Bölüm 1 / Sonsuz Ay

276 9 0
                                    


Yıllar geçti.. -A büyüdü ancak buraları ve yaşadığı heyecanları unutmadı! Zoraki Eş 7 yıl sonra hâlâ okunmaya hızla devam ederken ben sizlere geri döndüm güzel ailem tekrardan yolun başındayız kendimi 1.sınıf gibi hissediyorum ancak eskisi kadar acemi değilimdir herhalde ahaha yani inşallah 🙈 Dilerim bu yeni hikâyede kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. Sevgi ve sağlıcakla kalın iyi okumalar..❤


" İnsanın hayatının değeri aldığı sevgide değil, verdiği sevgide yatar." -Epiktetos


Dışarısı buz gibiydi. Öylesine bir rüzgâr vardı ki uzun zamandır böylesine denk gelmemiştim. Fiziksel olarak hissedilen rüzgarı mı tarif ediyordum şuan yoksa kalbimde ki fırtınayı mı? gerçekten durum tartışmaya açıktı. Saat gece iki sokaktayım. Bu saatte ne işim var bilmiyorum demek isterdim hani şu berduş edebiyatı yapanlar gibi ancak ben sebebini çok iyi biliyorum.

Hayatım alt üst oldu ve ben bunu bana yaşatanlara hesabını sormak için Hindistan' a geldim. İyi halt ettim. Bir başıma ne işim var benim Hindistan' da Allah aşkına. İyice delirdim harika kendi kendime de konuşmaya başladım. Bana bunu yaşatanlarla savaşmak için fazla güçsüzdüm toparlanmam ve akıllıca hareket etmem gerekirdi ama ben aptal gibi tek bir cümle ile ülke değiştirdim. Asya kızım ne işin var senin burada.. Geldik artık yapacak birşey yok.

Hindistan' ın Mumbai kentinde bir restoranın yan sokağındaydım buraya gelecekleri babamın ajandasında yazıyordu. Ne olursa olsun onlara bunun hesabını soracaktım. Bana hesabını vereceklerdi vermek zorundalardı. Şuan bu toplantıda olması gereken babam neden burada değil de soğuk toprağın altında yatıyordu ? Tesadüf olamayacak kadar ortadaydı herşey. Bilirsiniz ortada bir cinayet varsa bu cinayetin suçlusunu ararken en çok kimin işine yaradığına bakmanız gerekir. Piyasa öncüsü Asya mücevheratın başkanı toprak altında yatıyor ancak Kuzey mücevherattan birileri burada ve bulunmaması gereken bir maden toplantısına katılıyordu.

Restoranın yanında beklediğim sokak az önce dinen yağmur sebebiyle çamur içindeydi ve bende donuma kadar ıslanmıştım bunca pisliğin arasında ki tek şaşırtıcı şey ay ışığının ekstrem bir boyutta parlıyor oluşuydu. Sanki güneş doğmasa bu gece ay sonsuza dek parlayacaktı. Günlerdir uyumamış kendime bir valiz dahi hazırlamadan bu ülkeye gelmiştim. Gözlerim kararmaya başlamıştı ama Allah'ın cezası adamlar hâlâ çıkmıyorlardı. Zaten berbat durumdaydım sırtımı restoran duvarına yaslayarak yerdeki tuğlanın üzerine oturdum ve kollarımı birbirine sararak sonsuz ayı izlemeye başladım.

Biraz zaman geçtikten sonra kapıda bir hareketlilik oldu bir araba kapıya yanaştı işte şimdi vaktiydi. Şimdi hesabımı soracaktım doğruldum ve sırılsıklam siyah saçlarımı arkama doğru attım. Bir iki adım atıp tam restoranın kapısına doğru yöneliyordum ki gür bir ses yükseldi. "Yakalayın !" Sesin şiddeti ile olduğum yerde kala kaldım ancak bir anda artan boğuşma sesleri ile geri adım attım. Adamların arkaları dönüktü aralarından seçilen şık giyimli, gür sesli adam oldukça iri yapılı ve uzun boyluydu. Etrafında ki adamlar cılız gözlüklü bir adamı tutup önüne attılar. Adam çaresizce gür sesli adamın ayaklarına kapanıp yalvarmaya başladı. Belli ki hesap sormam gereken herif buydu herkes onun emirlerine itaat ediyordu. Babamın ki gibi.. Adam sürekli, " Efendim beni affedin! Lütfen çocuklarımı bağışlayın lütfen efendim! " diye hüngür hüngür ağlıyor gür sesli herifin ayaklarına kapanıyordu. Adam hiç acımadan yerde ki adamın kafasına makosen ayakkabısı ile basarak suratını ezmeye başladı adam acı ile inliyor ve kaçmaya çalışıyordu ancak hareket ettikçe asfalt yüzünün daha çok kanamasına sebep oluyordu.

Dehşete düşmüştüm hesap sormak için Istanbul' dan kalkıp Mumbai ' ye gelmiştim ama saçma sapan bir eziyete şahit oluyordum. Adam ayağını çekti ve çekmesiyle başını kaldıran adamın kafasına tekme atması aynı anda oldu. Kanım donmuştu o kadar sert vurmuştu ki ayaklarına kapanan cılız adamın kafası yanaşmış olan siyah arabanın kapısına çarparak sekmişti. Dehşet içinde olanları duvar kenarından izliyordum o esnada bulunduğum ara sokaktan fırlayan kediler birden yola çıktı ve herkes bulunduğum yöne doğru baktı. Ağzımdan ufak bir çığlık çıktı ancak hemen elimle kapattım. Bu gaddar herifle tek başıma yüzleşemezdim şimdi vakti değildi, anlamıştım. Kedileri görünce tekrar bana sırtlarını döndüler o sırada yerde ki adam zangır zangır titremeye başladı. İri adam usulca yere doğru baktı ve yanındakilere, "Temiz bir şekilde bunu ve diğerlerini halledin daha fazla uğraşmak istemiyorum." dedi. Siyah giyimli emir erleri adamı yerden kaldırdı ve tekrar restorantın içine soktular o sırada gaddar herif gökyüzüne baktı. Suratını yarım yamalak gördüm oldukça sert yüz hatları, bembeyaz teni simsiyah saçları ve gece bile parlayan masmavi gözleri vardı. Yanındaki adamın omzunu eliyle kavradı, " Hadi bakalım burada işimiz bitti Hasan. Direk havalimanına sür, İstanbul'a dönmek istiyorum." dedi.

Anladığım kadarıyla şöför olan adam, " Emredersiniz Cihangir Bey." diyerek kapısını açtı. Adam arabasına tam binerken usulca " You dont need to hide baby-girl " diye seslendi. Beni görmüştü belli ki yabancı olduğumu düşünerek kendince dalga geçti. Hızla yola doğru çıkmıştım ki araba daha hızlı bir şekilde kalkarak uzaklaştı.

Cevher Holdingten Cihangir Bey.. Seninle hesabımız bitmedi. Istanbul 'da devam edecek.


Evet canlar yıllar sonra geri dönen bu yazardan bol yorum ve beğenilerinizi eksik görmeyin. Çokça öpücükler sizlerle, bakalım kimler beni unutmadı 🤭❤ sağlıcakla kalın. #EvdeKalın
Twitter: @OnsraOd

-A.

INFINITE MOON/Where stories live. Discover now