Korkusuz -Divergent/Uyumsuz F...

Bởi katenight

114K 5.1K 1.7K

Bu hikaye 2 bölümden oluşan bir Eric Divergent Fanfiction'udur. Hikaye içerisinde Arrow'dan da alıntılar vard... Xem Thêm

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-
1 - Topluluk
2 - Pislik
3- Biri Şunu Sustursun
4- Bir Bir
5- PSİKOPAT
6- Açılmaması Gereken Kapı
7- Demek Öyle
8- Korkular
9- Gerçekler Acıtır
10 - Run Joey Run
11- İntikam Dayağı Soğuk Yenir
12- Ne İstediğine Karar Ver
13- Bastardo
14- Wing Man Four
15- Angel Down
16- Benimle Kal
17- İhanet
18- Basic HEEL Turn
19- Keçileri Kaçırmak
20- Mal Paylaşımı
21- Savaş Klubü
Akışına Bırak Tanıtım
22- Kıskançlık Sonsuzdur
23- Tanım: Üçüncü Teker
25- Küçük Hırs Canavarı
26- Final
27- Son Sınav
28- Geri Kalan Hayatımın İlk Günü
29- Tek Seçenek (FİNAL PART 1)
30- Vazgeçtiklerimiz (Final Part 2)
EK BÖLÜM - Aitlik
Ek Bölüm: Buzdan Kalp
Ek Bölüm: Acı Bir Kez Daha
Yazar Notu
2. Kitap 1.Bölüm -Sensizlik-
2. Kitap Spoiler..
2. Kitap 2. Bölüm "Açık Yara"
2. Kitap 3. Bölüm "Saydam"
Yazar Notu
2. Kitap 4. Bölüm "Geri"
2. Kitap 5. Bölüm "The Big Bang"
2. Kitap 6. Bölüm Part 1 "Dean"
Yazar Notu

24- Herşey Değişti

2.2K 128 66
Bởi katenight

Multimedyada ufak bir karakter tanıtımı vaar :):):):):):)) Bölüm şarkısı da Taylor Swift- Haunted

Ve yine yorum atan ailemden bahsetmek istiyorum <<3 Bu bölümün kazananıııı........

B-T-4-6- VEEEEE EcErsoy --> Yorumları neredeyse eşit uzunlukta ve ikisini birbirinden ayırmak olmaz diye düşündüm. İkinize de yorumunuz ve ayırdığınız zaman için teşekkür ediyorum :D Bu bölüm size gelsin...

Ve tabii diğer yorumcularımıız ; 

caandace

SuperWhoLockMesDer 

HunterAndWolfian

Edasogutlu

benannurr

muka_busi

hola_chicha (#hate)

EbruDemirci4

trooubleinwonderland (#twins)

yigit-zeynep

begbil

missdivergent-

divergentristobias

jaicourtney 

Wow, yorumcularımız artmış mı ne :D Vote atan, hatta hiçbirşey yapmayıp sadece okuyan arkadaşlarımıza da çok ama çok teşekkür ediyorum, hepinizi çok seviyorum <3 İyi okumalar... 

-

-

Max'in bizi kurtarmasının, Max'in beni kurtarmasının üstünden birkaç gün geçmişti ve o günden beri torpil aldığımız konusundaki dedikodular durmak bitmemişti. 

1- Tedd

2- Dean

3- Jessica

4- James

5-  Aimee

6- Katy

7- Eva

8- Nick 

9- Lola

10- Alice

11- Andy

Sıralamanın son halleri böyleydi, ve başarılı olmamız dedikoduların daha da artmasına sebep oluyordu. Dedikoduların kaynağı tabi ki Alice'ti. Bodrumda on iki saat geçirdikten sonra herşeyin ondan çıktığını anlamak zor değildi. Dördümüz resmen dışlanmıştık, herkes bize yan gözle bakıyordu ve yaşamak için savaşmak zorunda olduğun bir toplulukta, bu hiçte kolay değildi. İki gün sonra Savaş Oyunu vardı, iki grup olarak ayrıldığımız ve bayrak almak için savaştığımız kısım. Hemen sonraki iki haftada son simulasyonlar ve sonunda Son Sınav. Düşündükçe bile tüylerim diken diken oluyordu. Sıralamada daha üste çıkmalıydım. Ama bir yandan da bunu da Max'e bağlarlar diye korkmuyor değildim açıkçası. 

