three :: shout out for help *düzenlendi*

7.5K 458 44
                                    

// iki ay sonra //

"Bana bunu yapma," Bayan Millers, çatlak sesi ile zorlukla konuştu. "Artık senden başka hiç kimsem yok, anlamıyor musun?"

Suskunluğunu iki ay boyunca bozmadığı gibi, şimdi de aksini yapmıyordu. Neden konuşmadığını kendiside bilmiyordu. Belki artık konuşacak kadar kimseye değer vermiyordur. Belki bu kirli dünyadan korkuyordur. Belki de, o gün yanan evlerinde birinin onu boğazladığını kimse inanmadığı için kızgındır.

Bir ürperti hissetti. O güne dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Sadece o evin içindeyken birinin onu boğazladığını ve duvardaki yazıyı hatırlıyordu. Ölüm yakın.

Babasının ölmesinin intihar mı yoksa cinayet mi olduğuna karar veremiyordu. Kafasına sıkmıştı, evet ama evi kim yakmıştı? O adam kimdi? O yazı bir şeyler anlatmalıydı. Ama kül olan evde, o yazı da kül olmuştu.

Taksi yavaşladığında, annesi pes ederek önüne döndü ve derin bir iç çekti. Onunla konuşmamak kolaydı. Küçükken ona emirler yağdırırken, konuşmasına fırsat vermezdi. Susmaya alışkındı. İçindekilerini başkasına anlatamamaya alışkındı. O yüzden Evelyn Millers'a göre hiçbir şey değişmemişti.

Taksiden indiklerinde, doğduğu yer gibi sıcak olmayan bu şehir ona garip gelmişti. Ashville'de olduğu gibi gökyüzünü gökdelenler kapatmıyordu. Her yerde bir sürü ağaç vardı. Temiz ve soğuk bir havası vardı. Her ne kadar Ashville'den nefret etsede, oradan giderken üzgündü. Ama şimdi, kendini daha iyi hissediyordu. Boğuk hissetmiyordu.

Karşısında durdukları eve baktı. Mütevazi, sarmaşıklarla süslenmiş beyaz bir evdi. Anlatılacak pek bir şeyi yoktu; ama her detayı çok özeldi. Annesinin sürekli bahsettiği kuzeni Joy'un böyle bir eve sahip olacağını düşünmemişti.

Evelyn, bavulunu uzandığında, annesi ona doğru bir adım attı ve yüzünü avuçları arasına aldı. "Bu zor biliyorum ama, devam etmek zorundayız. Beni anlıyor musun? İyileşmeye çalışmalısın. Sana yardım edenleri kendinden uzaklaştırma."

Evelyn, alaycı bir gülümseme takınıp bavulunu aldı ve bahçe kapısından içeri girdi. Ona yardım edenleri uzaklaştırmak? Ona yardım eden yoktu ki uzaklaştırsın.. Eğer annesi kendisinden bahsediyorsa, mizah anlayışını gözden geçirmeliydi.

✖✖✖

Akşam yemeği hazırlanırken, Evelyn arka bahçede, çimenlerin üstüne oturuyor, babasının ona küçükken aldığı siyah deftere bir şeyler karalıyordu. Çizmek ve yazmak, bir nevi haykırmak gibiydi. Çizerek haykırıyordu. Yazarak yardım için haykırıyordu. Ama kimsenin duymasına da izin vermiyordu.

Annesinin kuzeni ile çoktan tanışmışlardı. Sürekli gülümseyen bu kadının iki çocuğu vardı. Eşinin vefat ettiğini duymuştu çok önceden. Annesiyle artık bir ortak noktaları daha olmuştu.

Yerdeki çimenleri koparmaya başlarken, gökyüzüne baktı. Bu sonsuzluğun içinde kendini nasıl kapana sıkışmış olduğuna anlam veremiyordu. Gidecek çok yer vardı. Milyonlarca şehir, ülke.. Her şeyden kaçabilirdi; ama düşüncelerinden, kendinden kaçamazdı. Bunun artık bir kimlik arayışı olmadığını düşünüyordu Evelyn. Kendinden kaçmaya çalışırken, nasıl kendini bulabilirdi ki?

Tam o sırada, ön bahçenin kapısının açıldığını duydu. Adının Marlyn ya da Mally mi olduğunu hatırlayamadığı kız, bir saat önce çıkmıştı. Provaları olduğu için erken döneceğini düşünmüyordu. Peki o zaman gelen kimdi?  Büyük ihtimalle Joy'un oğluydu. Henüz onunla tanışmamıştı.

"Joy seni böyle görmemeli." Bir erkek sesi işitti. Anlaşılan iki kişiydiler. "O zaman beni bodruma kapat." Diğeri tıslayarak ona cevap verdi. Çocuk homurdanıyordu. "Yardım alman gerek."

Çocuk yere düşmüş olmalıydı; küfürleri sessiz geceyi bozdu. Hala Joy'un ve annesinin bu sesleri duymamasına şaşıyordu.

"Yardım et o zaman bana," dedi çocuk. "Hızlı hareket et ve beni kimse görmeden bodruma kapat."

Evelyn, kafası karışmış bir şekilde onları dinliyordu. O bodruma kesinlikle inmek istiyordu.

"Bodruma inip kendine zarar vermeye devam edeceksin yani?"

Sesler kesildiğinde, Evelyn kaşlarını çattı. Ne bir kapının açılma sesini duymuştu ne de başka bir şey. Saniyeler sonra birinin boğazını temizlediğini duydu. Evelyn kafasını çevirdiğinde karşısında biri sarışın biri esmer olan iki genç buldu.

"Sen kimsin?" dedi kaşlarını çatarak, sarışın çocuk. Evelyn bir şey demedi ve bakışlarını esmer çocuğa yöneltti. Yabancı gelmiyordu ona. Çocuğun her tarafı tırnak iziydi. Suratı, kolu, dizleri... Yırtık tişörtünün sadece model olup olmadığını merak etti.

"Millers?" Esmer çocuk gözlerini kısıp kızı süzdü. Sonra bir küfür edip, yanındaki sarışına döndü. "Tanrım, Millers ailesi gelecekti bugün. Harika! Annem asla beni tek bırakmaz. Luke, beni evine götür yoksa kafanı duvara sürterim."

Evelyn, oturduğu yerden kalktı ve siyah defterini de eline aldı. "Bugün olmaz, dostum. Bodruma çaktırmadan sokalım seni o zaman." Daha sonra Evelyn'e döndü. "Bize yardım eder misin?"

*21.01.2015 tarihinde düzenlenmiştir.

*Düzenlemenin nasıl olduğu hakkında birkaç şey yazarsanız, çok mutlu olurum ^-^

the housemate :: calum hoodWhere stories live. Discover now