¹¹ / son

104 11 2
                                    

Seokjin günün sonunda evine gittiğinde Jeongguk'un orada olacağını, sıcak göğsünde her zaman kendisi için yer açacağını, ellerini her zaman saçlarında gezinirken bulacağını, uyurken yüzünde kuş tüyü kadar hafif buselerin gezineceğini, her zaman eve girerken The Smiths şarkılarının kulaklarında dolacağını, Jeongguk'un geldiğini anladığı anda adını seslenip hızlıca sarılmak için koşacağını bilirdi. Ruhunda bir huzur ağacı büyüten ikilinin, her zaman birbirlerinin yüreğinde, başlarını koymak için omuzlarında ve sıcak bir evi andıran koyunlarında yeri olduğunu bilirlerdi. Yine böyle bir günün gecesinde Seokjin güzel bir film açmıştı. Jeongguk, Seokjin'in dizlerine başını koymuş bir şekilde koltukta uzanırken bir yandan da Seokjin onun saçını okşuyordu.  Küçüğünün bundan hoşlanmadığını bilse bile ses etmeyişine güveniyordu. Jeongguk'u sevmenin her türlü yolunu denerken bir yandan onun kendisine ses etmeyeceğinin verdiği güvenceyle yapacağı şeylerin hiçbirinden korkmuyordu. "Jeongguk alınır, kızar" diyemiyordu. Jeongguk ona sahici bir sarılışla sarılmışken, ruhunu kendi ruhuna katmışken bu adama kızamayacağının farkındaydı zaten. Seokjin kararlı bir şekilde kendisi için ölmesini istese bunu bile yapabilecek gözü vardı.

Seokjin'de bu aşkın içinde kavruluyordu. Sevdiği adamın saçları parmaklarını bir ateş parçası gibi yakarken zevkle bu acıya katlanabileceğini düşünüyordu. Oldukça mutluydu. Jeongguk onunlayken sonsuz bir mutluluğun içine girebileceğinin farkındaydı. Bu farkındalık onda bütün dünyayı karşısına alma isteği doğuruyordu. Şu an Seokjin'in dünyası tam yanı başında, kısılmış gözleriyle kendisini izliyordu.

Seokjin, Jeongguk'un bu haline gülmeden edemedi. Jeongguk'un saçlarını sevdirmemesinin tek sebebi tam olarak buydu. Çok çabuk uykusu geliyordu ve buna dayanamıyordu. Yine de yüzünde hafif bir tebessüm asılı durmuştu. Seokjin onun bu haline hallice bir kıkırtı bırakmış ve eğilip alnını öpmüştü usulca. Bu küçük öpücük Jeongguk'un gözlerini kapatmasına sebep olmuştu. İkisi de bunca zamandır ne kadar aptal olduklarını düşünüyorlardı. Korkunun sadece bir zaman kaybı olduğu, arkadaşlıklarının ne olursa olsun hiçbir zaman kaybetmeyeceklerinin farkında olsalar bile bundan korkmamaları gerektiklerini geç de olsa öğrenmişlerdi. Şu an ayrılsalar bile birbirlerini bırakmayacaklarının farkındalardı. Bunun güvencesi ikisinin de ruhunu rahatlatmaktan öteye gidemiyordu.

"Hyung..." demişti Jeongguk kısık, uykulu bir sesle. "Uyursam odama kadar taşımak zorunda kalırsın farkındasın değil mi?" Diye sormuştu küçük bir çocuk gibi. Seokjin hiçbir şey dememişti. Arkada kısık sesle oynayan fransız yapımı film ikisinin de pek umrunda değildi. Filmden daha ileride olan şeyler vardı. Seokjin, Jeongguk'un içini gıdıklayan o güzel bakışlarıyla "sorun olmaz" demişti sakin bir ses tonuyla.

Jeongguk gülmüştü ve o anda aklına gelen düşünceyle bir an olsun gözleri daha bir ayrı, daha bir hoş parıldamıştı. Seokjin bunu anlamış olacak ki "aklına ne geldi?" Diye sormadan edememişti. O sırada Jeongguk gülerek ve sevecen bir tonda sesini sarıp sarmalayan uykunun beraberinde "şarkı söylesene bana" demişti istekli bir tonda. Seokjin'in suratından düşmeyen o tebessümle "Bunun için mi bu kadar heyecanlıydın?" Diye sormadan edemedi. Jeongguk hafif bir kafa sallamasının ardından seokjin'in boşta olan elinin avuç içini öpmüştü. Seokjin hangi şarkıyı söyleyebilirim diye düşünmüştü kısaca. Jeongguk ciddi manâda zorla ayakta duruyor gibiydi. Gözlerini açık tutmaya çalışıyor ve heyecanın o hafif kırıntılarıyla Seokjin'in gözlerine bakıyordu.

Seokjin aklına gelen şarkıyı tereddütle söylemeye baslamıştı. O anda Jeongguk bu şarkıyı beklemediğini belli eden şaşkın bakışlarının ardından Seokjin'in boşta kalan elini daha sıkı tutmuştu ve gözlerini yummuştu. Seokjin, The Smiths'in - Never had no one ever şarkısını söylüyordu. Bir yandan da Jeongguk'un saçlarıyla oynamaya devam ediyordu. Güzel sesi şarkının melodisiyle süslenirken hafif bir hüzünle sevgilisinin saçlarını sevmeye devam ediyordu.

Küçük Prensin Solmuş Gülü | JinkookΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα