22. Bölüm

657 33 3
                                    

Derya: Tamam sıkıntı yok

Deha: Hayır var! Görebiliyorum Derya bize olan kırgınlığını görebiliyorum

Derya: Ne yapmamı istiyorsun ? Sizi hasta halde bırakmamı mı?

Deha: Onca şeyden sonra öyle yapman lazımdı . Ama sen bizim için koşturup duruyorsun

Derya: Tamam sakinleş sıkıntı yok

Yanına gidip sarıldım ve biraz sırtına dairesel hareketlerle masaj yaptım .

Derya: Gel yemeğini yedireyim ondan sonra dinlen ateşin çıkmasın

Deha: Teşekkür ederim  kardeşim çok teşekkür ederim

Ona gülümseyip çorbasını içirmeye başladım, bir yandan da pilavını ve tavuğunu yedirdim ve yemeği bitince onu yatırdım . Alnına sirkeli bez koyduktan sonra Kerim ' e bakmaya gittim. Açıkçası Kerim turp gibiydi

Derya: Hızlı toparladın he turp gibisin .

Kerim: Sayende baya iyiyim

Derya: Ben senin odanı ısıtayım oraya geçip uyursun , yarına da bir şeyin kalmaz

Kerim'in odasına geçtim ve kapıyı ve pencereleri kapattım. Oda soğumuştu ama ferah olmuştu. Müzeyyen abladan aldığım ısıtıcıları kurdum ve aşağı inip su torbası ayarladıktan sonra Kerim'i odasına indirdim

Derya: Bu ısıtıcılar bir saat kalsın sonra bunalırsan bana haber verirsin tamam mı?

Kerim: Tamam abla teşekkür ederim

Derya: İkide bir teşekkür etmeyi bırak ablanım ben senin

Odadan çıkıp Deha'nın yanına gittim . Uyumuştu ve ateşi biraz düşmüştü. Yemek saati yaklaştığı için aşağı yemek yapmaya indim ve Egemen'in istediği yemeği hazırlamaya başladım. Yanına da Müzeyyen abla pilav yapınca gayet iyi olmuştu . Ne kadar beni engellemeye çalışsalar da onlarla beraber masayı kurdum ve Deha'ya yemek ayırdım.

Herkes yavaş yavaş gelirken Kerim'e yemeğe inmesi için haber verdim ve ısıtıcıları Deha'nın odasına aldım . Su torbasını da ayarlayıp Deha'yı odasına geçirdim . Deha'nın ateşi olmasa da halsiz olduğu için bu gece onun yanında olmam gerektiğine karar verdim ve onun yemeğini almak için aşağı indim .

Meriç bey : Kızım Deha ile gelin yemek yiyin

Derya: Deha biraz halsiz yemeğini odasına götüreceğim

Melike hanım: Kızım sen yemek yedin mi ?

Derya: Deha yesin sonra ben yerim

Karun: Olmaz öyle şey gel ye

Derya: Yukarıda Deha hastayken burada yemek yiyebileceğimi düşünmen biraz saçma

Deha'nın yemeğini aldıktan sonra odasına çıktım. Ona yemeğini yedirdikten sonra bir sandalye çekip oturdum .

Saatler geçince Deha'nın ateşi tamamen düştü ve ben de rahatladım. Bir iki saat sonra Karun içeriye yemek tepsisiyle geldi ve bırakıp gitti . Ben aç olmadığım için Deha aç olunca ona yedirmeye karar verdim ve gene oturmaya devam ettim . Üç saat sonra Deha kalkınca ilk önce Su içirdim sonra da yemeğini yedirdim ve tekrar uyumasını söyledim. Gece ateşini kontrol edip tekrar oturdum ve böylece sabah oldu . Deha da tamamen iyileşmişti ama sıkı giyinmesi gerekiyordu. Kendi odama geçip okul için giyinmeye başladım . Siyah pantolon üstüne de siyah uzun kollu  body onun üstüne de delikli koyu yeşil bir kazak giydim .

Deha ve Kerim'i kaldırıp sıkı giyinmelerini söyledim ve aşağı indim . Gene herkes gelene kadar salonda beklemeye başladım . Herkes gelince masaya oturduk ve yemeye başladık. Yemekler bitince gene Deha ve Kerim'e bal ve pekmez verdim ve okula gitmek için ayaklandım .Bizim takım gene benim peşimden geldi ve sonunda okula geldik . Açıkçası aşırı yorgundum ama değmişti . Bizim çocukların yanına gittim ve beraber sınıfa geçtik

Deniz: Kızım özledim yemin ederim bir günde

Derya: Ben de özledim

Emir: Bugün gidiyoruz değil mi ?

Derya: Evet bugün gideriz , bir de biz yarın Trabzon'a gidecekmişiz

Elif: kızım yüzünü gören cennetlik ya

Derya: Kanka valla kusura bakma kendi isteğim ile karışmadım

Kağan: Gözlerin kıpkırmızı uyumadın mı?

Derya: Uyudum  beni boş verin . Bugün korku tüneline gidelim ondan sonra evlere dağılalım çünkü daha bavul hazırlayacağım. Bir hafta kalacakmışız umarım iyi insanlardır .

Görkem: Sen halledersin çünkü senin inanılmaz bir sevgin ve gücün de var

Emir: Kağan uç var mı kardeşim

Kağan: Ya sen yemek yerine uç falan mı yiyorsun çocuk ucum kalmadı .

Derya: Ben de var

Dersleri işleyip sonunda öğle teneffüsüne ulaştık. Aşağı inip bir tost yedim ve Kerim'e de tost ve ıhlamur götürdüm. Sonunda dersler bittiğinde çocukları tembihleyip grupla birlikte tünelin olduğu yere doğru gittik .

Derya: Siz bindiniz mi hiç ?

Kağan: Ben bir kere binmiştim

Derya: Bu sefer kuponları anı olarak saklayalım

Emir: İyi fikir

Herkes biraz gergin olduğu için götümüz titriye titriye bindik . Gene ayrılmaz sevgililer oturunca geriye Kağan ile ben kalmıştık. Genelde çoğu şeyden korkmazdım ama bu kategoriye palyaçolar ve ruhlar girmiyordu . Her zaman onlardan korkmuştum . Başladığında önümdeki direğe sıkı sıkı tutundum ve geri yaslandım.

[Arkadaşlar korku tüneli nasıl olur pek fikrim yok bu yüzden kafadan sallamak yerine geçeceğim, bu arada bu bir buçuk saat sürüyor haberiniz olsun ]

Sonunda çıktığımızda Deniz yalpaladı , en çok çığlığı o ve Emir atmıştı ve kulaklarımız sağır olmuştu . Elinde baltayla çıkan yaşlı teyze ve palyaçonun suratına vurmuş ve çığlık atmıştım. Kuponlarımızı anı olarak saklamış ve evlere dağılmıştık . Deniz'in evi benim tarafımda olduğu için Deniz beni evime uğurladıktan sonra yukarı çıkıp kendi evine doğru gitmeye başlamıştı. Eve girdiğimde ilk olarak gidip üstümü değiştirdim ve Kerim'e bakmaya gittim .

Derya: İyi misin ? Ateşin var mı bakayım bir

Kerim'in ateşi yoktu ve bu iyi bir şeydi.

Derya: Bavuluna polarlı şeyler koy orada fena hasta olabilirsin

Bunun için nolur nolmaz yanımda hap götürecektim .

Bavulumu ayarladıktan sonra kapının önüne koydum ve yemek saati gelene kadar azıcık dinlenme kararı aldım . Yatağa iyice yayıldım ve telefona bakmaya başladım. Saatler geçince yemek için aşağı indim ve  Deha'yı da kontrol ettikten sonra yemek yiyip odama çıktım.

Sabah 6'da beni uyandırmak için Melike hanım gelmişti. Saat beşte anca yattığım için 6 da biraz zor kalkmıştım. Üstüme gri bir sweatshirt ve siyah pantolon giyip bavulla birlikte aşağı indim .

Mafyanın Kardeşi Olmak Where stories live. Discover now