°Bölüm 1°

685 37 10
                                    

Arkadaşlar bu benim ilk hikayem.Hikaye zamanı ile günümüz uyuşmuyor ama ben o zamanı hayal ederek yazıyorum.Hatalarım varsa,yardım ederseniz sevinirim.Multimediada karakterler var. İnşallah beğenirsiniz. :)

Sabah kalktığımda heyecanlıydım.Bugün okulun ilk günüydü.En iyi arkadaşım Destina'yı özlemiştim.Tatilde sadece telefonla görüşmüştük bu da bize yetmemişti doğal olarak.

İlk olarak her zamanki gibi formalarımı üstüme geçirdim.Saçlarımı düzleştirmek için harekete geçecektim ki gördüğüm manzaraya şaşırdım.Tüm ev halkı kalkmış kahvaltı masasında oturuyorlardı.

-Kızım bizde seni bekliyorduk.

-Niye herkes kalkmış? Özellikle de babam.Hayret başımıza taş yağacak.Ben saçlarımı düzleştirdikten sonra gelirim.

-Sabah sabah ne çok konuştun öyle.Tamam anladık!

Bu da benim beyinsiz kardeşimin sesiydi.Biz de her kardeş gibi günün 24 saatinin 26'sında tartışır,birbirimize söverdik.
Saçlarımı da hallettikten sonra masaya geçtim.Masada bir kuş sütü eksikti.Bugün gerçekten gökten taş yağacaktı.

-Anne döktürmüşsün.Neler oluyor gerçekten?

-Hah yine başladı susmaz bu.

-Sus sen.Önüne bak.

Taklidimi yaptıktan sonra ayağına geçirdim bir tane.Bana 'Seni öldüreceğim' bakışı attı.Ben de gözlerimi devirdim.

-Kızım.Çocuk musunuz siz? Artık büyüyün.

-Ama ilk o baş...

-Yeter!

Annemin ölümcül bakışları altında süt dökmüş kediye dönen Deniz'i zaferle izliyordum.

Babam bize sakince gülerek bakıyordu.Sanki bizi özleyecekmiş de son son bakıyormuş gibi.

-Ne oldu baba? Niye öyle bakıyorsun?

-Kızım.Oğlum.Anneniz size emanet.Ben birkaç aylığına Afrika'ya gidiyorum.Orada görev yapacağım.Dediğim gibi anneniz size emanet.Bir şey olduğunda sizden bilirim.

Hadi ama! Bu sadece saçma bir düşünceydi!

Benim çoktan gözlerim dolmuştu.Anneminde öyle ama gizlemek için kafasını öne eğmiş çaylığın altıyla ilgileniyor gibi yapıyordu.Deniz ise babama şaşkınlıkla bakıyordu.E tabi erkek olduğu için o bizim gibi dışarıya ağlamıyor,içinden ağlıyordu.

-Ne diyorsun baba! Ne demek gidiyorum? Bizi bırakacak mısın?

Abarttığımın farkındaydım ama bir anda böyle ve son gün söylemesi beni sinirlendirmişti.Artık hıçkırıyordum.

-Yapma Livane.Temelli gitmiyorum.En fazla 5 ay kalırım.Her gün görüşeceğimizi biliyorsun.Benim sizi bırakıp gittiğimi mi sanıyorsun? Görevim bu yavrum ne yapayım? Orda da bize muhtaç insanlar var.Gitmem gerekiyor.

Hızlıca yerimden kalkıp babama sarıldım ve seslice ağlamaya başladım.Deniz de babamın diğer tarafından sarıldı.Annem önünü dönmüş göz yaşlarını siliyordu.Birden bire nereden çıkmıştı ki bu?

Sabah bizi okula babam bırakmış ve ben dersteyken bineceği uçağa doğru yol almıştı.Ona kızgındım.Son gün de haber vermek neyin nesiydi? Kendisine olan düşkünlüğümü biliyordu.

Denizle beraber koridorda ilerlerken Deniz bana kısa bir bakış atıp sınıfına doğru gitti.O da çok üzgündü,biliyordum.O fırtınalarını içinde yaşar bize belli etmezdi.Ama ben onun fırtınalarını gözünden görüyordum.Onu tanıyordum.

Karşımda Destina' yı gördüm ve birbirimize doğru koşarak yürüdük.Ona sıkı sıkı sarıldım ve gözümden yaşlar süzüldü.

-Beni bu kadar çok mu özledin ya!?

Cırlamasını bile özlemiştim.Ama hayır onun için ağlamıyordum.Gözyaşlarım babam içindi.

-Evet dememi çok isterdin biliyorum ama hayır.Sebebim farklı.

-Ne oldu yoksa sevgilin olmayan şu Tanıl'dan mı ayrıldın?

-Saçma saçma konuşma.Babam birkaç aylığına ülke dışına çıkıyor.

-Valla mı? E sen duramazsın şimdi onsuz.Vah yavrum beniiim! Gel detayları sınıfta anlat.

Kafamı salladım ve Destina'yla sınıfa doğru yürümeye başladık.Sınıfa girdiğimde yıllardır ona olan aşkımı fark etmeyen,beni görmezden gelen Tanıl'la göz göze geldim.

Kendi kendime söz vermiştim.Bu yıl onu düşünmeyecek,onu düşünerek yatıp kalkmayacaktım.Ona olan aşkımı gerekirse buza döndürecek gerekirse de ateşe atacaktım.

LİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin