#1

812 30 6
                                    

   ''Tamam anne kalkıyorum!’’

   Annemin bitmek bilmeyen ’okulun ilk günü mutlu sabah kahvaltısı’ çağrısına bir kez daha cevap vermeseydim, elinde su dolu bir bardakla kafamdan aşağı ıslandırılarak uyandırılmak kaçınılmaz olacaktı. Çünkü yapmıştı, yaz tatilinde, hem de defalarca! 

   Neyse ki bu eziyete maruz kalmadan kendimi zor da olsa yatağımdan ayırmayı başarabildim. Mutfağa gitmeden önce formamı giyip, banyoda yüzümü yıkadım. Saçımı tarayıp elimle şekil verdim. Aynaya bakıp kendime dil çıkardıktan sonra mutfağa girip, kahvaltı masasına oturdum.

   Annem sabahın bu saatinde nasıl bu kadar muhteşem ve mutlu görünmeyi başarabiliyor aklım almıyordu. Bardağıma süt doldururken ‘’Okulun ilk günü için heyecanlı mısın bakalım?’’ diye sordu. Anne, hadi ama… Hangi normal insan okulun ilk günü için heyecanlanabilir? Okul? İlk gün? İşte şu an gözlerimi devirmek isterdim. Lanet olsun ki asla becerememiştim.

   Onun yerine sahte bir gülümsemeyi tercih edip ‘’Yaa sorma, ne kadar heyecanlıyım tahmin bile edemezsin.’’ Diye cevapladım onu.

   Ne kadar isteksiz olduğumu anlamış olmalıydı ki ‘’Yapma tatlım, yeni sınıf, yeni arkadaşlar..’’ 

   Harika olmalıydı(!) Mutlu görünmeye çalışıp, annemi yanaklarından öptükten sonra evden çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım.


    Ağzına kadar dolu lanet otobüste ağzım yüzüm cama yapışık bir şekilde yolculuk yapmayı bile özledim dersem kendimi kandırırdım bu yüzden içimden nefret fışkırtırken Beste’ye ‘’Nerdesin glw’’  diye mesaj çaktım.

     Belki gerçekten de annem haklı çıkardı ve bu sene her şey harika olurdu. Yani tamam… Geçen seneki hoşlandığım, pardon baya hoşlandığım çocuk okul değiştirmiş, tarihin gelmiş geçmiş en eğlenceli sınıf arkadaşlarından ‘okulun sınıfları seçmeli dersle belirleme saçmalığı’ yüzünden ayrı düşmüş, ve tüm sene boyunca ani bir frenle uçmanın paha biçilemez olduğu, içindekilerle insan şehri oluşturulabilecek olan bu küçük ama kapasitesi büyük otobüsle okula gidip gelmek zorunda olan bir kız olabilirdim ama her şey harika ol ma lıy dı. O kadar!

 
    Sonunda otobüsten inip oksijene kavuştuğumda karşıdan koşarak gelen ve bana bir metre öteden ‘’Mısraaaaoağ’’ diye böğüren Beste’yi gördüm. Bende ona doğru koştum ve ‘mutlu okul günü kucaklaşması’ yaptık. Her sene yapar mıydık? Evet,kesinlikle!


    Ayrılıp ona dönüğümde Bade’nin bizi pastanenin önünde beklediğini ve acele etmezsek saatlerce dırdırını çekmek zorunda olduğumuzu söylediğimde azimle yürümeye başladık.

    Beste’yle geçen sene, Bade’yle 5 yıl önce ilkokulda tanışmıştık. Geçen sene ikisi aynı, ben farklı sınıfta olsam da samimiydik. Bu sene Beste’lerle aynı seçmeli dersi seçtiğimden aynı sınıfta olacaktık. Gerçi eski sınıf arkadaşlarımla da çok yakın arkadaştık, farklı seçmeli dersleri seçmiştik bu yüzden ayrı sınıflarda olacaktık fakat bu sorun olmamalıydı, yani yakın arkadaş her yerde yakın arkadaştı.


   Ben bunları düşünürken okula ulaşmayı başardık- nefes alamayıp geberip gitmeden. Hayır, yani bu okulu bu kadar bayır bir yerde yaptıracak ne vardı? Biz daha okula girmeden yoruluyorduk, peki ya 8 ders sonrası? Ah! Düşünmek istemiyordum. Bade ve Beste’ye zil çalınca sınıfa geleceğimi söyleyip yanlarından ayrıldım. Köşedeki bankta geçen seneki sınıf arkadaşlarımı sohbet ederken gördüm. Koşarak yanlarına gidip hepsine kocaman kocam sarıldım.

   Çağrı ‘’Oo kimleri görüyoruz, sen bu kadar erken gelir miydin kızım okula? Doğana aykırı bu, senin şu an uyuyup, ilk dersin ilk on dakikasına doğru gelmen gerekirdi.’’ Deyip okulun neredeyse her günü geç kalmamı yüzüme yüzüme vurdu sağolsun.

    Ona dönüp dil çıkardıktan hemen sonra Zeynep ve Defne’yle yaz tatili dedikodularını özet geçtim. Mert’in okul değiştirdiğini ve bunun benim üzerimde yarattığı etkiyi bildiklerinden –bir hafta boyunca, ölümüne duygusal müzik, dinleyip, film izleyip, ağlayıp, ağladıktan sonra da saatlerce uyuyup, kalktıktan sonra tekrardan ağladığım bir etkiden bahsediyoruz- bu konu hakkında bir şey sormadılar.

    Biraz daha lafladıktan sonra okul zili çaldı ve sevgili müdürümüzün bitmek bilmeyen ‘başarılı okul dönemi’ konuşmasını dinleyip sınıflara dağıldık. Sınıfa girip Beste’nin yanına çömdükten sonra, geçen seneki sınıf arkadaşlarıyla yaptıkları dedikoduları dinledim. Allahım nasıl saçma bir muhabbetin ortasındaydım??? Muhabbette ismi geçenlerden birini bile dahi tanımadığım için ilgilenmeyip önüme döndüm. Fazla sıkıcıydı, Bade ve Beste’yi gerçekten seviyordum, çok iyi kızlardı ama diğer sınıf arkadaşları.. iki senedir alışamamıştım, alışacağımı da sanmıyordum.


##


Öğle arasında sınıfa dalan Zeynep’in sesiyle başımı sıradan kaldırdım. Heyecanlı ve aceleci görünüyordu. Elimden tutup çekelemeye başladı. ‘’Mısra görmen gereken bir şey var.’’

-------------   Arkadaşlar merhaba. Bu benim yazdığım ilk hikaye olmasa da yayımlama cesaretinde bulunduğum ilk hikaye. Bu yüzden yorumlarınız ve desteğiniz benim için gerçekten önemli. Kırıcı olmadığı sürece eleştirilerinizi duymaktan çok çok mutlu olurum. Ayrıca eleştirilerinizin beni geliştirmesi açısından da faydasının dokunacağına eminim. Şimdiden herkese çok teşekkür ederim...

YANIBAŞIMDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin