16.Bölüm

3K 325 54
                                    

Kapının önünde yarım saattir Ata'yı bekliyordum. Kızların geç hazırlandığı söylentisi kesinlikle yalandı. Merdivenden gelen adım sesleriyle o tarafa döndüğümde nihayet nuranımız Ata hazretleri teşrif edebilmişlerdi.

Yalandan gülümseyerek konuştum. "Oo paşam, nuranım hoş geldiniz. Bu erkenci tavrınızı neye borçluyuz acaba?"

"Abartma kızım ya geldik işte."

"Tamam tamam, hadi. Çocuklar ağaç oldu."

"Ne çocuğu?"

"Anlatacağım."

Bir şey demesine fırsat vermeden evden çıktım. Yeterin gari bıkmıştım bu evden.

Bahçeden çıkmamızla açıklamaya başladım. "Seni arkadaşlarımla tanıştıracağım."

Bir süre ses gelmeyince ona dönmüştüm ve gördüğüm manzarayla gözlerimi kırpıştırıp tekrar baktım.

"Sen ağlıyor musun?"

Gözleri dolu doluydu. Duygulanmış mıydı?

Yaa yerim...

"Yoo." dedi gözlerini kırpıştırırken.

"Gördüm ki." dedim kendimden emin tavırla. "Ee ben Balın Yade Aras'ım. Erkekler karşımda hep ağlar."

Öyle bir şey yoktu tabii ki ama olsundu.

"Keskin." dedi birden bire.

Anlamadım.

Kes mi dedi o bana?

"Sen kes be. Salak."

"Salak mı?"

Sorusunu duymazdan gelip saçımı savurarak önüne geçip yürümeye başladım. Bir yandan da söyleniyordum.

"Kesmiş. Sen kes be sen kes. Nedir benim bu çilem ya? İyi ki karışmışım da bu kazuletlerle aynı yerde büyümemişim. Allah'a şükürler olsun. Ne diye ortaya çıktıysa sanki-" derken lafımın kesilmesiyle susmak durumunda kalmıştım.

"Balın Yade Keskin. Aras değil."

Ha öyleli kes demişti.

Tüh yanlış anlamıştım.

Bir şey demeden yürümeye devam ettiğimizde sahilin oraya gelmiştik. Savaşla Eray bizi bekliyordu. Onlara doğru koşup önlerine atladım.

"Tatatatam."

Savaş gülümseyerek beni izliyordu. Eray da her zaman ki gibi bana ayak uydurarak garip bir sevinç karşılaması yaptı.

Ata da yanımıza geldiğinde onları tanıştırdım.

"Evet gençler bu en küçük biyolojik abim Ata. Onlar da en yakın arkadaşım Eray ve çocukluk arkadaşım Savaş."

İki taraf da bir şey demeyince Ata'nın sağ eliyle Savaş'ın sağ elini tutarak birleştirmeye çalıştım. "Hadi memnun olun."

Hala memnun olmayınca bu sefer Ata'ya çingen tarafımı göstererek cırladım. "Memnun olsanıza."

Üçü de sırayla tokalaşınca konuşmaya başladım. "Aferin. Sizinle gurur duyuyorum."

Eray birden beni çekip sarılmıştı. "Seni çok özledim sıpa."

Sıpa mı?

Selin Yerebakan'ın sıpağsı mı?

Tüm aileyi hayvanat bahçesine benzettikten sonra hayvana benzetilmek düzeltiyorum sıpaya benzetilmek hoşuma gitmemişti.

Bade hep sana yapılmasını istemeyeceğin şeyi başkasına yapma derdi. Dinleyecek miydim? Tabii ki hayır.

Balın Yade//gerçek ailemΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα