Yirmi Dört ▪ Çiçek Senfonisi

Start from the beginning
                                    

En son Hoseok oflayıp puflayarak Taehyung'u koltuk altlarından tutup kaldırma girişiminde bulundu ve, ''Yeter ama ya! Şuraya iki eğlenmeye, sakinleşmeye geldik. Birazcık kendine gel diye kıçımızı yırtıyoruz ama hiç yarımcı olmuyorsun. Nazlanma da ayaklan. Ağabeyinin iş için Seul'de kalması gerekiyorsa kalmalı. Hem biz ne güne duruyoruz? Biz de Busan'dayız, unuttun mu?'' diyerek sitemler etti. Taehyung kalkma girişiminde bulunmadı başta, hiçbir şey söyleyecek hâli de yoktu zaten. Hoseok'u tanıyordu, vazgeçmeyecekti. Velhasıl, iç geçire geçire ayaklandı, karşı koymak istemiyordu her zaman olduğun gibi, bu yüzden ona uyacaktı. Bir felsefesi vardı onun: ''Uyduramıyorsan uy.'' Ya da: ''Onları yönetemiyorsan, onlara katıl.'' 

Çünkü anlamıyorlardı. Onu kimse anlamıyordu.

-

Yaklaşık on kişi vardı etrafında. Sınıf arkadaşları ona sürekli iyi olup olmadığını soruyorlardı. Hiçbir şey söylemiyor ve öğretmeninin peşi sıra ilerliyordu. Az sonra çiftliğe varacaklardı. Ne göreceğini unutmuştu. Yoongi ona çiçek falan demişti ama... Birkaç dakikanın ardından arkasında koşan birisini hissetti. Yavaş yavaş hepsi ortak alana doğru geliyordu. Birden omzuna atlayan kişiyle ansızın korkuyu yaşayıp, merakla suratına baktı. Felix, Taehyung'u sola doğru çekiştirmeye başlamıştı.

Taehyung, Felix'in kolunu çekiştirirken, ''Ne var Felix, neden çekiştirip duruyorsun?'' diye sorduğunda Felix kulağına eğilerek, sarı saçlarını şakaklarına taradı. Pes sesi Taehyung'un kulaklarından içeri sızarken resmen yüreğini yaralamıştı:

''Jungkook'a ulaşabildin mi?''

Boğazını temizleyerek bakışlarını kaçırdı elinde olmadan. Kendisini dizginlemeye çalışıyordu. Nihayet elini ensesinden indirebildiğinde, ''Bir bilgim yok, üzgünüm.'' diye konuştu. Boğazı neden birden bire bu kadar kurumuştu? Birden neden kelimeler boğazına dizilmiş ve bir süre onu konuşmak konusunda zora sokmuşlardı? 

Açıklık getireyim.

Felix: Sözel sınıfa geçtiğinden beri aynı sınıfta öğrenim gördüğü, on birinci sınıftayken Jimin ve Jungkook'tan ayrı düştüğü bir grup projesinden sonra eşleşip, yakın arkadaşlık kurduğu o çocuğun adıydı. Projeyi teslim edip yüksek bir puan aldıktan sonra daha da yakınlaştıklarında, artık, birlikte dolaşıp havadan sudan ziyade, hislerinden ve yaşamlarından da bahseder olmuşlardı. Ve bir gün Felix denilen çocuk Taehyung'a, kafasını allak bullak edecek bir itiraf yapmıştı. İtirafı aynen şöyleydi:

''Taehyung, Jungkook ile komşu ve aynı zamanda da yakın arkadaşsınız, biliyorum bunu. İlk yıllarda ondan ayrı sınıfta olduğun için bilmiyorsundur belki ama, hemen herkes benim Jungkook'tan hoşlandığımı bilir. Buna Jungkook da dahil. Birkaç kez kendisine açılma girişiminde bulundum ama cesaret edemedim pek. Ve bilirsin, homofobik kaynıyor okul, ben... Ah, bilmiyorum. Ondan herhangi bir cevap da alamadım. Biliyor ama hiçbir şey demiyor. Homofobik değil sanırım ama hislerimi nasıl karşılıyor hiçbir fikrim yok. Belki aramızı yapabilirsin ya da en azından ağzını arayabilirsin. Bana bu konuda destek olabilir misin?''

İşte o vakitlerde Taehyung Jungkook'a âşık olduğundan emin olmuştu. Onu Felix'ten kıskanıyordu basbayağı. Felix'in onu o kadar güzel sevmesini kıskanmaya kesinlikle başlamıştı. Bir şeyler yapıp bunu engellemek isteme arzusuyla doluyordu fakat ne yaptığını kendisi bile bilmiyordu; ne hissettiğini... Jungkook ile konuşmadığı hâlde Felix'e, ''Jungkook kızlardan hoşlanıyormuş.'' diye yalan söylemişti ve yine bunun ardından, ne yaptığını sorgulamaya durmuştu. O zamanlar kimliğini bile bilmiyordu ki arkadaşının. Bu konuda hiç konuşmamışlardı. 

Bitter Lives ⇝ taekook ✔Where stories live. Discover now