Koruyucu Melekler¹ || Min Yoo...

Kimalvina

38.1K 2.8K 647

|Tamamlandı| Ölüme adım adım yaklaşan bir grup. Kimi sigara, kimi içki bağımlısı. Kimise hayatında yaşadıklar... Еще

Tanıtım
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm Sezon Finali

4. Bölüm

816 79 38
Kimalvina

Arabayı biraz geride park edip, aşağı indim.

Bahçeli güzel bir eve gelmiştim. Tek katlı, müstakil bir evdi.

Peki, şimdi ne yapıcaktım? Öylece kapısına gidemezdim. Ah! Ne yapıcam?

Ben düşüncelerimle boğuşurken, bir kapı açılma sesi duymuştum. Kafamı biraz uzatıp, evin kapısına baktığımda onu görmüştüm.

(Gözlüğü yokmuş varsayalım.)

Üzerine kapşonlusunu geçirip, buraya gelmeye başlamıştı.

Buraya geliyor, buraya geliyor. Ne yapıcam? Biraz ileride arkamı dönmüş düşünürken, aklıma gelen şeyle hızla arkamı döndüm.

Of bu kim ya? Döner dönmez birine çarpmam da ayrı bir mesele. Neyse.

Kafamı kaldırıp kime çarptığım baktığımda, onu görmüştüm. İnanamıyorum, resmen şuan karşımda.

Ben
"Ah! Üzgünüm benim hatam."

Suga
"Sorun değil."

Saygıyla eğilip, yanından geçip gideceğim sırada bileğimi tutmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.
Bileğimi bırakıp bana döndü.

Suga
"Adın ne?"

Ben
"Neden sordunuz?"

Suga
"Merak ettim."

Ben
"O zaman ilk siz söyleyin."

Suga
"Peki. Yoongi, Min Yoongi."

Ellerini cebine atıp bana merakla bakmaya başladı.

Ben
"Açelya, Açelya Aydemir. Şimdi gitmeliyim. İyi günler."

