-1-

237K 5.5K 230
                                    

1.BÖLÜM

Açık camdan içeriye giren sert rüzgar saçlarımı savururken, kafamı cama iyice yaklaştırdım. Gözlerim karşımdaki büyük binaya odaklanırken yüzümde her geçen saniye büyük bir gülümseme oluşuyordu. Lise hayatımın bitmesine son iki hafta kala misafir olarak yeni bir okula gelmiştim. Son sınıf olduğumuz için raporlar ile devamsızlıkları halletmiştik ve ben tatil hayallerime hızlı bir şekilde giriş yapmıştım bile.

Yaraşanlar Koleji, İstanbul'daki en iyi okuldu. Aslen İzmir'de oturduğum ve okuduğum için İstanbul'u sadece kulaktan dolma bilgiler ile tanıyordum. Bu şehre gelebilmek için o kadar çok çalışmıştım ki. Çalışmış, uslu bir kız olmuş ve sonunda istediğimi elde etmiştim.

"Geldi! Sonunda, geldi!"

Okulu benim için cazip kılan sebeplerin başında yer alan kişi ise şu anda karşımda duruyor ve arabadan inmemi bekliyordu. Kahverengi olan saçlarının uçlarını bu sene moda olduğu gibi açtırmıştı ve belini geçen uzun boyu ile saçlarını kesme isteğimi perçinliyordu. Saçları uzundu ve benim orta boydaki saçlarım onun yanında çok yetersiz duruyordu. Küçük kahverengi gözleri gülümsemesiyle kapanacak şekilde kısılmış bir halde, arabanın yanına geldi. Elimi kapının kolçağına attığımda dudaklarımdan bir çığlık döküldü.

"Sonunda!"

Kapıyı ileriye doğru itekleyip arabadan indiğimde tepemizde yükselen güneşin sıcaklığı kafama vurmuştu bile. Şu anda ne güneşe, ne sıcaklığa aldıracak durumdaydım. Kollarımı karşımdaki çocukluk arkadaşımın beline dolayıp, sıkıca sarıldım. Burnuma yoğun bir şekilde çilek kokuları geldiğinde, "Son görüşmemizden bu yana parfümünü değiştirmişsin." Diyerek hafif bir şekilde kıkırdadım. Yüzümdeki büyükçe gülümseme ile geriye çekilip arkadaşımı baştan sona inceledim.

"Ayrıca uzamış ve zayıflamışsın." Kaşlarımı sahte bir şekilde çatıp, kollarımı göğsümde kavuşturdum.

"Hani değişmeyecektik biz? Söz vermiştik? Bak bir bana, değişmiş miyim ben?"

En son üç sene önce görüşmüştük ve bu süre zarfında bu kadar değişeceğini tahmin etmemiştim. İnternette konuşurken kendisine gelen çıkma tekliflerinden bahsettiğinde şaşırıyordum ama artık anlamıştım. O da benim gibi değişmiş, büyümüştü.

"Sende değiştin Güneş, açtırma benim ağzımı."

Dudaklarımı büzerek omzumu silktim. Bu bizim küçüklükten gelen bir tür adetimizdi. İkimizde birer adet odun olduğumuz için sadece garip birkaç hareket ile birbirimize özlediğimizi anlatabiliyorduk. O meşhur "Seni özledim." Lafı bir türlü çıkmıyordu dudaklarımızdan.

"Ah, gel buraya."

Tekrardan kollarımızı birbirimize dolayıp sıkıca sarıldık. Bu sıcakta her dakika sarılmak insanı terletse de şikayetçi olduğumu söyleyemezdim. "Okuluna iki haftalık misafirim. Gezdir bakalım şu müthiş okulunu bana."

Her konuşmamızda bahsettiği okulunu vurgularken Deniz'in arkasında durmuş bize bakan birkaç kişi dikkatimi çekti. Gözüm ile onları işaret edip Deniz'e onları tanıtmasını söylemeye çalışırken birkaç adım geriye gidip annem ve babamın ileride başka arabaların da bulunduğu okul bahçesine park etmesini izledim. Siyah araba durup annem ve babam indiğinde yanlarına doğru gelen hafif göbekli, siyah takım elbiseli bir adam ile el sıkıştılar. Karşımdaki üçlü gülerek konuşmaya başladıklarında beni unuttuklarını fark ederek, tekrardan Deniz'e döndüm.

"Güneş seni sınıf arkadaşlarımla tanıştırayım. Ayaz, Pınar, Doğa ve Esma."

Ayaz ismini söyleyerek işaret ettiği çocuk elini bana doğru uzattığında tebessüm ederek elini sıktım. Kızlar gülümsemek ile yetinirken bende onlara karşılık verdim. Kızlardan en kısa boylu olanı öne çıkıp yanıma yaklaştı. Boyu benim omuz hizama geliyordu ve fazla zayıftı. Elmacık kemikleri benim aksime belliydi ve yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

SENİN DEĞİLİM![KİTAP OLDU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin