Bölüm 1

92 16 3
                                    

BERRİN KARAPINAR

KIRMIZI TOZ & ALTIN KAN

Labirentin içinde koşan fare gibiyim, ne yöne koşsam önüme duvarlar çıkıyor. Yalanların suyla karıştırılıp, aldatmaca harcı katılıp beton haline getirilerek örüldüğü duvarlar.

GİRİŞ

ÇARŞAMBA

SAAT 06.30

Birden uyandım, amcamla yengem yine kavga ediyorlardı... Her sabah aynı nakaratı dinlemek istemiyordum. Yastığı kulaklarımın iki yanına kapattım ama ne mümkün yengem olacak kadının tiz sesi yastıktan bile geçiyordu.

Amcam, kız rahat yatsın yeni bir divan alalım desede, yengem bana yer yatağını uygun görmüştü. Başımı biraz kaldırarak yatakta uyuyan Gamze'ye baktım, saçı başı darmadağınık haldeydi, yüzündeki makyajı temizlemeden yattığından kırmızı ruju her yerine dağılmış, maskaraları yol yol akmıştı. Aniden yatağın içinde döndü horlamaya başladı, hem kavga, hem horlama sesi bir araya gelince uyumak imkânsız hale gelmişti. Sırt üstü yatarak, tavanın köşesinde büyük bir hevesle kendine ağ örmeye çalışan örümceği izlemeye başladım.

"Onunla beraber yaşamaktan bıktım, hiçbir işe yaradığı yok. Yıllardır sırtımıza yük oldu"

"Biraz sessiz ol duyacak"

"Duysun, duysun da kendine çeki düzen versin"

"Süheyla biraz merhamet et, kardeşimin emanetini sen istemiyorsun diye sokaklara mı atayım"

"Bizim çocuklarımızın rızkına ortak olmasını hazmedemiyorum, Gamze yurt dışına gitmek istiyordu onun yüzünden gidemedi, Erdal araba istiyordu onun yüzünden alamadı. Ne o küçük hanım köylük yerde iş bulamamış"

"Kötü mü? Kız çalışmak için geldi. Bak açtırma ağzımı, bizimkiler kaç yaşına geldi bir baltaya sap olmadan masraf üzerine masraf çıkarıyorlar. İkisi de zar zor liseyi bitirdi, şimdiye kadar bırak eve destek olmalarını kendilerine hayırları yok. Arada bir gönderdiğim iki kuruş gözüne battı"

"Canları sağolsun evlatlarımın, gençler tabii gezip hayatlarını yaşayacaklar. Sen ne biçim babasın, ben ne zaman Nida'dan şikâyet edecek olsam kendi çocuklarını eleştirmeye başlıyorsun."

"Senin gibi başımı kuma gömmüyorum çocuklarımızın geleceğini düşünerek konuşuyorum. Kızcağız üç aydır yanımızda. Yıllardır anneannesi baktı gık sesi çıkmadı. Öldü, kız tek başına ne yapsaydı. Kendine yeni bir yaşam kurmaya çalışıyor"

"Teyzesinin evine gitsin"

"Jale iş için Amerika da, evini öğrencilere kiraya vermiş yakında gelecek"

"Sen o kadınla mı konuşuyorsun?"

"Senin çenenden bıkıp dün telefon açtım"

"Hala gözün var o kadında değil mi?"

"Pes diyorum, ne istersen onu düşün ben artık bıktım evimde huzur istiyorum"

SAAT 07.00

Yarım saattir amcamla yengemin konuşmalarını daha doğrusu kavgalarını dinliyordum, sesleri iyice yükselmişti geldiğimden beri yengemin beni istemediğinin fazlasıyla farkındaydım. Bugün yapacağım iş görüşmesinin olumlu sonuçlanması hayatımı düzene sokmama neden olacaktı. İşyerlerinin tecrübeli eleman araması komik geliyordu. İş vermezlerse nasıl tecrübe edinmemizi bekliyorlardı ki? Randevu zamanıma çok olsa da bu konuşmaları daha fazla dinlemeyecektim, amcamla beraber evden çıkarsam yengemin yüzünü fazla görmezdim. Yataktan kalkma zamanıydı. Gece uyumadan önce kapının arkasına astığım pantolonumla gömleğim yere düşmüş kırışmıştı, yengemin özellikle yerde bıraktığından emindim. Elimle düzeltmeye çalıştım. Eh olduğu kadardı...

KIRMIZI TOZ & ALTIN KAN 1. kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin