~23~

33.2K 2K 249
                                    



Uzunca bir süre tuttuğum nefesimi sertçe bıraktım. Bir kapıya baktım bir de elimdeki boş kaseye. Üst komşuma tuz istemeye gelmiştim.

Elimi zile doğru uzattığımda titrediğini fark ettim. Kendimi toparlayıp zile bastım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Ulaş açmıştı kapıyı. Kaşları beni görünce olabildiğince çatılmıştı. Çünkü bu yarım saatten beri üçüncü gelişimdi. Daha önce de yumurta ve süt istemeye gelmiştim.

"Işık?"

Yapmacık bir gülümsemeyle elimdeki kaseyi gösterdim.

"Tuz bitmişti de."

Sesim titremesin diye oldukça kısa cümleler kurmaya karar vermiştim.

"Sen de varsa..."

Anlam veremiyordu şuan. Yüzünden belliydi. Elimden kaseyi alırken yavaş adımlarla içeri doğru gidince peşinden girdim küçük adımlarla. Artık üçüncü kuşatmada fethetmeyi başarmıştım burayı.

"Ben içeride bekleyeyim."

"Tabii geç."

Salona geldiğimde sarışın kızın kendi kendine fotoğraf çektiğini gördüm ve ister istemez gözlerim kısıldı.

Beni fark edince telefonu kenara bırakıp kaşlarını çattı o da.

"Selam." dedim tek düze bir sesle.

"Selam?"

Koltuğa otururken kendimi tanıttım.

"Işık ben. Alt katta kalıyorum da tuz istemeye geldim."

İçten bir gülümsemeyle yerinden kalkıp elini uzattı bana.

"Gonca ben de. Çok memnun oldum."

Sadece gülümsemekle yetinip koltuğa oturdum. İsmini merak etmiyordum. Ulaş ile ilgisini merak ediyordum.

Ulaş elinde tuz dolu kaseyle yanımıza gelirken kızın kim olduğunu öğrenemememin verdiği başarısızlık hüznüyle tam kalkacakken Ulaş konuşunca duraksadım.

"Tam kahve yapıyordum. Gitmeden bir kahve iç istersen."

"Olur."

Yalandan bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Kaseyi sehpaya koyup Gonca denen kızın yanına oturdu.

"Tanıştınız mı?"

Ben konuşamadan kız cevap verdi neşeyle.

"Evet tanıştık. Hiç böyle tatlı komşuların olduğundan bahsetmemiştin bana."

Bana ettiği iltifata gülümseyerek yetindim, Ulaş da önce gülümseyip sonra cevap verdi ona.

"Öyledir Işık. Onun gibi bir komşum olduğu için çok şanslıyım."

Sürekli benden komşu diye bahsedilmesi artık canımı sıkmaya başlamıştı. Yüzüme de yansımış olmalı ki Gonca sorgulayarak konuştu.

"Sen iyi misin?"

Dişlerimi sıktığımı belli etmeden cevap vermeye çalıştım.

"Çok iyiyim."

Ya kıza kim olduğunu sorma cesaretinde bulunacaktım ya da tuzumu alıp paşa paşa evime gidecektim. Gururum aşkımı yendiğinde elime kaseyi alıp ayaklandım.

"Ben artık gideyim."

Gonca oturduğu yerden el sallarken Ulaş da benimle beraber ayağa kalkmıştı.

"E kahve içecektik."

"Yok ben evde içerim kahvemi. Çorba var ocakta dibi tutmasın şimdi."

Peki der gibi omuz silkip bana eliyle yolu gösterdi. Hiçbir şey konuşmadan kapıya geldik. Bir gözümle hala içeriyi süzüyordum ama kayda değer bir şey göremiyordum.

"Ne görmeyi bekliyorsun Işık?"

Ulaş'ın bana yönelttiği soruyla yakalandığımı fark etmiştim.

"Ne saçmalıyorsun ya?"

Üste çıkmak için sinirle sorduğum soru beni daha da dibe çekeren Ulaş kollarını göğsünde birleştirip hayal kırıklığıyla güldü.

"Bu akşam evime üçüncü gelişin. Alıyorsun eline bir bardak, bir kase tuz istiyorsun, süt istiyorsun. Işık ben salak mıyım?"

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum çünkü yanıyorlardı. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum çünkü utanıyordum. Burnumu çekip bakışlarımı kaçırdım.

"Yok estağfurullah sen salak değilsin de ben çok salağım." dedim ve en iyi bildiğim şeyi yapıp kaçmaya karar verdim. Arkamı dönüp gidecekken kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Kapıyı kapatıp benimle beraber dışarı çıktığında beni duvarla arasında kapana sıkıştırmıştı resmen.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Sorusuna cevap veremiyordum. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi verecek cevabım için utanıyordum, ikincisi o kadar yakındı ki bana... Konuşsam dudaklarımız çarpışacak gibiydi.

"Işık sen beni delirtmek mi istiyorsun?"

Sonunda dudaklarından çekebildiğim gözlerimi gözlerine diktim.

"Hayır..."

Sonunda bir kelime çıkmıştı ağzımdan. Bu sefer Ulaş'ın gözleri benim dudaklarıma kaymış orada kilitlenmişti.

"Ne istiyorsun?" dedi derinden çıkan sesiyle.

Yorgunluk vardı, hayal kırıklığı vardı sesinde.

Artık bu duruma bir son vermezsem olay ikimizin de istemeyeceği bir yerlere gidecekti. Gücümü topladım ve onu ittim.

"Yeter! Üstüme gelme."

Sinirle güldü. Tam yanından geçip gidecekken beni yine kolumdan yakaladı ve kendi kapısının ziline üst üste basmaya başladı. Kapı birkaç saniye sonra sarışın kız tarafından açılınca bana içeri geçmemi söyledi. Tabii ki eğer istemezsen girmeyecektim. Kimse beni zorlayamazdı ama içimdeki kıskanç Işık şuan bu kızın kim olduğunu öğrenmemize yakın olduğumuzu söylüyordu.

"Gonca sen çık ben seni sonra ararım."

Gonca çıkma!

"Gonca hadi!"

Hızlı hareketlerle toplanıp çıktı evden.

"Konuş!"

Öyle bir of çektim ki dağ olsa devrilirdi ama Ulaş'a hiçbir etkisi olmamıştı.

"Ne konuşacağım Ulaş?"

"Neden benden kaçıyorsun? Neden bana bok gibi davranıyorsun?"

Gözlerim yine dolmaya başlamıştı. Köşeye sıkışmış hissediyordum. Artık daha fazla kaçmanın da bir anlamı yoktu.

"Çünkü..."

12 VE 14 (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin