1.Bölüm

250 56 23
                                    

Mucizelere inanır mısın? Ben inanırım çünkü mucizenin kendisiyim. Her şeyin içinde ihtimal ve umut bulundurduğuna inanıyorum. Bu yüzden bütün bu çabalarım. Bu zamana kadar yaşadıklarım hem ruhumu hem bedenimi fazlasıyla yordu. Aslında bazı şeyler dışında su gibi duru hayatım. En başından ilk sayfadan başlıyorum bu hikayeyi anlatmaya. Bu imkansız bir aşkın veya iftiralı, arkadaşlarını satmalı bir hikaye değil. Bu bütün bu sarsıntılar arasında dimdik kalabilen bir çift ayağın hikayesi ... Bu bir direniş mi hayata karşı bilmem ama bu benim -bir felakete tanık olmuş birinin-yazdığım cümleler içimde yaşadığım yıkımın, enkazın altında kalan ruhların çığlıkları...
Her şey bir süre sonra değişir. Hayat bu hep aynı seyrinde gidemez. Hep bambaşka yollara sapar yeni yerler keşfedersin. Alışırsın bir süreden sonra hatta öyle bir alışmadır ki bu eskiyi bile unutturacak denli... Sonra birden durur, geride kalanlara bakarsın ve dersin ki;ben ne kadar değiştim, bu böyle miydi?... Çoğu zaman bu değişimler kendiliğinden olmaz. Öyle bir şey yaşasın ki alt üst olur bütün dengen... Ben de ansızın gelen bir felaket yakıp yıktı her şeyi... Olan o zelzelede enkazın altında kalan hayallerim var. Yıllarım, doğrularım, düzenim ve daha fazlası orada o evim dediğim yıkılmış olsa bile hâlâ benim için özel olan dört duvarda... Ben hâlâ oraya evim derken insanlar oraya moloz yığınları diyor. Bir şey gitse bile değeri ve hatırası hep kalır. Ben her ağladığımda gözyaşlarımda saklı olacak yaşadığım acı ve hüzün...
Belki insanlar bakınca göremiyecekler o hüzünü, acıyı ama ben bileceğim yetmez mi? Bazen bunların hepsinin bir rüya olup olmadığını sorguluyorum fakat bir rüya bu kadar acı verebilir mi ki? Tabii ki hayır. Sanki yaşadığım şey beynimi dondurdu. Bir gece, her şeyimin yok olması sadece bir gece aldı. Sadece olduğum yerde olduğum zamanda o geceden önceki bir mutlu zamanımı dondurup orada kalmak istiyorum. Her şeyin normal olduğu tek derdimin sene sonunda gireceğim sınavdan iyi not almak olduğu o zamana... Sanki hissetmiş gibi evimin her detayını aklıma kazırdım hep, her köşeyi her lekeyi her eşyanın bulunduğu yeri ve oralarda geçen güzel anılarımı... Başarmışım her detayını aklıma kazımışım. Şimdi siz diyeceksiniz ki nasıl anladın bunu? Dün rüyamda her detayıyla gördüm orayı... Evimi görmek beni çok mutlu etti. Rüya bile olsa kendimi çok...çok güvende ve huzurlu hissettim. Bunları dile getirmek çok zor çünkü bunları dile getirebilmek için önce kabullenmek ve acısına alışmak gerekir. En acısı da bu işte ben çok hızlı kabullenmek zorunda kaldım. Sadece iki gün ağlayabildim o'da ailem üzülmesin diye gece gizlice... Okuduğum kitaplarda hep "hıçkırığımda boğuluyorum" ifadesi geçince abartıyorlar ya derdim." En fazla ne olabilir ki? Ağladığını duysalar ölür mü?" derdim. Ben o gecede anladım ne demek istediklerini... Acı çekiyorum evet ama kimse bilmesin çünkü biliyorum onlarda acı çekiyor ve benim bu halde görürlerse onların acıları dahada artacak. Bu yüzden acımda gözyaşımda bana kalsın. Şimdi ne abarttın diyeceksiniz fakat bunu yaşamadan beni, bizi anlayamazsınız. Biz evinin, mutlu ve güvende olduğu yerin altında çığlık çığlığa acı içinde kalarak ölenlere tanık olup hiçbir şey yapamayan insanlarız. Öyle acı şeylere tanık olup hâlâ ayakta duran insanlarız çünkü biz buna mecburuz. Devam eden bir hayatımız var. Sevdiğimiz birçok insan için bunu yapmak zorundayız. Biz dayanacağı kimsesi olmayan insanlara dayanak olmak zorundayız. Ben kendi evimin enkazını görmüş ve yanında babası olduğu için ağlayamamış bir kişi olarak konuşuyorum. Ben babamı ağlarken hiç görmedim. Fakat o gün evin enkazına bakarken ilk defa ağladığını gördüm babamın... O anda yaşadığım şeyi anlatacak kelime bulamıyorum.

İçimdeki felaketWhere stories live. Discover now