Eric'in Lola ile "barış yapmasının" üstünden bir hafta geçmişti. Hala kalbimin kırık olduğunu hissediyordum, hemde olmadık bir nedenden. Eric bana ait değildi, Eric benim hiçbirşeyim değildi ki. Ama yine de göğüs kafesimde bir sıkışmaya neden oluyordu. Ama onun gözünde acemiden başka birşey değildim, bunu anlamak zor değildi. Benimle kavga edince Lola yerime geçmişti. Kafamı salladım ve daha fazla düşünmemeye çalıştım. Şuan yapılacak tek şey, eğitimime odaklanmak ve sıralamada yükselmekti. Dördümüz de kahvaltı masasında konuşmadan yemeğimizi yiyorduk. Şu Max olayından sonraki birkaç gün bizim için inanılmaz zordu, Eric özellikle üzerimize geliyordu, diğer acemilerin bize çektirdikleri de cabasıydı. 

"Tamam şurdakiler biraz daha bize bakarsa suskunluk protestomuzu bozuyorum." dedi James. Kafamı James'in bahsettiği kişilere çevirdim. Üç kız, Korkusuz üyeleri, bize bakıp fısıldaşıyordu.  

"James..." dedim onu sakinleştirmek amacı ile. James kafasını hızla bana çevirdi.

"Efendim Katy? Birkaç gündür bu başımıza geliyor ve sen sadece susmayı tercih ediyorsun. Yanlış birşey yapmadık." dedi sesini yükselterek. Çevredeki bazı kişiler kafasını bize çevirdi. 

"James." dedim yine. James sesinin fazla yüksek olduğunu farkederek derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı.

"Katy haklı, şu an yapacağımız tek şey gerçekten iyi olduğumuzu göstermek." dedi Eva. Bakışlarımı ona çevirdim. Beni anladığını gösteren bir şekilde kırmızı dudakları yukarı doğru kıvrıldı. 

"Max'in aklını çelmek zorundaydın sanki." dedi James bana bakmadan. Sözcükleri göğsümü sıkıştırırken istemeden nefesimi tuttum. Sonra James ne söylediğini farkeder gibi gözlerini büyüttü. "Katy, öyle demek istemedim." dedi bana dönerek. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı salladım. 

"Önemli değil." diye fısıldadım yerimden kalkarken. 

"Katy!" diye bağırdı James arkamdan ama durmadım. Sözleri çok canımı yakmıştı, sözlerinde gizli bir mesaj vardı ve ben o mesajı almıştım. Hepsi senin yüzünden". Evet, tam da buydu. Hepsi benim yüzümdendi". Kendim battığım yetmiyormuş gibi yanımdakileri de çekiyordum. İçimden bir yanım Korkusuzlardan ayrılmamı, daha fazla problem olmamamı söylerken diğer yanımda acemilik dönemi bittiği gibi bir iş seçip herkesten uzaklaşmamı söylüyordu. Kendimi erkenden Pit'e attım ve köşede bir yere oturdum. Kahvaltı daha bitmemişti ve biraz kendime ayırabileceğim zamanım vardı. Bacaklarımı kendime çektim ve kafamı dizlerime koydum. Kafam çok doluydu, o kadar ki düşüncelerim ağırlık yapıyordu. Bugün fiziksel antremandan sonra Korku Odamıza girecektik, ve ben kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Zaten hayatım Korku odası gibiydi. Gözlerimi Pit'te gezdirdim. Birkaç Korkusuz üyesi birbirleriyle dövüşüyordu, birkaçı kum torbalarını yumrukluyordu, birkaçı bıçak başındaydı. Sonra gözlerim Eric'e takıldı. Kayanın üstünde oturmuş kavga edenleri izliyordu. Onunla da işleri batırmıştım. Eric'in gözleri benim varlığımı hisseder gibi bama doğru kayınca gözlerimi ayaklarıma çevirdim. Belki de en başından beri Barışçıl'ları seçmeliydim. Kim bütün bir hayatı boyunca mutlu olacağı bir hayatı seçmek istemedi ki. Aptallık işte. Birkaç rahatsız edici dakikadan sonra nihayet millet yemekhaneden çıkıp Pit'e girmeye başlamışlardı. James'in içeri girdiğini ve gözleriyle etrafa bakındığını hissettim. Evet, beni arıyordu. Gözleri bana kitlendi ve hızla yanıma geldi.

