SEN (Bir İntikam Bir Yemin Bir Aşk)

57.9K 956 58
                                    

GİRİŞ

 İnsan kalabalığının arasından zikzaklar çizerek, ama hızını koruyarak geçti. Nerdeyse gece yarısına geliyordu. Ve hava it gibi titremesine yetecek kadar soğuktu. Ama insanlar buna aldırıyor gibi görünmüyordu. Tıpkı kendisi gibi… Onlar da hızlı bir ritim tutturmuş, sokak lambalarının altında bir belirip bir kayboluyorlardı. Hatta kalabalık bazen öyle artıyordu ki; birilerinin yanından geçerken omuz atmak ya da sürtünmek zorunda kalıyordu.

Yirmi dakikadır kaç kez yaptığını hatırlamıyordu, ama başını tekrar havaya kaldırdı ve boynunu uzatarak neredeyse on adım önünden ilerleyen figürün hâlâ orada olup olmadığını kontrol etti. Oradaydı.  Başının çevresini sarmalayan kıvırcık bir koyun kadar kıvrımlı saçları o uzun bacaklarının attığı her adımda coşkuyla yaylanıyordu. Ve bu hareket içinde bir noktanın titremesine neden oluyordu. Onu taksiden inerken görmüştü. Bir adım atmış ve neredeyse çarpışacaklarken, adımları bir arabanın aniden fren yapmasıyla kayan lastikler gibi hafifçe kaymış ve o, donup kalmıştı. Tüm bedeninde tek bir nokta hariç bütün hareket fonksiyonları durmuştu. Kadın ona şöyle bir bakmış, kalbinin boğazından yukarı tırmanmasına neden olmuştu.

 Dolgun dudaklarında koyu renk bir ruj vardı ve hepsini kendi ağzıyla silip süpürmek istemişti. Sokak lambasının loş ışığında gözlerinin rengini seçememişti, ama keskin bakışları vardı. Cin gibiydi! Ve o kısa anda bedenine bakabilme fırsatını yakalayabilmişti. Uzun boynu, bir kadına göre geniş omuzları, büyük göğüsleri, incecik beli ve dolgun kıvrımları vardı.

 Kadın kayıtsızlıkla arkasını dönmüş ve o, tuttuğu soluğunu sersemlemiş bir halde dışarı salmıştı. O ilerlerken tüm sesler kulağına çarpsa da beyninin gerilerine doğru itilmiş, tek ses onun sivri topuklu ayakkabılarından çıkan tak tak’lar olmuştu.  Kendine geldiğinde adımları onun adımlarının ardından gidiyordu.

 Bir farklılık oldu. Kadın, insanların arasından kendisine hızla yol açarak sağ tarafa doğru ilerlemeye başladı. Ardından dar sokaklardan birine hızlı bir dalış yaptı. Nihayet!

 Kendi adımları hızlanırken, kalp atışları da adımlarıyla yarışa geçti. Ceplerinde duran ellerinden biri hafifçe yana kayarak, engel olamadığı bir harekette bulundu. Ağzı beklentiyle kurumuş, kasları gerilmişti. Kadının peşinden dar sokağa hızla adım attı. Boş ve karanlık sokakta tepeden parıldayan tek ışık kadının üzerine keskin bir açıyla düşüyor, gölgesi asfalta uzanıyordu. Gölgesi de en az gerçeği kadar nefes kesiciydi.

  Kadının aniden hızlanmasıyla kaşları çatılıp, yüzü gerildi. Kasları da gerilerek kendi hızını artırdı. Kendi üzerine düşen ışıktan sıyrılıp bedeni karanlık bir siluet olarak kalırken, gölgesini de ortadan kaldırmış oldu. Hızı ciğerlerinin oksijen ihtiyacını artırmış, nefes alışları hırıltılı bir hal almaya başlamıştı. Havanın soğuk olmasına rağmen atletini ıslatacak kadar terlemişti.

Kadın bir anda keskin bir dönüş yaparak iki binanın arasına daldı. Kalbi onu kaybedebilecek olmasının endişesiyle hafifçe titredi ve ayakları birbirine dolandı. Ama sadece sendeleyerek hızını kesmeden takibine devam etti. Kadının adımını attığı sokağa heyecanla daldı.

  Sersemletici ilk darbe burnunun üzerine inen bir kafa darbesiydi. İnlemeye ve daha ne olduğunu anlamaya vakti olmadan omuzları sıkıca kavrandı. Sertçe aşağıya çekildi ve hayâlarına sert bir diz darbesi aldı. Şaşkınlıkla fark etti ki; kendisini bile sıçratan acı çığlık kendi dudaklarından fırlamıştı.  Ve son, ölümcül darbe yüzünde patlayıp nefesini kesen bir yumruk oldu.

 Sanki kemiklerin üzerini kaplayan et değil de sert bir cisimmiş gibi darbe resmen çenesinin dağılmasına neden olmuş, aniden dizlerinin üzerine çökerken çenesinden gelen çatırdama yüreğini ağzına getirmişti.

 Ağlayarak haykırmak istiyordu. Canı öyle çok yanıyordu ki tüm bedeni zonklamaya başlamıştı. Ama kesilen nefesi yüzünden dudaklarının arasından hava bile çıkmıyordu. Acısını durdurmak ister gibi yerde iki büklüm oldu ve sonunda cenin pozisyonunu aldı. Kulakları öfkeli bir homurtu duydu. Ama sesler o an kendisi için kargaşadan, mide bulandırıcı bir uğultudan başka bir şey değildi.

  Ama ironik olarak duyduğu son ses; onu tahrik ederek peşinden gelmesini sağlayan ve ona fena bir şey yapma düşüncesini aklına düşüren figürün sivri topuklarından çıkan Tak Tak’ların boş sokakta yankılanışıydı… 

SEN (Bir İntikam Bir Yemin Bir Aşk)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin