azure

Bởi yinzyy

92.8K 10.6K 1.8K

Herkes Park Chanyeol'un özel olduğunu düşünüyordu. Byun Baekhyun ise büyüleyici olduğunu. Xem Thêm

Tanıtım
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
Final

11.Bölüm

3.5K 465 30
Bởi yinzyy

Chanyeol'la çıkmak hakkında söylenecek çok şey vardı.
Akıllı ve ilginçti, önemli olaylar ve bilgilerle doluydu. Odaklanması iyiydi ve güvenilirdi. Dinlerdi. Onunlayken çok şey öğrendim. Etrafımızda olanları çok farklı görüyor ve beni düşündürüyordu. Her zaman insanların ruh ikizlerinin birbirinin zıttı olduğunu söylediklerini duyardım. Eğer olay buysa, o zaman biz birbirimiz için yaratılmıştık. Tehlikeli şeyler yapmak için içimden geleni yapma ve farklı olma ihtiyacım; sorumluluk sahibi olup, kararlar verme kabiliyetime ağır basmıştı.

Annesi gerçek gençlik deneyimleri edinmesini istedi ama yine de bunun sağlıksız bir şekilde gelişmesini isteyeceğinden kuşkuluydum. Tüm gece konsere gidip onu gün doğarken eve getirmeyecektim. Zaten içki içmiyordum. Kuralları çiğnemezdim. Ama sevgisini gösteremeyen biriyle beraber olduğunda kendini ifade etmenin daha önemli olduğunu anlıyorsun. Derinine inmedim ama eğer o yıldan tek bir şey öğrendiysem o da bir erkek ile bir erkek arasında bir şeyler olmasının çok çok normal olduğuydu. Bazı doktorların görüşü erkek arkadaşımla aramızda oluşan ve hak ettiğimiz bu ilişkiyi engelleyemezdi. Bir tür öğrenme tecrübesi olacaktı ve yakınlaşmak ve pratik yapmak arasında büyük fark vardı. Ama her zaman meydan okumaya hazırdım. Özellikle de Chanyeol ileyken. Veya onun için. Çünkü her zaman ona geri dönüşü oluyordu.

Hava soğumaya başlayınca, gece onu görmeye gidemedim. Aslında tel örgülerden atlayıp pencereyi açmakta çok zorlanmamıştım ama buzlar oluşmaya ve karlar yağıp, ortalık donmaya başlayınca erkek arkadaşımla yalnız kalmak için boynumu kırmayı göze alamadım. Aptal kış.

Ailelerimiz birlikte daha fazla vakit geçirmeye başladılar ve en sonunda annelerimiz çok yakınlaştı. Diğer taraftan onların filizlenen arkadaşlığı erkek arkadaşımı daha fazla görmemi sağladı. Ve biz üst katta film izlemek veya o anda bizimkilerden uzaklaşmak için aklımıza gelen herhangi bir sebeple uzaklaşmak istediğimizi söylediğimizde hiç kimse bir şey söylemedi. Aslında tüm istediğimiz, herhangi bir yere gidip birkaç saatliğine birbirimizin suratını emmekti. Ki kesinlikle bunu yapıyorduk. Defalarca.

Kış tatili geldiğinde,ailem şehir dışındaki ebeveynlerine gitmeye karar verdi. Ama ben gerçekten gitmek istemiyordum. İlk Noel'imizde sevgilimden ayrı kalma düşüncesi beni endişelendiriyordu ve onun için de aynı durum geçerliydi. Tatil boyunca onların evinde kalmam kararlaştırılmıştı. Etrafımızdaki yetişkinlerin kapalı kapılar ardında neler döndüğünden habersiz olduklarını ve gözlerini boyamak için yeterince sinsi olduğumuzu düşünmüştüm ama tüm eşyalarımı Park'ların evine taşıdığım o gece fena halde hatalı olduğum ortaya çıktı.

Bay ve Bayan Park misafir odasında ihtiyacım olan her şeyin olduğundan emin oldular ve sonra Bay Park karısına bir tür... bakış attı... ve başım beladaymış veya belki yapmadığım bir şeyi biliyorlarmış gibi karnıma ağrı saplandığını hissettim. Böyle
zamanlarda aklım tekrar tekrar en kötü senaryoya gidiyordu.

Belki de Chanyeol ilişkimizi bitirmek istiyordu ama söyleyemiyordu. Veya belki de ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı ve Mandy Moore'nun filminin uyarlandığı aptal kitapta yazdığı gibi evlenmek zorunda kalacaktık. Yani, eğer olay buyduysa on yedi yaşımda onunla kesinlikle evlenebilirdim. Buna karşılık, konu ölümcül hastalıktan çok daha kötüydü. Çok, çok daha kötü.