"Katy lütfen... Kötü anlamda söyl..." diye söz başladı ama elinden tutttuğumda sustu. Elini kavradım ve kendimi ayağa kaldırdım. 

"Önemli değil." dedim yine. Birkaç dakika sonra Eva ve Dean'de içeri girdi. Yanımıza  doğru yürümeye başladıklarında Four'un sesini duyduk.

"Katy, Tedd. ringe." dedi. Tedd sıralamada birinci olan çocuktu ve eğer onu yenmeyi başarırsam, aslında başarımın Max yüzünden değil, kendime ait olduğunu kanıtlamış olurdum. Ne olursa olsun, Tedd denen çocuğu indirmem lazımdı. Eva elini omzuma cesaretlendirmek istercesine koydu. Ellerimi salladım veringe yürüdüm. Evet bunu başarabilirdim. Kendime inanmalıydım. Tedd'de ringe çıktı. Tedd, uzun boylu, kaslı, siyahi bir adaydı ve kesinlikle yenilmesi çok zordu. Bu da benim için önemini arttırıyordu. Tedd barışçıl bir şekilde gülümsedi. Gülümsemeye çalıştım ama başaramadım. Ruhum benimle değildi, uzun bir süredir. Ellerimi savaş pozisyonuna getirdim ve birbirimizin etrafında dönmeye başladık. Gözlerim Four'un yanına gelen Eric'e takıldı. Ama dikkatimi dağıtmasına izin vermedim, bu benim için beni kullanan bir liderden daha önemliydi. Kendimi kanıtlamalıydım. Tedd bana doğru bir hamle yaptı ama ondan çok daha küçük boyutlarda olduğumdan hızla kaçtım. Tekrar etrafımızda bir tur döndük. Ayağımı kaldırıp dizinin altına tekme attığımda geriye doğru sendeledi. Tekmemi daha hızlı bir şekilde karnına indirdim. Birkaç adım geri atsa da kendini çabuk toparladı ve bana doğru koşup ikimizi yere düşürdü. Üstüme çıkan Tedd'den korunmak için suratımı kollarımla kafese aldım. Kollarımın acıyla sızladığını hissetsem de yine de kafamdan çekmedim. Tedd kollarımı kafamdan çekme isteği ile daha sert bir yumruk atınca inledim. Kalbimin göğüs kafesinden çıkmak üzere olduğunu hissedebiliyordum. Ani bir kararla gözlerimi kapadım ve kulaklarımın içinde yankılanan kalp atışımı dinledim. Bunu başarabilirim". Tedd başka bir yumruk indirecekken gözlerimi açtım ve dirseğimle çenesine vurdum. Sonra diğer dirseğimle kulağının hemen altına vurup hızlı bir hamle ile altından çıktım. Ayaklarımı da altından çıkardım ve yerde yuvarlanarak ondan uzaklaştım. Kendini topla." Ayağa kalktım ve bu sefer ben onun üstüne atladım. Ne yazıkki ben ondan güçsüzdüm ve onu yere seremedim. Bu yüzden bacaklarımı beline doladım ve sırtına yapıştım. Kollarımı arkadan boğazına doladım ve sıkmaya başladım. Beni sırtından atmak için sağa ve sola döndü ama başaramadı. Kollarımı biraz daha sıktığımda birkaç kez öksürdü. Üzgünüm Tedd, bunu kazanmalıyım. Elleriyle sırtında duran bana uzandı ama yetişemiyordu. Dizlerinin üstüne çöktüğünde kollarımdan biri düşmemek için refleks olarak yere uzandı. Tedd yere uzanan kolumu hızla tuttu ve öne çekti. Çekilmenin etkisi ile sırtından düştüm ve önüne yuvarlandım. Tedd boğazını tutarak nefesini kontrol etmeye çalıştığında ayağa kalktım. Ve sonra gözlerim Eric ve Four'un yanında duran ve sırıtan Max'e takıldı. Onun burada ne işi vardı ki? Herşeyi yine berbat ediyordu, bu benim başarımdı.  Ben liderlerin bulunduğu tarafa bakakalmışken Tedd'in yumruğu suratıma indi ve inanılmaz bir acıya sebep oldu. Öyle ki yere düştüm ve elim otomatik olarak ağzıma gitti. Arka dişlerimden birinin kırıldığını ve diş etimin yarıldığını hissedebiliyordum. Ağzımın içi kan ile dolmuştu ve eğer elimi çekersem tüm üstümün kan olacağını hissediyordum. Ama yine de savaşmayı bırakmayacaktım. Bunu kazanmalıydım." Tedd yerde durmamdan faydalanarak tekmesini havaya kaldırdı ama tam indirirken altından yuvarlanarak kaçtım ve hızla ayağa kalktım. Üzgünüm Tedd, bunu kazanmalıyım. Atabildiğim en sert tekmeyi Tedd'in bacaklarının arasına geçirdim. Tedd nefessiz kalıp dizlerinin üstüne düştü. Kendimi kötü hissediyordum, ama yine de devam etmeliydim. Tek elim ağzımı kapatıyordu ve el değiştirmeye vaktim yoktu bu yüzden çareyi Tedd'in kafasına tekme atmakta buldum. Tedd biliçsiz bir şekilde ringe yığılırken bende dizlerimin üstüne düştüm. Bütün kafamı inanılmaz bir acı sarmıştı ve ağzımdaki kan sayısı birikiyordu. Şuan kendimi bırakamam diye düşündüm ve kendimi ringten aşağı attım. Eva koşarak yanıma geldi.

