BÖLÜM 4

4.2K 242 85
                                    

Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her coşku şeytanla pazarlıktır.
Charles Bukowski

******

"Burası iyi mi?" Nehir küçük tekli koltuğu büyük koltuğun tam karşısına yerleştirirken sordu.

Dün evin temizliği bitmiş bugün de cumartesi olmasının rahatlığı ile evi rahatça yerleştiriyorlardı. Eliza işi bitirip yarı zamanlı çalıştığı restorana gidecekti. Perşembe gününe kadar otele gitmeyeceği için içindeki rahatlık an itibari ile hoşuna gidiyordu. Dün akşam gelen mesajla uzun süre kendini yiyip bitirmişti. Hatta Nehir yurtta son gecelerinde sohbet edip geçmişi yad etmeye çalışmıştı ama Eliza'nın kafası hep meşguldü. Asef Arjen'in numarasını kayıt ettikten sonra attığı listeye bakmıştı. Bazı baharatları ve bazı sebzeleri yazmıştı ama damak tadına uygun hale getirilirse de yiyebileceğini söylemişti. Eliza okuduğu şeyler ile uzun süre kafasını meşgul edip durmuş ama sonunda pes edip uykuya dalmıştı.

"Sende yılbaşı gecesinden beri garip bir hal var Eliza," Nehir gür sesi ile Eliza'yı düşüncelerinden sıyırıp ana getirdi.

"Nasıl?"

"Bilmiyorum Eliza, sen hep sessiz birisin ama dikkatin hep bizde olur fakat iki gündür hep başka bir alemdesin," arkadaşı için tedirgin hissediyordu.

"Nehir, bazen yoruluyorum galiba," elindeki işi bırakıp kendini koltuğa bıraktı. "Ailemi kaybettikten sonra hep yalnız hissettim kendimi, siz varsınız ama başıma gelen yeni ve bilinmez şeyler bana yeniden ne kadar yalnız olduğumu hatırlatıyor,"

"Sen güçlü birisin, böyle şeylerden korkmana gerek yok. Ayrıca yeniden yalnız hissetmeni de anlamıyorum başka bir şey mi var?" Nehir birkaç gündür bir şeyler olduğunu düşünüyordu ama Eliza'nın anlatmasını beklemişti. Eliza gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Stajda," diye başlarken Nehir onu dikkatle dinlediğini belli eder gibi başını sallayarak anlatmasını bekledi. "Üzerime vazife olmayan bir işe karıştım, resmen otelin sahibine kafa tuttum gibi bir şey oldu ve sonucunu hiç düşünmeden atladım," derin bir Off çekip ardına yaslandı.

"Daha açık anlatabilirsin," Nehir henüz olayı anlamamıştı. Bir de arkadaşının başında bir bela var diye endişelenmişti.

"Ya önce ciddi bir şey yoktu, adama yemeği götürdüm ama beğenmedi şefe laf söyleyip kovmaktan bahsedince ben de atladım işte... Şefi savundum, o da o zaman sen bana yemek yap ben beğenene kadar falan dedi işte. Off!" Eliza hızlı hızlı anlatırken Nehir düşünceli şekilde onu dinliyordu.

"Tamam da, koskoca şefi otele aşçı olarak alan adam, bir yemeğini beğenmedi diye kovar mı?" Nehir fikrini söylerken Eliza'ya mantıklı gelmişti. Olayın şokunu yaşarken düşünemiyordu ve bunu o sırada düşünse belki öyle konuşmaya cesaret edemezdi.

"Doğru kovmaz değil mi?

"Kovmaz tabi ki,"

"Ama ben daha tam olarak tanımıyorum Asef Arjen'i. Nasıl birisi bilmiyorum bile yani belki de yapar sonuçta birisi bana dokunduğunda kolunu kopardı sank-

"Ne!" Nehir şok olmuş şekilde bağırıp sözünü kesti. "Ne demek sana dokundu! Kim dokundu sana? Ne zaman?"

"Nehir sakin ol," Eliza ağzından kaçırdığı şeye pişman olmuştu. Oysaki bunu anlatmayı hiç düşünmüyordu. "Yılbaşı gecesi," diye başladı ama sözü tekrar kesilmişti.

"Biliyordum o gün bir şey olduğunu, "

"Ya işte, ben Tolga'yı beklemek için restoranın arka sokağına çıkıp beklemeye başladım,"

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin