-57-

7.1K 396 32
                                    

"Yoğun bakımdan çıkarttık. Kalbi daha ne kadar dayanır bilmiyoruz. Kanser tüm vücuduna yayılmaya başladı. Tedaviye cevap vermiyor. Avukatını çağırmak istedi. Ve çağırdık. Şu an odasında. Bu onu son görüşünüz olabilir..." Kafa sallayarak doktordan uzaklaşıp yavaşça odaya girdim. Anneannem karşısındaki adam ile konuşmaya çalışıyordu. Alkım odanın kapısını kapatırken anneannemin yanına eğildim.

"Validem ben geldim. Bu gün nasılsın dün gelemediğim için kusura bakma."

"Aybars, merhaba ben Haluk Kartal, anneannenin avukatıyım." Adamın uzattığı elini sıkıp anneanneme döndüm. Gözleri dalgın dalgın bakıyordu. Kilo vermiş bedeni, dökülmüş saçları, şimdi leke leke olan eskinin pürüzsüz cildi...

"Vasiyetini yazdık ve az önce imzaladı. Resmi olarak kızı olduğunuz için zaten her şeyi size aitti. Bunu teyit ettik."

"Şu an sırası değil." Avukatı susturup anneanneme doğru baktım bir kere daha. İncelmiş parmaklarını öptüm.

"Anneanneciğim, daha iyi misin? Sanki çok daha mutlu gördüm seni ha. Nasılsın? Çok özledim seni. Evimize gelsen artık da o eve ben de girebilsem. Bi tadı olsa oturma odasında sohbet etmenin. Sana kahve yapsam karşılıklı otursak? Ha anneanne?"

"Aybars'ım." Dedi kısık sesiyle anneannem. Ve parmağıyla Alkım'ı işaret etti. Alkım da ona doğru yanaştı.

"Biliyorum, sevgilisiniz. Yaşlıyım ama bunamadım." Dedi zar zor çıkan sesiyle. Alkım'ın yüzü kızarırken ikimiz de anneanneme odaklandık.

"Sen onu, sen de onu üzme." İkimizi parmaklarıyla işaret ederken. Alkım'ın bileğini kavradı. "İyi bak kızıma. Sana emanet o. Birbirinize iyi bakın. Üzülmeni istemiyorum Aybars. Ağlama kuzum." Eğilip yanaklarına bir kaç öpücük bıraktım. Alkım yaşaran gözlerini gizlemek istercesine uzaklaştı. Anneannem gülümsemeye çalıştı. Odaya hemşire girdiğinde anneannemden uzaklaştım.

"Begüm Hanım'ın ilacını vereceğim, biraz dinlenmeli. Odadaki kalabalığı boşaltalım lütfen." Yavaşça Alkım'ın yanına yaklaştım. Bedenine sarılıp elinden tutarak dışarı doğru yürümeye başladım. Anneanneme çıkarken el sallayıp bir öpücük yolladım. Anneannem ise elini hafifçe yukarıya kaldırmıştı.

"Alkım. İki gün öncesine göre çok çökmüş."

"Aybars, az önce üzülme dedi sana."

"Ölecek değil mi?"

"Hayatım saçmalama ne olur." Sıkıca beni kavradı, bekleme koltuklarından birine oturduk beraber. Alkım bana baktı.

"Begüm hanım için kendini dinç tut. Desteğe ihtiyacı var."  Kapıdan çıkan hemşireyi görünce ayağa kalktım.

"Alkım. Eve git ve odamdan kemanımı al."

"Neden?"

"Hadi bebeğim. Lütfen. Sen gelene kadar aşağılarda takılacağım." İkimiz birlikte hastanenin giriş katına ilerledik. O otoparka ilerlerken ben de onunla kapıdan çıkıp sigara içmek için köşeye geçtim. İki hemşire sigara içiyordu. Sigaramı yakıp çakmağı cebime sıkıştırdım. Gözlerim ağlamamaak için direniyordu. Yaklaşık bir saat sonra Alkım'ın kırmızı arabasını gördüm bahçede otururken. Elinde kemanımla arabadan çıktı. Kemanı alıp Alkım'ın elini tuttum ve üst kata anneannemin yattığı odaya çıktık.

Yavaşça odaya girince gözleri açık dalgın dalgın bakan anneannemle karşılaştım ve sanki hiçbir şey olmamış gibi büyük bir neşeyle gülümseyerek ona yaklaştım.

"Anneanne uyanmışsın." Anneannemin karşısındaki koltuğa oturup kemanımı kılıfından çıkarttım. Bana bakıp zorlukla gülümsedi.

Daha ben çocukken ölen eşi, anneanneme sürekli keman çalarmıştı. Bu yüzden anneannem beni ne zaman keman ile görse duygulanırdı.

Gökyüzündeki İki KadınWhere stories live. Discover now