"Katy iyi misin!" diye bağırdı. Kafamı hayır anlamında salladığımda omuzlarından tuttu ve beni en yakın kayalardan birine yürütmeye başladı. Ben oturduktan birkaç saniye sonra James elinde havlu ile geldi. Havluyu elinden aldım ve ağzıma bastırdım. tüm kanın havluya boşaldığını hissedebiliyordum. Ağzımı kapatan elim kan içinde kalmıştı ve acıdan gözlerim dolmuştu. 

"Katy, iyi misin?" Sesin sahibine kafamı çevirdim. Max, arkasında Eric bizim yanımıza gelmişti. Kafamı bu sefer evet anlamında salladım, ne yazıkki kan içindeki ellerim,kıpkırmızıya dönmüş havlu ve dolmuş gözlerim aynı şeyi söylemiyordu. Bu kadar güçsüz görünmekten nefret ediyordum. 

"İyi iş çıkardın. Seni tebrik ederim." dedi Max bana doğru eğilerek. İyiki ağzımdan durmadan kan akıyordu ve ağzıma sıkıca bastırdığım bir havlu vardı. Yoksa Topluluksuz kalmama neden olacak birkaç şey söyleyebilirdim. Gözlerim Max'in arkasında duran ve tüm kasları gerilmiş Eric'e kaydı. Normalden biraz daha fazla uzun bir süre birbirimize bakmış olacağız ki Max kafasını arkaya çevirip Eric'e baktı, sonra bana geri döndü. 

"Birşeye ihtiyacın olursa bana haber ver." dedi Max ve göz kırptı. Ağzımda bir havlu olduğuna şükrederek ayağa kalktım. Eva elini omzuma sardı ve yürümeme yardım etmeye başladı. Şuan Eva'nın bana yardım ettiğine şükrediyordum çünkü başım dönmeye başlamıştı. Gözlerim tekrar Eric'e kaydı ve önünden geçip gidene kadar gözlerimi çekemedim. Tuhaftır ki, o da çekmedi. 

