyla kazağında işaret ettiği yere baktım. Bambin suyu olduğunu ilk bakışta anladığım lekeyi gösteriyordu.''Kazağımın renk skalası genişlemiş.'' Sinir bozukluğu gülümsemem hızla neşeye döndü. O gülüşün yüzümde donması için tekrar konuşması yeterli olacaktı. O an bunu bilmiyordum.

''Renkli ekibin Alessia'nın kayıplara karışması konusunda ne düşünüyor? Bunun o koltukla bütünleşmenle bir ilgisi var mı?''  Az önceki neşeye asılı kalan dudak kenarlarıma baktı. Bunu yaparken başını omuzuna yatırmıştı. Yutkundum. Şimdi deli taklidi yapma sırası bana geçmiş gibi hissediyordum.

Bir zamanlar Alessia'nın durduğu aynı yere dikilip kitaplığı incelemeye başladı. Sırtını izlerken sesimi düzelttim. Eğer bir kanıt veya şahitlik yaptığı bir an elde ettiyse ekibin varlığını yalanlamak ateşe üflemekten farksız olurdu. ''Bunu nereden biliyorsun?''

Bir anlığına omuzunun üzerinden yüzüme baktıktan sonra gözlerini boş duvara dikti.  ''Düşünebildiklerinden mi bahsediyorsun?'' Hemen sonra kitaplığı incelemeye devam ediyordu.  Alaycı sorusuna cevap vermeden önce onunla birlikte gözlerimi raflardaki kitaplarda gezdirdim. Her birinin son noktasını oluşturan mürekkebe kadar bana ait olduğunu biliyordum. Çünkü bu, kendimi Hanzeb'in Kodes'inden kurtarmadan önce kendimle ilgili edindiğim tek bilgiydi.

O gün çıkmama izin verildiği sürece kapısını açabildiğim odadan son defa çıkarken zihnimdeki kesiklerden kan sızdığını hissedebiliyordum. Kaslarım söndürülüp yeniden şişirilmiş gibi ağrıyordu. Bir şey ya da biri beni fena hırpalamıştı. Bunun ne olduğunu asla hatırlayamadım. Tek bildiğim artık Hanzeb'in zindanlarında değil karşısında yer alacak kadar özgürleştiğimdi. Artık Kodes'ten aşağı inebilirdim.

Odaya baktığımda kendime ait tek bir eşya dahi geremeyince sadece iç çektim. Yanıma alacağım bir ceketim bile yoktu. Bu yüzden ellerimi ceplerime sokup zindanıma sırtımı döndüm. Oradan çıkıp gitmenin bu denli kolay olacağını hiç düşünmemiştim. Sonuçta bunu yaparken ilk defa birileri kollarımı çekiştirmiyor ya da eklemlerimi kırmıyordu. Kodes işkenceleri her zaman mideleri altüst edecek türden yaratıcı olurdu.

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor Kde žijí příběhy. Začni objevovat