Birşey demesine izin vermeden arabama doğru yürüyüp, hızla bindim. En azından kaldığı evi biliyordum, onuda gördüm. Arabayı çalıştırıp, alışveriş merkezine doğru sürmeye başladım.

~~~~~~~~~~~~~~

Alışveriş merkezine geldiğimde, içeri girip en sevdiğim kahve satan yere ilerledim. Genelde alışveriş merkezine bu yüzden gelirdim. Kıyafet almayı falan sevmezdim.

Kahvemi aldıktan sonra, biraz gezmenin güzel olacağını düşünüp aşağı kata inmeye başladım.

Aşağı katta gezerken, biranda duyduğum çığlıkla, garip bir enerji hissetmeye başlamıştım. Bakışlarımı herkesin baktığı yöne çevirdiğimde gördüğüm şeyle, hissettiğim şeyin ne olduğunu anlamıştım. Alışveriş merkezinin en üst katında bulunan dekorlardan -şu tavana asılı olan değişik dekorlardan- biri hızla aşağı süzüyordu. En önemli kısımsa, tam Suga'nın üzerine doğru düşmesiydi.

Etraftakiler çekilmesi için birşeyler söylerken, o sadece transa geçmiş gibi öylece duruyordu.

Hızla yanına doğru koşup, üzerine zıplayıp kendimle beraber kenara çekmemle, ikimizinde yere yapışması bir olmuştu.

Hemen üstünden kalkıp, onunda kalkması için yardım edecekken, saniyeler içinde büyük bir gürültünün kopmasıyla, Suga'nın üzerine doğru hafif yatmıştım.
Ben bir Koruyucu Melek'tim, ve benim burdaki önceliğim oydu. Ona zarar gelmesine izin veremezdim. Dediğim gibi, ben bir Koruyucu Meleğim.

Biraz sonra ikimizde sağlam bir şekilde yerden kalktığımızda üzerimi düzelttim.

Suga
"Neden yaptın?"

Ben
"Neyi?"

Suga
"Beni neden kurtardın?"

Ben
"Kurtarmasa mıydım? Üzgünüm ama birinin gözlerim önünde ölmesine izin veremezdim. Vicdan işte."

Gömleğimi silkeleyip yanından ayrıldım.

Amacı neydi bilmiyorum ama sanırım, intihar etmeyi düşünüyordu. Üzgünüm Suga bey, bir süre intihardan uzaklaştırıldınız.

Kendi kendime gülerek, gezme işlemimi bir kenara bıraktım. Eve gidip biraz alıştırma yapsam iyi olucaktı.
Bugün farkettim de, sanırım koruduğumuz üyenin de başı dertte olunca hissediyorduk. Sadece Koruyucu Meleklere özel birşey değildi. Ya da kötü ruhlara. Değişikti.

Alışveriş merkezinden çıkıp arabama bindim. Eve doğru yol alırken, bu sefer çok daha garip bir enerji hissetmiştim. Pekala, şimdi ne oluyordu?

Bu şey neydi bilmiyorum ama, az öncekinden daha farklıydı. Arabayı kenara çekip aşağı indim. Hislerim beni biryere doğru götürürken, ne olduğunu hala çözememiştim.

Ara sokaklardan geçerken, yavaş yavaş gülme sesleri geliyordu. Hislerim sanki orada birşey olduğunu söylercesine bana uyarı veriyordu. Orda kötü ruh olma ihtimali yüzde kaç? Bence yüzde yüz.

Hemen gülme sesleri olan yere gittiğimde, bir erkek karşımda bana sırıtıyordu. Tamda tahmin ettiğim gibi, bir kötü ruh.

Erkek
"Selam, ben Luke. Sende şu Koruyucu Meleklerden birisin."

Ben
"Aferin sana, beni tanıyorsun."

Luke
"Şuan, tam burda gebereceğini biliyorsun değil mi? Ben bir kötü ruhum, senden daha güçlüyüm."

Anlaşılan, Oliks'in Rüzgarının bende olduğunu bilmiyordu. Ego kastığımdan değil, sadece bilseydi böyle davranamayacağını biliyordum.

Ben
"Bak o hiç belli olmaz."

Luke
"Görelim bakalım."

Hızla üzerime geldiğinde, kenara doğru kayıp boşluğa gitmesini sağlamıştım. Tekrar arkasını dönüp, bana gelmeye başladığında, bu sefer rüzgar kalkanı yapmıştım. Kalkana hızla çarptığında, sert bir şekilde yere düşmüştü.

Luke
"S-sen, Oliks'in rüzgarı bu! A-ama nasıl?"

Söylediklerini boşverip, hızla suratına yumruğu geçirmiştim. Ardından geri çekilip, rüzgar kasırgası yapmıştım. Yavaş yavaş geriye doğru giderken, kasırganın içine girmesiyle boğulmaya başlamıştı. İçeri oksijen gitmiyordu, bu da onu nefes almasını engelliyordu.

Dakikalar sonra, ölmesiyle göğsünden, büyük ve siyah renkte bir duman çıkmıştı.
O sırada belimde birşeyin belirmesiyle kafamı eğip bakmıştım. Bu Sinan amcanın bahsettiği şişeydi. Hemen elime alıp, kapağını açtım ve dumana doğru tuttum. Duman hızla içine girdiğinde, şişenin kapağını kapatıp, gözden kayboluşunu izledim.

Aynı zamanda yerdeki bedende kaybolunca, geri arabamın yanıma gittim.

İlk defa bir kötü ruhla dövüşmüştüm. Açıkçası çok heycan vericiydi. Ah! Herneyse.

~~~~~~~~~~~~~

Eve geldiğimde, odama çıkıp, üzerimi değiştirdim.

Aşağı inip, bahçeye çıktım. Bugün, rüzgara dönüşme özelliğimi çalışacaktım.

Gözlerimi kapatıp, derin bir nefes aldım. Bunu yapabilirdim.

Yavaşça, dönüştüğümü düşünmeye başladım. Burda olmadığımı, kuş kadar hafiflediğimi. Sonunda büyük bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya gelmiştim.

Devam et Açelya, yapabilirsin.

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yapamıyorum!!! Yaklaşık 5 saattir buna çalışıyordum ama bir türlü olmuyordu.

Derin bir nefes alıp, bahçe kapısına doğru ilerledim. Biraz dolaşsam iyi olacaktı. O değilde kızlar hala gelmemişti. Ben bile ilk günden, sadece iki kez karşılaşmıştım. Bakın, altını çiziyorum, karşılaşmıştık. Halbuki ben, sanki tesadüfmüş gibi onunla tanışacaktım. Aman neyse artık.

Evden çıkıp, boş sokaklarda yürümeye başlamıştım. Dolaşırken ilerideki bar dikkatimi çekmişti. Oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Önünden geçerken, bir kaç adamın bana bakıp fısıldaşmasıyla, amaçlarını anlamıştım. Gerizekalılar. Türk'üm oğlum ben. Hadi gelinde ne yapıyorum size.
Şerefsizler.

Adamlar arkamdan gelirken, hiç farketmiş gibi davranıyordum. En sonunda bilerek, bir ara sokağa girmemle, dakikalar sonra bir çıkmaza girmiştim. Etrafımı kontrol ettiğimde kimsenin bizi göremeyeceği biryere gelmiştim. Güzel.

Yüzümdeki piçimsi sırıtmayla, yönümü onlara çevirdim. Benim sırıtmamı görmeleriyle, onlarda sırıtmıştı.

Adam
"Bakıyorum da isteklisin."

Sizi yerle bir etmeye diyorsan, evet istekliyim.

Gülüp onayladım. Hadi gelsene. Gelde sıçıyım ağzına. Man kafa.

Adam bana yürümeye başladığında ona doğru koşup suratına yumruğu indirmiştim. Ne yani? Özel gücümü kullanacağımı falan mı sandınız? Maalesef. Şimdilik insanca halletsem daha doğru olur.

Diğer bir adam bana doğru hızla geldiğinde, kasıklarına tekmeyi basmıştım. Beyinsiz. Diğeride -ne zaman arkama geçtiğini inanın bilmiyorum- gelip arkadan saçımı tutmuştu.
Sen görürsün şimdi.

Saçlarımda ki elini tutup, biraz sıkarak, saçlarımı bırakmasını sağladım. Ardından tuttuğum elini ters çevirip, suratına tekme attım.

Son kişi elinde sopayla gelirken, sopayı havaya kaldırıp bana vuracakken, biri sopayı tutmuştu.

Saniyeler sonra tutan kişi görüş açıma girdiğinde, ağzım bir karış açılmıştı.
Bu oydu. Suga.

Suga
"Bırak."

Adam
"Bana bak, alırım ayağımın altına. Defol git."

Suga'ya sert bir tekme attığında, yere düşmesiyle, bu sefer sopayla onun üzerine yürümeye başlamıştı. Tam sopayı kaldırıp vuracakken, Suga'nın önüne geçip sopaya sert bir tekme atmamla, sopa ortadan ikiye ayrılmıştı.

Adam şaşkınlık içinde bana bakarken,  bunu fırsat bilip karnına tekme attım.
Yere yığılmasıyla, Suga'ya dönüp yerden kaldırdım.

Ben
"Çabuk olmalıyız. Eğer kalkarlarsa etkisiz hale getiremeyebilirim."

Tabikide yalan söylüyordum. Özel gücümü kullanabilirdim. Ancak kimliğimi ortaya çıkarmaya hiç niyetli değilim.

Suga
"Sen iyi misin? Ayağın?"

Ah! Tekme atmamdan bahsediyor olmalı.

Ben
"İyiyim. Sorun yok."

Suga
"Seni evine bırakıcam. Bu saatte tek başına gitme."

Ben
"Gerek yok. Kendim idare ederim."

Suga
"Olmaz, yürü."

Ben
"Hayır. Yani, kendim giderim cidden. Zaten evim buraya yakın."

Suga'ya baktığımda iyi değil gibiydi.

Ben
"Sen iyi misin?"

Suga
"E-evet, iyiyim."

Sanırım onu evine götürmem gerekiyordu. Pekala, gidelim o zaman.

Продолжить чтение

Вам также понравится

952 92 7
Lisa, diğer 3 arkadaşıyla birlikte kendi düğününden kaçarken ormanın içinde bir tamirhaneye denk gelir. "NEED FOR SPEED" ve "FAST AND FURIOS" ilham...
510K 58.6K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
euphoria liv

Фанфик

249K 17.1K 35
rosé: benimle moment vermeyi bırakır mısın?
35.2K 2.7K 24
jkeon: Happy Birthday My Love! I Love You 💖 © 11 Mart 2021 | belijuforsea to imloraguys's Birthday