1. Bölüm |Açelya|

488K 9.7K 2.5K
                                    

Bu hikaye kesinlikle tekrar yayımlanmayı hak ediyordu. Bölümleri birden atmak yerine teker teker atacağım zamanla. Hoş geldiniz Sevgili Açelyalılar!

Ülkemizde yaşanan kötü durumlar eminim birçok kişinin psikolojisini mahvetti. Öylesine kötü bir döneme denk geldik ki inanın ne yaşama sevincim kaldı ne de başka bir şey dostlar. Hepimizin daha iyi bir hayatı hak ettiğini biliyorum ama maalesef bazen elden pek bir şey gelmiyor. İster istemez kaçıp saklanabileceğim bir yer istedim zihnimde, sonra düşündüm ben bunu zaten çoktan yaptım. Ve böyledir ki Açelya serüveninin tozlu kapağı yıllar sonra tekrar açılmış oldu. Umuyorum ki zamanla daha güzel yarınlara uyanacağız. <3

Keyifli okumalar dilerim!

İthaf : Her kitabın okunmak için bir şansı olduğunu düşünen herkese gelsin!

*******
******
****
***
**
*
Kimse saklamak istediği yanlarını göstermek zorunda değil. Kimse zihnindeki en derin kuyuya gizlediklerini paylaşmak zorunda da değil. Herkes istediği gibi kuyusunu ziyaret edebilir ve herkes istediği gibi kuyusuna atlayıp intihar edebilir.

Soğuk hava iliklerime işlerken etrafıma bakındım. Hava kararıyordu ve kalacak bir yer bulamazsam soğuk hava beni kısa sürede etkisiz hale getirmeye sanki and içmişti. Tek omzuma attığım çantayı sağ elimle daha sıkı kavrarken memnuniyetsiz bir tavırla dudaklarımı buruşturdum. Bu vakitte burada olmamın nedeni hoş değildi.

Yeşil bir alanda yoğun düşüncelere dalmış bir şekilde yürürken önümdeki kalabalık dikkatimi çekti. İçlerinden birinin elinde hayli büyükçe bir karton vardı. Üzerinde yazan yazıyı okumaya çalıştım.

  "Açelya?" diye mırıldandım. Kağıtta büyük harflerle yazılmış tek kelime buydu. Bu ne anlama gelebilirdi ki? Bu kadar insanı buraya toplayacak amacın özeti sadece bu kelime miydi? Açelya...Düşünmeye devam ettim. Acaba protesto gibi bir şey mi yapılıyordu? Açelya'nın bir çiçek ve bir kız ismi olduğunu elbette biliyordum ama bilmediğim başka bir anlamı daha olabilir miydi?

Dikkatimi çeken bu kalabalık bir an için kenarlardaki diğer görüntüleri bulanıklaştırdı ve kendilerini odağım haline getirdiler. Etraftaki sesler bile benim için artık bir uğultuya dönüşmüştü. Burada bir şeyler dönüyordu ve öğrenmeden rahat duramayacağımı hissetmiştim.

Kalabalığın yanına doğru kararsız adımlar atmaya başladım. Normalde meraklı, her şeye burnunu sokan bir tip değildim. Ama bu sefer farklı bir şeyler hissetmiştim. Belki de bu hissin sebebi saatler öncesinde annemle yaşadığım tatsız kavgadan dolayı benliğimde oluşan zihni dağıtma isteğiydi.

Yanlarına sonunda vardığımda hepsinin siyah giydiğini o an fark etmiştim. Bu ilk başta dikkatimi çekmemişti ama şimdi meraklanmamı sağlamıştı. Ben de genelde koyu renk kıyafetler tercih ederdim ve bu, yanlarında hiç sırıtmamamı sağlamıştı. Sanki başından beri bu topluluğa aittim. Hemen yanımdaki uzun boylu cılız adamın koluna hafifçe dokundum. İrkildi. Endişe dolu gözleri beni buldu ve sonra rahatlamış gibi bir tavır aldı. Sanki saklandığı birisi vardı ve bulunacağından korkuyordu.

"Bana burada ne olduğunu anlatır mısın?" diye sordum. Düşünceli bir halde dalgalı siyah saçlarını karıştırdı ve kalın kaşlarıyla aralarında çok az mesafesi olan mavi gözlerini üzerimde merakla gezdirdi. Neden bilmiyordum ama onun uyuşturucu kullandığını hissetmiştim. Zaten hiçbiri eğitimli, iyi ailede yetişmiş tipler gibi durmuyorlardı. İyi aile...eğer gerçekten iyi bir ailede yetişmemişlerse bu konuda birbirimize benziyorduk.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin