Peyda 9

23.2K 1.2K 53
                                    

19.03.2024
Dokuzuncu bölümümüze hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Bölüm Şarkısı:
Cihan Mürtezaoğlu-Gamlanma
🎀

"Haram Duyguların Bedeli"

24 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Bu dünyada insanlara güvenmemem gerektiğini doğduğum andan itibaren biliyor olmak yoruyordu.

Çünkü bazen sırtımı birine yaslamak istiyordum ama güvensizliğüm yüzünden yanımda kimse kalmadığını ve yanımda kalsalar bile yine onlara sırtımı yaslamayacağımı anlıyordum.

İnsanlara güvenemezdim ama ilk defa birine güvenmek istemiştim. Bu kişi abimdi.

Alparslan.

En büyük abim, beni okula yazdıracağını söyleyen ve beni Cavit'e karşı savunan abim.

Beni Cavit'e karşı savunmuştu ve bunu yapan ilk insandı.

Belki onun için çok da bir şey ifade etmiyordu bu. Bana özel değildi zaten bu tavrı. Fakat içimde anlamlandıramadığım bir mutluluk, bir umut Alparslan'a doğru akmaya başlamıştı. Ona güvenmiyordum ama ilk defa bir insana bu kadar güvenmek istiyordum.

"Bu kız ve diğer başka hiç kimse senin kuklan değil, senin hiç değil! Sen ne hadle kendi torununa, bir kadına, bir insana böyle diyebiliyorsun!" Sustu bir nefes aldı, konuşurken yavaşça benim olduğum yere doğru gelmişti. Beni arkasına alarak sözlerine devam etti.

"Asıl sen kendi hırslarının, kötülüğünün kurbanı olmuşsun Cavit Bey!" O adamın vereceği tepkiye bakamadım. Korktum ve bu korkumla birlikte Alparslan'ın ceketine doladım parmaklarımı. Her ne kadar beni savunsa da Cavit'in ona zarar vermesini istemezdim bu yüzden onu tuttuğum ceketinden geri çekmeye çalıştım.

Kısa bir an başını çevirerek bana doğru baktı. Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama bakışlarımı görünce yüzü yumuşadı ve tek kelime daha etmeden beni kolumdan yakaladığı gibi evin kapısına getirdi. Dışarıya çıktığımızda bizi engelleyecek kişiyi arıyordum. Ona bunca laf söyledikten sonra bizi bu kadar kolay bırakması akıl kârı değildi.

Arabaya bindiğimizde bile bizi engelleyen kimse yoktu. Bu içime su serpmiş gibi rahatladım. Bu evden sağ çıkabiliyorsak devamında da bize karışacak değildi. Onu tanıyordum, on yedi yıldır yanında kaldığım adamı tanıyordum. Çok acımasızlığını görmüştüm. İlk defa birini kendine bunca laf sarf etmesinden sonra serbest bırakıyordu.
Bu durumu sonra sorgulamayı düşündüm.

"Kemerini tak." Alparslan'ın uyarısıyla kemerini taktım ve yola çıktık. Hiç konuşmadığımız yolun sonunda evlerinin önüne getirmişti beni.

"Sen kimliğini bana ver ve in istersen ben senin yerine kayıt yaparım, senin gelenmene gerek yok." Bana fikrimi sormadı beni şaşırtırken ona kafamı sallayarak kimliğimi uzatmış ve ardından arabadan inmiştim.

Bahçenin büyük kapısının önünde duran adam, beni görünce kapıyı açmıştı.

Bahçeden içeriye girdiğimde arka taraftan sesler geldiğini duydum ama oraya gitmedim. Bu evi fazla karıştırmak istemiyordum. İçeri girdiğimde içeride kimseyi bulamadığım için bana verilen odaya çıkmıştım.

Odaya geldiğimde baya büyük olan odayı biraz detaylı inceledikten ve birkaç dolabı karıştırdıktan sonra dikkatimi odada bulunan bir kapı çekti. Bu kapının balkona açıldığını anladığımda anında kapının dibinde buldum kendimi.

PeydaWhere stories live. Discover now