GEÇMİŞİN YÜKÜ

1.5K 91 303
                                    

Ben... Ben kaybediyorum... " Herkes bazen kaybeder. Bu korkutucu değil. Korkutucu olan ne kaybettiklerimizdir. Fakat Uray bu tecrübeyi yaşayacak mıydı? İşte her şeyin kilit noktası buydu.

"ZAMAN AZALIYOR SAVAŞÇI. ÇABUK OLMAZSAN YOLDAŞLARININ CELLADI OLUCAKSIN." Diye tekrar duyuldu gizemli ses. Nerden geldiği bilinmiyordu. Ama her söylediği söz Uray'ın üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Sanki bilerek yapıyor gibiydi fakat bunu kimse bilemez.

"Sakin ol!... Sakin ol!... Kendine gel! Bu durumdan kurtulabiliriz... Düş-" Diye başladığı cümleyi tamamlamadan, duyduğu sesle konsantrasyonu darmadağın oldu genç adamın. "Uray, seni aptal! Basit bir soru işte... İçinden ne geçiyorsa söyle gitsin! Senin yüzünden herkes ölecek!" Dedi bağırarak Sarah. Genç kız bir yandan savaşırken bir yandan da Uray'a bakıyordu. Dışardan her ne kadar Dikkatli gözükse de kalbindeki tedirginlik ve korku , her gecen saniye artıyordu. Ölümün nefesini ensesinde hissedebiliyordu.

Duyduğu sözlerle sanki cevabı bulmuşçasına kendine gelen Uray "Doğru... Daha en başından bana düşüncelerimi soruyordu..." Dedi ve kafasını kaldırarak, kendinden emin bir şekilde "Düşüncelerim şunlar" Dedi ve son bir kez arkadaşlarına, onların çaresiz durumuna baktıktan sonra " İnsanlık bu Dünya'ya çok ıstırap çektirdi... Yaşama saygı duymadı. Aç gözlülüğü yüzünden şu an bu haldeyiz... Ama herkes bedelini ödedi. İnanç'ın zırhında bir çatlak, İnsanların kalbinde hep bir karanlık bulunur. Fakat Ben dayandığım sürece, karanlığın ortasındaki bir ışık, susturulamayan gizli bir ses gibi var olmayı sürdüreceğim." Dedi ve derin bir nefes veren Uray için artık en zor kısım başlamıştı. Beklemek... Aşağıda Akrepler tarafından büyük yaralar alan Fedailer, artık pes etmişti. Fakat hiçbir akrep saldırmıyordu lakin son darbe için tetikte bekliyorlardı.

Herkes duyacakları tek bir kelime için soğuk terler döküyorlardı. Bu duyacakları kelime ya onların ölüm emri olacaktı ya da kurtuluşlarının müjdesi. Ama bir şey kesin ki bu saatten sonra hepsi eğer düşerlerse başlarına ne geleceklerini anlamışlardı. Daima ilerlemek zorundalardı. Çünkü arka da kalırlarsa karanlığın onları yutacağını anlamışlardı. Hepsi hayalarında çok kez savaşmış insanlardı ama ilk kez ölümü bu kadar yakından hissetmişlerdi.

Sessiz ama tedirgin bekleyiş sonunda bitmek üzereydi. "KADER BIR KEZ DAHA YANILMADI. HAYATIN DÜNYA ÜZERINDE BÜYÜR YER KAPLIYOR. CEVAPLARA VE DAHA FAZLASINA LAYIK OLDUGUNU KANITLADIN!" Dedi ve daha fazla bir şey söylemeden, aniden ses kesildi. Herkes daha tam bir rahat nefes alamadan altlarındaki toprak yer sarsılmaya başladı ve bir anda bir kapak gibi iki yana açıldı. "Dur ne olu-" diye başladığı konuşmasını tamamlamayan Hugo Kendilerinin neye uğradığını anlamayan Fedailer hızla yüksekten düşmeye başladılar. Bilinmezliğe doğru hızla düşen Fedailer bir tünelin içine girdi. Çığlıklar atarak aşağı inen ekip bir anda kendilerini kum yığınlarının üzerinde buldular. Kum yığınları sayesinde çarpışmadan kurtuldular ve her biri ufak sıyrıklarla ucuz kurtuldular.

"Ne oluyor ya!" Dedi Eddy ve konuşmasına devam edecekti ki Hector ve diğerlerini görmesi ile ruhu bedeninden çekilirmiş gibi oldu "NASIL YA!... Siz... Siz yararlanmıştınız. Senin bacağında kocaman bir delik vardı kendi gözlerimle gördüm!" Dedi bağırarak. Yüzündeki korku ve şaşkınlık çok net bir şekilde belli oluyordu. Annie ve Hector kendilerine bakın şok oldular Eddy gibi. Acıyı net bir şekilde hissetmişlerdi ve şu an sanki hiçbir şey olmamış gibi sapasağlamdılar. Uray'da diğerleri gibi olanları sindirmeye çalışırken ileriden gelen sesle oraya doğru bakmaya başladı.

"Çocukları hemen buraya gelin!" Diye bağırdı Haze. Sesi ilk kez çok ciddi ve tedirgin çıkmıştı. Onu yakından tanıyan Hugo "Bu konuşma tonu hiç iyi bir şeyin habercisi değil..." Dedi ve diğerlerine olayın ciddiyetini hissettirdi. Haze'nin bulunduğu duvarların yanında koşan Fedailer gördükleri manzara karşısında şoka girdiler.

SONRAKİ DÜNYANơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