sayıklama

88 7 0
                                    

evdeyim. işe gitmediğim her gün evdeyim. işe gittiğimde de odamdan dışarı sadece sigara içmek için çıkıyorum. bir de öğle yemeğinde yemek için. sadece birkaç tane arkadaşım var. onlar normal ama. normal bir hayatları var. dışarı  çıkıyorlar, geziyorlar. bir kadının dokunuşunu ellerinde hissederken rüzgarın dokunuşunu suratlarında hissediyorlar. çok imreniyorum onlara,  sokaktan sesleri gelen oyun oynayan çocuklara, hatta zor şartlar altında üç kuruş para için gününü kan ter içinde geçiren sokaktaki işçilere bile. ben dışarı çıkamıyorum çünkü. hep evdeyim. sıklıkla bana gelirler. ben onlara nadiren giderim. bir tanesi benimle aynı semtte oturuyor. severim de. iyi çocuk. ama sanki ona yük oluyormuşum gibi hissediyorum. çünkü hep evdeyim. beni görmek için evime geliyor. sanki bakıma muhtaç bir yaşlıymışım gibi. gelip yemeğimi verip, altımı değiştirip gidiyormuş gibi.

dışarı çıkmak istiyorum. günde 3 paket sigara içiyorum. oturduğum yerde, bilgisayarın başında. camı açmak istiyorum. sırf biraz oksijen alayım diye. ama dışarısı çok gürültülü. çok korkunç. bazen balkona çıkıyorum. hoşuma gidiyor ilk bikaç saniye. sonra hemen içeri giriyorum. çünkü dışarısı çok korkunç. gerçekten korkunç. gerçekten korkuyorum.

kaldırımda yürürken binalara yakın yürümemeye çalışırım. çünkü kafama yukarıdan bir şey düşebilir. yola da yakın yürümemeye çalışırım. çünkü bir araba kaldırıma çıkıp beni ezebilir. tarihte bir kez olmuş absürd  bir şey yine olabilir. ayrıca tarihte kafasına bir şey düşen ya da kaldırıma çıkan arabanın ezdiği bir sürü insan var. ya benim de başıma gelirse bu? gelebilir. olabilir. o yüzden evden çıkmamalıyım. evim çok güvenli. her gece kapıyı kilitlerim. yattığım yerde ufak bir balta var. ne olur ne olmaz diye. sahiden ne olur ne olmaz? herhangi bi şey olabilir. olmayabilir de. belli olmaz. ama güvenlik önemli.

mesela dışarda yürürken birisi bana omuz atıp yok yere kavga çıkarabilir. kavga etmekten nefret ederim. öfkelenmek çok saçma. ben hiç öfkelenmem. öfkelenirsem de hemen sakinleşirim. çünkü öfkelenmek hiç pragmatik değil. bir şey oldu ve öfkelendin.  sonra? çok öfkelendin ama. böyle için dışarı çıkmak istiyor. kanındaki gel-gitler damarlarını patlatacak. aşırı öfkelendin. e? bir şeylere zarar vermen lazım. ya kendine, ya bir başkasına, ya da bir şeylere. hep zarar. en iyisi öfkelenmemek. sakin olmak lazım. sakinim. evimdeyim. güvendeyim.

insanlarla ilişki kurmak çok zor. anlıyorum çoğu şeyi. ama anlamlandıramıyorum. bu ciddi bir sorun. mesela arabalar. çalışma prensibinden neden ihtiyaç duyulduğuna kadar, sosyal maliyetinden bireysel katkısına kadar her şeyi anlıyorum. ama anlamlandıramıyorum. yani araba olmayınca yaşanmaz mı? benim arabam yok. alabilirim. maddi açıdan yeterliyim bu konuda. ama almıyorum. çünkü anlamlandıramıyorum. mesela erkekler. ben de bir erkeğim. psikolojik olarak sağlıklıyım diyemem ama beden olarak oldukça sağlıklıyım. diğer tüm erkekler gibiyim yani genel olarak. ama anlamlandıramıyorum. yani yaptığımız şeyleri niye yaptığımızı anlıyorum ama anlamlandıramıyorum. çalışıyoruz. para kazanıyoruz. para harcıyoruz. güçlü görünmeye uğraşıyoruz. kadınların peşinde koşuyoruz. evet. hepsi çok mantıklı. gerçekten. ama aynı zamanda çok anlamsız. yani neden böyle ki? bilemiyorum. bu arada hâlâ evdeyim.

müzik bence dünyanın en güzel şeyi. herhangi bir enstrüman çalmıyorum. çabuk öğreniyorum. sonra sıkılıyorum. sonra unutuyorum. bilerek unutuyorum. bu çok garip. bilerek unutmak. yaşıyorum. sonra unutuyorum. yapıyorum. sonra unutuyorum. 50 first dates filmindeki kadın gibiyim. pek çok güne dünü unutup başlıyorum. önemli şeyleri hatırlıyorum tabi. mesela aşık olduğum kadından ayrıldığım tarih. 19 aralık 2010. 10 yıl olmuş. vay anasını. ama diğerlerini hatırlamıyorum. önemsizmişlerse demek ki. bu bir süper güç bence. süper gücüm var. unutuyorum. ama kontrolumu kaybetmemem lazım. çünkü kontrolü kaybedince arkadaşlarımın isimlerini bile unutuyorum. kontrolu kaybetmemek adına yeni tanıştığım insanların isimlerini sürekli tekrarlıyorum. tanıştığım gün. ertesi gün. birkaç gün sonra. çünkü kontrolümü kaybetmemem lazım.

bu arada god is an astronaut diye bir grup var. uzun, upuzun şarkılar yapıyolar. bayılıyorum. sürekli müzik dinliyorum. çünkü sürekli evdeyim ve müzik dünyanın en güzel şeyi.

agorafobiМесто, где живут истории. Откройте их для себя