Bayan Park benimle seks hakkında konuşmak istiyordu. Konuşmanın genelini, kulaklarıma kan hücum etmesi ve beynimdeki utanç yüzünden duyamadım. Kelimesi kelimesine ne dediğini hatırlamıyordum ama bir şeyler yaptığımızı biliyorlardı. Gelip bizi duyduğunu söylememişti ama kirli çamaşırlardaki artıştan ve havlu gibi bir şeyden bahsetti. Yüzde yüz emin değildim. Yine de küçük düşürücüydü.
Bakir olduğumu garanti ettim.
Chanyeol da bakirdi.
Kahkaha atıp bu kadarını bildiğini söyledi ama iyi olduğumdan emin olmak istemişti. Ve o an hem onu daha çok sevdim hem de yer yarılıp içine girmek istedim.

Oğlunun gençlik tecrübelerini olabildiğince deneyimlemesini istiyordu. Bu onların evinde, oğullarının sevgilisini mıncıklaması anlamına gelse bile.

Muhtemelen ona teşekkür veya buna benzer bir şey etmeliydim ama kelimelerimin yetersizliği beni çok zorladı ve o odadan çıktığında misafir yatağına kıvrılıp cenin pozisyonu alarak bahar gelene kadar üç ay boyunca komaya girmiş gibi davranıp davranamayacağımı merak ettim. Bunun yerine, Chanyeol kapıyı tıklattı, kaybettiğim tüm uyumlu
düşüncelerime yatıştırıcı bir
gülümseme attı.

Annesiyle yaptığım utanç verici konuşmaya değerdi. O gece, ailesiyle birlikte Noel Arifesi'ni kutladık; genellikle orada ölebileceğim korkusundan annesiyle göz teması kurmamaya çalıştım.

Herkes yataklarına gitmeye hazırlanırken, Chanyeol ve ben merdivenleri el ele çıktık; stüdyosuna doğru yönlenmeden önce misafir odasına kadar bana eşlik etti.

"Hediyeni sana özel olarak vermek istedim, eğer senin için sorun olmazsa."

Utangaç bir şekilde baktı ve... hadi ama... ben Baekhyun'dum. Sanki hayır diyecekmişim gibi.

"O zaman ben de seninkini veririm."

Bu daha adilmiş gibi gelmişti. Ve sanırım ben erkenden hediyesini vermeye heveslenince, o da hediyesini almak için heveslenmişti. Odasının arka kısmındaki paketlenmiş kutuya doğru koştum ve dünyadaki en çok gurur duyulan sevgiliymişim gibi, hediyeyi tuttu.

Israrımla, ilk o açtı ve beğenmiş durması bana hoş bir sürpriz oldu. Yeni bir diş fırçası almıştım. Hep istediği, acayip pahalı olanlardandı. İnternette bunlara diğer erkeklerin porno izledikleri zamanki gibi bakıyordu. Gerçekten.
Bazen o fırçaları benden daha fazla ellemek isteyip istemediğini merak ediyordum. İstemiyordu.
Ancak hiçbir şey onun hediyesiyle kıyaslanamazdı.

Odanın arkasında, brandayla örtülmüş bir şekilde bekliyordu. Yerde duran canlı renklerle döşenmiş,orta boy tuvaldeki bir resimdi. Bu ikimizdik. Birbirimizin yüzüne bakarkenki halimizi çizmişti. On yedi ve on sekiz yaşlardaki halimiz sonsuza kadar donmuştu.
Mükemmel ve güzel. El ele. Gözlerimiz sevgiyle bakıyordu. Anlatabildiğim kadarıyla, bu onun bizi nasıl gördüğünü gösterme şekliydi. Sevgisini ifade ediş şekliydi.

Ve muhtemelen bana âşık olduğunu anlatma şekliydi.

Ağlamadım. Apaçık bir tepki olurdu ama beni mutlu ettiğini bilmesini istedim. Bu yüzden yüzüm acıyana kadar gülümsedim ve kollarımın uyuştuğunu hissedene kadar ona sarıldım. Ellerini saçlarıma koyup çenesini kafama yaslayarak o rahatsız olana dek bırakmadım.

"Bu durumda beğendin?"
Konuşurken sesi nerdeyse kıkır kıkır gülecekmiş gibi çıkıyordu.

"Beğenmekten daha fazlası. Bayıldım."
Son kez teşekkür ettikten sonra misafir odasına geçerek uykuya dalmaya çalıştım. O ikimizin resmini çizmişti, gözlerini ve kendisinin farkında bile olmadığı tatlılığını düşünmekten uyuyamıyordum. Dışarısı muhtemelen on dereceydi ama yabancı bir yatağın içinde terliyordum. Sıcaktı ve canım sıkılmıştı, gizlice odasına gitmek istiyordum. Ancak annesinin önceden konuştuklarından dolayı hâlâ garip hissediyordum.

Duş almaya ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Oflayıp poflayarak yorgan ayaklarımdan birine dolanana ve diğer ayağım da yorgandan sarkana kadar yatağın içinde döndüm.

Yazmayı düşündüm. Müzik dinlemeyi düşündüm. Odada, ayakta duramayacak kadar çok koşmayı düşündüm. Tam kendime görmezden gelmeyi söylerken kapıdan bir ses geldiğini duydum. Korku filmlerindeki, dikkatinizi toplamaya yetecek kadar duyulan kapı gıcırdaması sesi gibiydi. O tuhaf filmdeki Noel Baba gibi giyinmiş deli adamın geleceğini ve Noel Arifesi'nde herkesi katleteceğini düşünmekten çıldırıyordum... Ancak kapı açıldı ve onun delirmiş Noel Baba olmadığını gördüm. Chanyeol'du.

Sadece pijama altıyla duruyordu, yine. Neden burada olduğunu biliyordum. O an beni görmek için gizlice içeri girmiş olması her şeyi daha iyi hale getiriyordu.

"Seni görmek istedim," diye fısıldadı.
Yorganın altında yer değiştirip sırtımı yatak başına dayayarak onu davet etmekte duraklamadım bile.

Yorganın altına süzülürken vücudu benim yanan vücuduma karşı onunki soğuk koridorda yürümekten serinlemişti. Ellerini yüzüme koyunca tüylerim ürperdi, vücudumun nasıl tepki verdiğinin farkındaydım. Merhaba,diye fısıldadım ve kısık ışığın altında bana gülümsedi, parmakları parmak uçlarıyla her yerini hatırlatıyormuş gibi omuzlarımda dolandı. Derime işlenmiş ağaç dallarının üzerinden hafifçe parmaklarımı sıyırarak geçti. Bana dokunduğunda kendimi sakınmadım. Kabul ettim. Hediyesini beğendiğimi tekrar söyledim ve cevap olarak dudağımın kenarını öptü.

"Noel hediyesi olarak uygun olacağını umuyordum. Annem bunu beğeneceğini düşündüğünü söyledi."
"Annen haklıydı."
"İletirim."

Ona âşık olduğumu söylemek için erken değildi. Biliyordum, değildi. Ancak acayip korkuyordum. Çünkü nasıl karşılık vereceğinden emin değildim. Bunun yerine onu, ona söylemek istediğim şeyi hissedeceğini umarak, yapabildiğim kadar yumuşak bir şekilde öptüm. Ortam çok hızlı bir şekilde ısınmıştı,bir anda birbirimize dolanmıştık. Bu konuda bir hayli uzmanlaşmıştık. Dokunmakta.
Öpüşmekte. Çekinmeden keşfetmekte.

Buarada nerdeyse tüm kıyafetlerimizi çıkarmıştık ve daha önce daha küçük şeyler yapıp öpüşmemize rağmen, daha fazlası olmak üzereydi. Çünkü öpüşmek, dokunmayı getiriyor; dokunmak pantolonunuzun inmesini getiriyor ve oraya doğru gelmeye başlıyordunuz. ORAYA. Biz çıplakken dokunduğum "orası"yla karışmasın. İlk defa bu kadar ileriye gitmiştik. İlk defa ellerimizi kıyafetlerimizin üzerinden koymamıştık. Bu yüzden ben, bir kere daha hazır olmadan daha ileriye gitmemek için onu durdurmak zorunda kalmıştım. Yani, onun hazır olup olmadığını bilmiyordum. Ben değildim.

O sırada büyük bir adım atıp çok yakınlaştığımızı fark ederek yataktan zıpladı, gözleri genişlemişti ve kestirme yoldan banyoya gitmeden önce ellerini saçlarında gezdirdi. Sanırım, kucaklaşmak, o banyonun kapısını çarparken yatakta oturmaktan daha iyi olurdu. Ancak olan buydu.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

129K 14.2K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
69.5K 431 143
Jeon Jungkook & Park Jimin
101K 8K 29
"Murphy Yasası: Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir."
34.9K 4.1K 40
[vmin] "İçinde bir şeyler yanıp tutuşuyor, görüyorum. Dudakların bir şeyler fısıldıyor olabilir ama gözler asla yalan söylemez." [💜] 2 Ağustos 2021'...