Uyandığında saat 8'i gösteriyordu. Sabah telaşı tüm eve yayılmıştı. Jessica hemen doğruldu ve banyoya hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Banyoya vardığında rahat bir nefes aldı. Abisi daha uyanmamıştı. Bu çok nadir olurdu. Genelde Jeremiah kalkar, banyoyu kapar ve yarım saat orada kendiyle uğraşırdı. İçeri girdi. Hala uykusunu üzerinden atamamıştı. Uzunca bir süre esnedikten sonra aynaya baktı. Siyah dalgalı saçları darmağınıktı. Ama gözleri... "AAAA!" Jessica gözlerini görünce çığlığı bastı. O güzelim ela gözlerinin altından kan akıyordu. Uzun bir süre aynaya baktı. gözlerini açtı, kapadı. bu GERÇEKTİ. Buna bir anlam veremiyordu. Gözlerinin altına dokundu. Eline kan bulaşmıştı. Hemen aşağı indi ve annesini buldu. Annesinin onu görünce korkmasını beklerken annesi çok tepkisiz kalmıştı. "Benimle gel, Jess."
Jessica annesi takip etti.
-Nereye gidiyoruz?
-Sadece beni takip et.
-Anne.. Bana neler olduğunu söylemeden şuradan şuraya gitmiyorum. Annesi durdu. Ona bütün açıklamayı yaptı. Söyledikleri ona imkansız gibi geliyordu ama aslında hepsi doğruydu. Jess'in dönüşümü başlamıştı.
******
Jess bir süre duraksadı. O gün onun 15. doğum günüydü. Bütün büyücüler 15 yaşlarından itibaren dönüşüyordu. Bunu nasıl da unutmuştu. Önce gözlerinden kan dökülür, sonra eller ısınmaya ve büyücü ilk büyüsünü gözünden damlayan kanla yapardı. Ama bu belli bir süre alırdı ve onun okula gitmesi gerekiyordu. Bu şekilde insan arasına çıkamazdı. O derin düşüncelere dalmışken annesi ona bir şişe uzattı. Şişenin içinde şeffaf gibi mavi bir sıvı vardı. Şişenin kendisiyse ayrı bir güzeldi. Üzerinde bulunan camdan yapılmış pembemsi bahar çiçekleri şişenin kıvrımlarıyla bir bütün oluşturuyordu. Annesi:
-Bunu her üç saatte bir sür. Bu senin dönüşümünü kontrol altına alacak.
Jessica teşekkür edip yukarı çıktı ve sıvıyı sürdü. Ardından üzerine her zamanki gibi dar bir kot ve siyah bol bir bluz giyip dışarı çıktı. okula gitmeye hazırdı.