-

Eva ile birlikte revire geldik, ağzımı temizledik, hemşire arka dişlerimden birinin kırıldığını söyledi, Eva eğitime geri döndü, ağzıma bandajlardan oluşan alkollü bir peçete tıktılar. Ve evet, şuan tek başıma, ağzım dolu, ve kafam hafif çakır keyif şekilde revirde yatıyordum. Peçeteye ne sürdülerse, ağzımda durdukça hem kokusu hem de tadı başımı döndürüyordu ve açıkcası şu hiçbirşey umrumda değildi. Eğer bunu bu alkollü peçete sağlıyorsa,  günlük olarak dişimi kırmalıydım. Ellerimi karnımda birleştirdim ve kafamı yastıkta oynattım. Tedd iki yatak yanımda hala baygın bir şekilde uyuyordu. 

"Üzgününüm." dedim ve sözcüğü telaffuz edememe güldüm. Yataktan kalktım ve başım dönse de yatağın ucuna dokunarak hemşire masasına ilerledim. Ağzımdaki sızlama geri gelmeden biraz daha alkol sürmem lazımdı. Evet, tabi tek neden o, diye konuştu iç sesim.

"Kes seşinsi." dedim ve tekrar güldüm. Peçeteyi ağzımdan çıkardım ve hemşire masasının üstünde duran ve üstünde ALKOL yazan şişeyi kavradım. Şişenin kapağını açtım ve burnuma götürüp kokladım. Öğğk, baya keskin bir kokusu vardı. Şişeyi burnumdan uzaklaştırdım ve peçetenin üstüne birazcık daha döktüm. Sonra az döktüğümü düşünerek biraz daha döktüm. Peçete tamamen ıslandığında rulo şeklindeki uzun peçeteyi ağzıma koydum. Dilime dökülen damlalar dilimin yanmasına sebep oldu. Ve ağzımdan dışarı çıkan peçeteki alkolün kokusu başımı daha hızlı döndürmeye başlamıştı. Yatağım neredeydi benim? Herşeyi çifter çifter görmeye başlarken kafamı duvara geçirdim. 

"Agh dşkat etsengee." diye bağırdım ve sonra duvara bağırdığımı farkederek güldüm. Duvar bir anda kolunu belime sardı ve benimle birlikte yürümeye başladı. DUVAR BİR İNSANMIŞ, diye bağırdım içimden. 

"S...al....faz....k...g..." DUVAR KONUŞUYOR!  Bu hayatımın en güzel günü olmalıydı. Keşke duvarın ne dediğini anlayabilseydim. Duvar beni birkaç köşe döndürdü. Sonra bir anda yukarı doğru yükselmeye başladık. Ayaklarımın birbirine dolaştığını hissettim ve yere düştüm. Duvar beni bir anda havaya kaldırdı ve tekrar uçmaya başladık. 

"Vİİİİ." dedim ve kollarımı iki yana açtım. Uçmak çok güzel bir histi. Sonra tekrar yere düştüğümü hissettim ama bu sefer sert zemine değil, yumuşak bir zemine düşmüştüm. Duvarın da yanıma oturduğunu gördüm ama hala görüşüm inanılmaz bulanıktı. Duvar terkar konuşmaya başlarken uyuyakaldığımı hissettim. 

-ERİC'İN AĞZINDAN-

Ne yaptığımı bilmeden ayaklarım beni revire, Katy'nin yattığı yere doğru götürmeye başladı. Her ne kadar ayaklarıma karşı çıksam da beni dinlememekte kararlılardı. Onu Max hakkında uyarmalıydım. Max'in aklından geçen o pis fikirleri düşününce istemeden ellerimi yumruk haline getirdim ve dişlerimi birbirine kitledim. Onun Katy'ye her bakışını gördüğümde gözlerini söküp Max'i öldüresiye dövmek istiyorum. Demek birşeye ihtiyacın olursa bana gel ha? Onun neye ihtiyacı olduğu çok belliydi. Hem nerden görmüştü ki Katy'yi? Daha önce hiç acemi eğitimine katılmadığı halde Katy'yi izlemek için eğitime gelmişti. Sıkmakta olduğum parmaklarımın bembeyaz olduğunu farkettim ama elimde değildi. Evet, Katy'ye sinirlenmiştim ve ona ceza vermek istiyordum ama bu çok fazlaydı. Çok uzun süredir benden uzaktaydı ve yeni raakibimin Max olması beni delirtiyordu. Katy'ye aşık değildim, bu farklı birşeydi. Onu yanımda istiyordum, o inatçılığını, güçlü durma çabalarını, laf sokmalarını, gülümsemesini yanımda istiyordum. Ve cehennem donsa bile onu Max'e bırakmayacaktım. Zaten James denen piç ile fazlasıyla yakınlardı. Revirden içeri girdiğimde birine çarptım. Tam bağırmak üzereydim ki çarptığım kişinin Katy olduğunu farkettim. Ayakta ne işi vardı bunun? 

"Agh dşkat etsengee." diyee bağırdı ve sonra gülmeye başladı. Elimi beline sardım ve revirden dışarı doğru yürümeye başladım. Konuşmalıydık ama bunu burada yapamazdık. 

"Sana alkolü fazla mı verdiler? Kendini kaybetmişsin." dedim koridorlardan dönerken. Katy bir anda vücudunu bana yasladı. Birkaç saniyeliğine durdum ama sonra ilerlemeye devam ettim. Katy ile herşeyi hallettikten sonra onu  bu hale getiren hemşire ile küçük bir konuşma yapacaktım. Merdivenlere geldiğimizde Katy'nin belindeki elimi biraz daha sıktım ve merdivenleri çıkmaya başladık. Katy bir anda merdivene yapıştı ve tekrar gülmeye başladı.

"Baş belası." dedim ve uzanıp onu kucağıma aldım. İlk tanışığımız da da tam buradaydık. Yine inatçılığı ile beni sinir ediyordu. Fakat şimdi kucağımda kollarını iki yana açmış Vİİİ diye bağırıyordu. Bu sabah ringde gördüğüm, gözlerinde rekabet ateşi yanan kız ile kucağımdaki çocuğun aynı kişi olduğuna kim inanırdı ki? Odama geldiğimizde kapıyı açtım ve ikimizi içeri soktum. Katy'yi kanepeye bıraktım ve Katy tekrar kahkahalara boğulurken yanına oturdum. 

"Bu gece burada kal. Yarın sabah konuşacağımız..." diye söze başladım ama çoktan uyuyakalmıştı. Derin bir nefes verdim ve ağzındaki alkollü peçeteyi çıkardım. En azından yanımdaydı. 

-

-

-

-

Ben geldiiiim :))))) <3 <3 <3 <3 <3 Nasılsınız gençler? Nasıl gidiyor? 

Yeni bölümle karşınızdayımmm... 

Hepinize şimdiden çok teşekkür ediyorum, okuduğunuz, yorum attığınız, voteladığınız için... Hepiniz benim ailemsiniz ve sizi mutlu edebildiğimi görmek beni de mutlu ediyor.

Şikayet/Öneri/ Düşünce... Hepsine açığım ve asla yargılamayacağımı bilmenizi isterim. O yüzden rahat olun... :)

:O :O :O :O :O :O :O :O Bölümü beğendiniz miii? düşünceleriniz nelerr? sizce sonra ne olacak? Savaş oyunu yaklaşıyor? Obaaa... Hadi bakalım :< 

Sizi seviyorum Korkusuz ailem <3 <3 <3 

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

223K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
30.7K 13.8K 31
Bir seri katil tüm İstanbul'u kana buluyordu... Ama sadece hak edenleri... Toplum vicdanı mı, yargısız infaz mı? Kararı siz verin. Kitabın kapak tasa...
2.5K 71 7
LGS , YKS, AYT, TYT vb. Sınavlara mı gireceksiniz . Stresiniz varsa bu kitaba göz atmanızı tavsiye ederim...
394K 36.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...