Keyifli okumalar dilerim!
*****************
Odanın küçük penceresinden içeriye sızan güneş ışığı gözlerimi yavaşça açmamı sağlamıştı. Yüzümdeki hafif yağlanmayı hissettim. Her sabah uyandığımda yüzüm az da olsa yağlanırdı. Ve bir an önce lavaboya gidip yüzümü yıkamak için can atardım. Ama şimdi yanımda Çınar varken yataktan pek de çıkmak istemiyordum. Elim çıplak göğsünün üzerindeydi ve elimden içeriye vücudunun soğukluğu yayılıyordu. Halbuki vücudunun sıcak olması gerekmez miydi? Gerçi bu Çınar'dı. Onu normal bir insanla kıyaslamamalıydım. Ve...ve o güneşin altında adeta parlayan yüzü...Bir melek gibiydi. Belki bazen fazla sinirli, tehlikeli bir melek. Hımm...Belki de bir şeytandı ve güzelliği melekleri kıskandırıyordu işte.
Odanın duvarında asılı duran ve doğru olduğunu umduğum saate baktım. Yedi buçuktu. Çınar normalde bu saatte uyanık olurdu. Zaten saat akşam on olmadan uyumuştuk. Neden hala uyuduğunu anlayamasam da onu uyandırmamak için yavaşça yataktan çıkmaya çalıştım. Yüzümdeki yağın umursanmaya değecek kadar olmadığını bilsem de bazen gerektiğinden fazla rahatsız oluyordum.
Yataktan kalkar kalkmaz vücudumda bir serinlik oluşunca sütyenle yattığımı yeni fark ettim. Ağır adımlarla yatağın yan kısmında kalan dolaba gidip kısa kollu bir tişört ararken "Kahretsin!" diye bir mırıltı duydum. Çınar?
Hızla Çınar'a döndüm. Uykulu gözleri direkt vücuduma kayarken dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Bu rastgele bir kıyafet alıp onunla önümü kapatmama neden olmuştu.
"Sorun ne?" diye sordum.
Omuz silkti. "İlk defa bu kadar geç kalkıyorum. Geç kalkmaktan nefret ederim."
Yataktan dinç bir şekilde kalkıp yanıma geldi. Omzuma bir öpücük kondururken önümü kapattığım kıyafeti bir hamlede çekip yere attı. "Benden utanman canımı sıkıyor." diye homurdandı.
"İlk defa bir erkeğe bu kadar yakın oluyorum Çınar. Benden Sahra'nın performansını beklememelisin." Tek kaşımı kaldırdım ve kollarımı önümde birleştirdim. Sanırım bazen Çınar'ı sinirlendirmeyi ciddi anlamda seviyordum. Çınar sinirlendiklerine zarar veriyordu, ama bana bir şey yapamıyordu işte. Tamam ruhen bana oldukça zarar vermişti ama şu an ondan bahsetmiyordum elbette.
Kaşları çatıldı. "Sahra'dan bahsetmeni istemiyorum. Gerçekten bunaldım. Geçmiş geçmişte kaldı Duru. Senin için kalmadıysa da geçmişimi sikeyim lanet olsun!"
Kıkırdadım. Bunun üzerine Çınar gözlerini biraz daha açıp bana inanamayarak baktı. "Demek benimle dalga geçiyorsun." dediği anda odadan koşarak çıktım. Hızla kısa koridordan geçip salona ulaştığımda ne yapacağımı şaşırmıştım. Burası kaçmak için yeterince büyük bir yer değildi. Çınar hızla belime yapışıp başını omzuma yerleştirirken kulağıma doğru "Benden kaçamazsın." dedi kısık sesle.
Elleri karnımdan yukarıya doğru yavaşça çıkarken ben nefesimi adeta tutmuştum. Beni heyecanlandırıyordu. Beni hayatımda hiç heyecanlanmadığım kadar heyecanlandırıyordu.
"Sana dokunmam hoşuna gidiyor biliyorum." dedi yine kısık sesle. "Bunu inkar edemezsin, ve şunu da bil ki bu benim için başlangıç bile değil. Ama ona rağmen sen de beni heyecanlandırıyorsun Deniz'im."
Yüzüme sıcak bir gülümseme yayılırken yavaşça arkamı döndüm ve Çınar'ın dudaklarını öpmeden önce onun lacivert gözlerinin içine baktım. Gözlerindeki yoğun arzuyu görebiliyordum. Ama sanki uygun zamanı bekliyordu. Ya da başka bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasy"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...
