Başlanson

11 2 0
                                    

Hayat bazen öyle gizler saklardı ki onu bulmak adına didik didik arasanız da tek bir ip ucuna dahi rastlamazdınız. En azından siz öyle sanardınız.

Zira her şey göz önündeydi; elinizi atsanız dokunabileceğiniz, dokunsanız hissedebileceğiniz,  hakikati somut birer parça gibi avuçlayabileceğiniz ve senelerden beri muğlak olan o çizgiyi belirgin bir ufukta görebileceğiniz o noktada lakin oraya gelmek ve bir şeyleri gözden çıkarıp güneşin doğuşuna gaflet uykunuzdan feragat ederek ulaşmak baya meşakkatli bir hadiseydi.

İkisi de bu uykunun huzurlu ancak bir o kadar da hain kollarındaydı. Uyanacak olurlarsa boğazlanacaklardı.

Zilin sesiyle beraber Taehyung yayıldığı oyun koltuğundan kalktı. Yüzünde hınzır bir sırıtış, birçok şeytanın düşüncesi ve kahkahaları vardı. Kimin geldiğini çok iyi biliyordu ve bu düşünce birazdan olacakları düşündükçe keyfinin artmasına sebep oluyordu.

Kapı kulpunu uyuşukça indirdiğinde karşısında siyah beyaz kareli gömleğinin kollarını sıyırarak sağ kolundaki dövmeleri sergilemiş, altına skiny buz mavisi bir jean giyerek kaslı bacaklarını ve yapılı dizlerini yırtıklardan açığa çıkarmış en yakın arkadaşı vardı. Kendiliğinden dalgalı ve ensesine değin uzamış saçları ikiye ayrılmış yüzü ile beraber kaşındaki piercing gölgelenmişti. İtiraf etmesi güç olsa da bu görüntü Taehyung için bile nefes kesiciydi. Tabii onun nazarında.

Jungkook ise yıllanmış içkilere olan hayranlığı ile bilindiğinden seve seve arkadaşının oyununa gelmiş hatta koşmuştu. Üzerinde okulda giydiği kıyafetler vardı ve saçları terlediği için tutam tutam ayrılmış, uçları birer mızrak gibi sivrilmişti.
Birkaç tutam güvercin beyazı tenine yapışmış, dudakları her zamanki kızıllığının bir ton koyusundaydı. Zira gelmeden evvel bölümündeki arkadaşlarıyla biraz içmişti. Arada bir başı dönüyor olsa da tamamen sarhoş sayılmazdı. Bilinç ile bilinçdışı olan o çizgide akrobasi yapıyordu.

"Nerde şu şarap?"

Arkadaşını kapının pervazından iterek karanlık hole atım attığında her adımı biraz savsak ve gevşekti.

Taehyung arkadaşını ardından şüpheyle süzdü. "İçtin mi lan ayyaş?" diye sorduğunda Jungkook gözlerinin karanlığa alışmasını beklediği için olduğu yerde sabit duruyordu. En azından o öyle sanıyordu. Zira bir tahterevalli gibi bir sağa bir sola düşeyazıyor, Taehyung tam düşecek diye düşündüğü an yeniden toparlıyordu.

"Gelmeden arkadaşlarla biraz içtik."

Birkaç hızlı adımda yanında biten arkadaşı sinirliydi. Zira bu ilk değildi.
"Aferin gerizekalı, iyi bok yedin."

Kolundan tutup kendine çevirdiğinde dengesi pek yerinde olmayan Jungkook yerle yeksan olmak adına beklenen darbeyi almıştı. Ayaklarının altında sabun varmışçasına yere iki seksen uzanmadan evvel son bir umut kolunu tutan arkadaşının sıcak avucuna sarılmış, yukarı çıkmayı ummuştu lakin bu durum ikisini de aşağı çekmişti.

İkisi de holün soğuk ve yapışkan fayans zeminine bir plastik bardak edasıyla sertçe çarptılar lakin kırılmadılar mamafih hasar bedenlerde değil ruhlarındaydı o sıra.

Jungkook başını sertçe zemine çarparak bir haç gibi uzanmış, Taehyung onun üzerine düşerek fiziki hasarını hafifletmişti, bu sırada ruhunda başlayacak arbedenin de temelleri atılmıştı.

Jungkook'un dudakları Taehyung'un alnında, onun elleri Jungkook'un başının yanında ileriye doğru uzanıyordu. Bedenleri birbirine yapışmış ve gergin bir hava etraflarını kuşatmıştı.

Taehyung kendini hiç olmadığı kadar sıkıntılı bir o kadar da heyecanlı ve korkulu hissediyordu. Sanki içinde bir yerlerdeki hiç dokunulmaması gereken bir ura neşter ucu değmiş de ifrazat tüm bedenini kaplamıştı. Tuhaf bir ürperti dalgası Jungkook'un bedeninden kendininkine aksediyordu lakin buna ne bir anlam verebiliyor ne de hareket edebiliyordu.

Jungkook ise hayal dünyasında bir yerlerde yaşanan bir hadiseyi tekrar ediyormuş hissine kapılmıştı.

Kemikli ellerinden ikisiyle Taehyung'un başını kavrayarak kaldırdığı vakit aslında bir başkasına dokunuyordu. Birkaç saniye arkadaşına baktı. Gözünün önünde birçok kız silüeti geçti, Taehyung yutkundu. Tam o an filmin final sahnesi oynadı ve tüm yüzler birleşerek tek bir simaya dönüştü. Aslına.

Jungkook, Taehyung'a şöyle bir alıcı gözüyle baktı. Birbirinden farklı lakin herkesten ayrı göz kapaklarına, badem gözlerine, dolgun ve şekli bir midyeyi andıran kızıl dudaklarına.

Sonra gözleri orada kaldı. Birkaç saniye oyalandı. Taehyung olan her şeye sağır kesilmişçesine yüzüne esen içki rüzgarına dahi duyarsız kalarak kalbinin süratli devinimlerinin arasında kayboluyordu. Ne yapsa, bilemiyordu. Sadece bekliyordu.

"Güzelliğini daha önce nasıl fark etmedim?" diye sordu Jungkook.

"Hayır." dedi Taehyung. "Sadece sarhoş olduğu için böyle düşünüyor. Aklının karışmasına izin verme. Siz arkadaşsınız."

Ardından Jungkook'un dudaklarını dudaklarının üzerinde hisseti. İşte son o an başladı.

YouTuber Bros // Taekookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें