İstemiyorum

Beginne am Anfang
                                    

"Sen ve Mert mi? Ben size hiç bir şey yapmadım. Eğer Mert,Yekta'nın Buke'yi sevdiği gibi seni sevseydi böyle olmazdı. Seni bir kez bile aramaya çalışmadı. Ülke değiştirip gününü gün ediyor." Dediğinde gözümden bir damla yaş akmıştı. Çetin saçlarımdan çekerek beni yukarıya kaldırdığında öfkeyle ona bakıyordum.

"Yalan söylüyorsun" diye bağırdığımda Çetin alayla güldü.

"İster inan ister inanma. Bu arada burdan kurtulsan bile Mert'le evlenemeyeceksin. Burdan kurtulursan Berat'la evleneceksin. Gerçi burdan kurtulma gibi bir ihtimalin yok. Benden kaçma gibi bir ihtimalin yok!" Diye bağırdığında kapının tıklanmasıyla Çetin beni sertçe itip "Gir" dedi.

Tarık kapıyı açıp içeri girdikten sonra bir bana bir de Çetin'e baktı.

"Efendim Yekta Bey çemberi daraltıyor. Roz Hanım üzerinde hukuken bir hakkınız olması için evlenmeniz gerekiyor. Ancak bu şekilde ülkeye dönebiliriz." Dediğinde ben duyduğum şeyle Çetin'e bakarken,Çetin'de camdan dışarı bakıyordu.

"Evlenirsem hukuken bir şey yapamaz diyorsun." Diye söylendiğinde Tarık,Çetin'e doğru yaklaşıp "Tek seçenek bu" diye söylendiğinde ben neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"İşlemleri başlatın." Çetin'in söylediği sözle Çetin'e doğru yaklaşıp

"Senle evlenmeyeceğim Salhan!" Diye öfkeyle konuştuğumda Çetin bir anda bana doğru hızla yürümeye başlayıp kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı.

"Bırak!" Diye bağırsamda fayda etmiyordu.

"Bana bağırma" Çetin bütün evi yerinden sallayacak şekilde bağırıp beni bilmediğim bir yere doğru sürüklüyordu. Merdivenleri çıkmaya başladığımda telaşlanmaya başlamıştım.

"Çetin bırak" son gücümle ona bunu söylediğimde beni umursamadı. Merivenlerin bitimindeki bir odaya girdiğimizde oda beyazın tonlarıyla döşenmiş ve yatağın kenarında üç tane beşik vardı.

"Bu odaya iyi bak! Buke beni seçseydi burada kalacaktık. Odamız burası olacaktı. Ama sen her şeyi yerle bir ettin. Buke'yi o evden çıkarmasaydın Buke beni seçecekti. Seçmese bile benle gelmeye mecbur bırakacaktım onu. O herifin bebeği yerine benim bebeğimi taşıyacaktı. Ama sen ne yaptın? Bütün her şeyi berbat ettin."

"Ablam seni seçmezdi. Hiç bir zaman seçmeyecekti. Ablam seni hiç istemedi. Anla bunu Çetin. Ablam seni asla seçmezdi." Diye söylenip ona baktığımda Çetin öfkeyle benim boynumdan tutup odadan çıkardı.

Merdivenlerden hızla indirirken takılıp düşmemek için çabalıyordum.

"Tarık!" Diye bağırmasıyla merdivenlerden inmiştik. Beni yere atıp art arda karnıma tekmeler atıyordu. Aynı anda sayıklıyordu.

"Buke beni seçerdi. Buke beni isteyecekti. Senin yüzünden!" Derken kendini kaybetmiş gibiydi. Gözlerimin önünün kararmasıyla kendimi bir kez daha karanlığa teslim ettim.

Karanlığın içinde duyduğum sesle bütün her şey netleşmişti.

"Rozerin" Duyduğum sesle etrafıma dikkatle bakarken Mardin'de ablamların yeni konağında olduğumu fark ettim. Ablam avluda bana bakıyordu. Elini karnına koymuş bana doğru yaklaşıyordu.

"Ayakta uzun süre kalma. Bebek için tehlikeli Roz." Dediğinde anlamsızca ona baktım.

"İkimizinde kızı aynı gün doğacak. Ama umarım kızım babasına benzemez. İkizler aynı Yekta kızımda bana benzesin." Diye ablamın konuşmasıyla karnıma baktım. Elimi karnımın üstüne koyduğumda bebeğin tekme atmasıyla ben neye uğradığımı şaşırdım.

"Ben nasıl buradayım? Çetin beni kaçırmıştı." Diye söylendiğimde ablam bana gülerek yaklaşıp

"Demir'i de alıp kaçtın ya." Dediğinde ben inanamıyormuş gibi ablama baktım.

"Roz sen bana hiç Mert'e nasıl aşık olduğunu anlatmadın." Diye ablam söylenirken benim koluma girip avludaki divana doğru yürütmeye başladı.

"Her seferinde bir bahane buldun. Mert'i hatırlamak istemitorsun biliyorum ama ben çok merak ediyorum." Dediğinde sedire oturup ablama baktım.

"Çınarla nişanlanacağımı öğrendiğim gün her şey başlamıştı. Kafa dağıtmak için mezarlığa gitmiştim. Ama dönüşte Mert'i gördüm. Anne,intikamını alıcam diye söyleniyordu. İlk başta beni fark etmedi. Gitmek için ayağa kalktığında beni fark etti ve panikledi. Sonra oturup konuştuk. O bana annesini,neden intikam alacağını anlatırken bende ona Çınar'la evlenmek istemediğimi, Berat'a aşık olduğumu söyledim. İlk çok şaşırdı. Çünkü Berat sana aşıktı. O günden sonra telefonla dertleşmeye gizlice buluşmaya başladık. Bir süreden sonra aklıma Berat gelmemeye başladı. Sadece Mert vardı. Başka kimse umrumda değildi. Onun yanında kendimi iyi hissediyordum. Yekta eniştemin kaçırıldığını öğrendiğinde omzumda ağladı. O an aşık oldum ona abla. İçimden bir şeyler koptu gitti. Yaptığımız yanlıştı. Ben Çınar'la nişanlıydım. Ama Mertten uzaklaşamıyordum. Ondan kopamıyordum."

"Durumu nasıl?" Duyduğum sesle gözlerim yavaşça açılırken az önceki rüya bitmesin istemiştim.

"Anneninde,bebeğinde durumu gayet iyi"

"Bebek mi?" Diye söylendiğimde Çetin'de doktorda aynı anda bana baktı.

"Sen çık doktor" dediğinde doktor hiç bir şey söylemeden odadan çıktığında Çetin yatağa oturup gözlerini üstüme dikti.

"Ben istemiyorum." Ağzımdan zorla çıkan sözle Çetin tepki vermeden bana baktı.

"Senin ne isteyip ne istemediğin umrumda değil. Sadece şunu bil o çocuk doğacak. Sen istesende istemesende doğacak!" Dedikten sonra yataktan kalkıp bana baktı.

"Evlenme işlemlerini başlattım. Sakın bir aptallık yapma." Dedikten sonra odadan çıktı.

Yataktan yavaşça kalkarken gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Mert'le ilgili neden konuşmak istemiyordum ki. Ablam neden öyle demişti. Yoksa Çetin'in söyledikleri doğru muydu?

Peki neden kızımız aynı gün doğacak dedi? Nasıl kaçtım? Cama iyice yaklaşırken aklımdan planlar geçiyordu. Kurtulmam gerekiyordu. Cehennemimden kurtulmalıydım.

Gözlerimden yaşlar akarken Mert'le hatıralarım gözümün önüne geldi.çpencerenin önündeki tekli koltuğa oturup dışarıyı izlerken elimde olmadan içimdekileri dökmeye başladım.

"Keşkelerle başladı pişmalığım. İçime işledi,ruhumu benliğimi alıp götürdü ama bende ki seni götüremedi. Keşke en baştan kaçalım dediğinde kaçsaydık. En azından yanında olurdum. Yanımda olurdun. Belki senle kurduğumuz hayaller gerçekleşirdi. İmkansızı başarırdık. Yanımda olsaydın her şey farklı olurdu." Ağzımdan kaçan hıçkırıkla gözyaşlarımı elimin tersiyle silip devam ettim.

"Belki Çetin doğru söyledi. Sen beni abinin ablamı sevdiği gibi sevmedin. Ama sevdin. Benim seni ne kadar çok sevdiğimi biliyordun. Neredesin Mert? Sana muhtacım. Çok özledim seni. Senle kurduğumuz hayalleri başkasıyla yaşamak istemiyorum. Ben senin çocuğunu istiyorum. Çetin Salhan'ın değil. Ben senin gözlerine bakmak istiyorum. Başkasının gözlerine değil. Bebeğimiz sana benzesin isterdim. Çetin'e değil. Ben bu hayatta senle ilgili ne varsa isterdim. Sen bana iyi gelen tek şeydin. Sen yoksun ya şimdi. Bütün yollar çıkmazda. Hiç bir şeyin anlamı yok. Sen yoksun ya sanki bende yokum. Ben sanki ben olamıyorum." Hıçkırıklardan konuşamamaya başlarken ağzımdan zorda olsa bir cümle çıktı.

"Mert bul artık"

Rozerin -Töre Serisi 2-Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt