Bana Görünmeyeni Anlat

Door bekirzade_leman

1.4M 74.6K 17.6K

#Wattys2017 Büyük Buluşlar Kazananı Her gün gizli numaradan alınan mesajlar. Kimse mesajları kimin gönderdiği... Meer

♢Tanıtım♢
♢1.Mesaj♢
♢2.Şikâyet♢
♢3.Hediye♢
♢4.Kolye♢
♢5.Silah♢
♢6.Not♢
♢7.Oyun♢
♢8.Fobi♢
♢9.Bomba♢
♢10.Video♢
♢11.Maskeli Balo♢
♢12.Karmaşa♢
♢13.Mor♢
♢14.Katil♢
♢15.Rüzgar♢
♤16.Motor♤
♤17.Acı♤
♤18.Gerçek♤
♤19.Saldırı♤
♤20.Hastane♤
♤21.Geçmiş♤
♤23.Kayıt♤
♤24.Söz♤
♤25.Ruhu kırık kadın♤
♤26.Duygusuz♤
♤27.Bar♤
♤28.Hüsran♤
♤29.Yardım♤
♤30.Kaçış♤
♧31.Kırılgan♧
♧32.Kurtarıcı♧
♧33.Giz♧
♧34.Düşman♧
♧35.Umut♧
♧36.Yaralı♧
♧37.Güven bana♧
♧38.İntikam planı♧
♧39.Çaresiz♧
♧40.Zayıflık♧
♧41.Zaaf♧
♧42.İkilem♧
♧43.Seçim♧
♧44.Piyon♧
♧45.Final♤
BGA Müzik Listesi

♤22.Yağmur♤

24.9K 1.4K 189
Door bekirzade_leman

Zara Larsson - Uncover


Dolunay Ünal;

Eve geldiğimde sıcak bir duş alıp iki saat kadar uyuduktan sonra kalkıp derse gitmek için hazırlanmaya başlamıştım. Kendimi oldukça yorgun ve halsiz hissetmeme rağmen derse gitmek zorundaydım. Sonuç olarak derslerde uyuyacak ve dinlenecektim.

Saçlarımı tarayıp minik bir toka yardımıyla dağınık bir topuz yapıp banyoya girdim. Her zamanki rutin işlerimi hallettikten sonra dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım. Aynanın önünden geçerken yansımama baktığımda aynada gördüğüm kız bana artık çok yabancı geliyordu. Gözaltlarım her zaman olduğu gibi yine uykusuz kaldığım için morarmışlardı.

Bunu hiç kimsenin fark etmemesi için aynanın önünden kapatıcıyı alıp gözaltlarımdaki morlukları kapattım. Zaten beyaz tenli olduğum için şimdi tamamen hayalete benziyordum. Oflayarak az önce topuz yaptığım saçımı açıp salık bıraktım.

Üzerime kot pantolon ve sarı örgü bir kazak giydikten sonra çantama bugün olacak derslerin kitaplarını tıkıştırıp kahvaltı etmek için aşağı indim.

''Kızım iyi misin hasta görünüyorsun.'' dedi annem endişeyle bana bakarak.

''İyiyim annecim merak etme sen.'' dedim yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek. Ve annemin buna inanmasını umut ederek biraz daha gülümsedim.

''Dün gece Asya'da kalacağını zannetmiştik ne zaman geldin eve?'' diye sordu annem çayı demlerken. Demek ki Asya dün bana ne kadar kızgın olsa da annemin endişelenmemesi için onu aramış ve onlarda kalacağım yalanını söylemişti.

''Evet aslında orada kalacaktım ama sonra vazgeçtim ve eve geldim. Ben geldiğimde siz çoktan uyumuştunuz o yüzden sizi uyandırmak istemedim.'' dedim kendime tost hazırlarken.

Tostumu hazırladıktan sonra tost makinesine yerleştirip kendim için bir bardak kahve koydum.

Babamda aşağı indiğinde her zaman oturduğu sandalyesine oturup gazetesini okumaya başladı. Kahvaltımı yaptıktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim yoksa yine hepsi annemin üstüne kalacaklardı. Annem ve babamı yanaklarından öpüp gülümseyerek koridora geçtim. Dışarıda hava yine soğuk olduğundan siyah montumu giyip, en sevdiğim sarı atkımı boynuma bağladım. Botlarımı giydikten sonra çantamı alıp dışarı çıktım.

Ben dışarı çıkarken annem arkamdan ''İyi dersler.'' diye bağırmayı ihmal etmemişti.

Evden çıktığım an soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla bir ürperti geçti bedenimden. Cebimden telefonumu alıp kulaklığımı taktım ve üniversiteye doğru yürümeye başladım.

Yolda yürürken yanımdan geçen insanları incelemeye başladım. Bazıları aceleyle yürüyorlardı, bazılarıysa sakin adımlarla. Bazıları üzgün görünüyorlardı, bazıları yorgun, bazıları mutlu, bazılarıysa bıkmış.

Herkesin kendine göre dertleri vardı yaşadıkları bu hayatta. Herkesin acısı kendineydi. Kim bana baktığında benim ne yaşadığımı, nelerin üstesinden geldiğimi ve ya nelerin altına ezilip güçsüz kaldığımı bilebilirdi ki?

Dış görünüşüyle bir insanı yargılamak ve ya damgalar vurmak o kadar kolaydı ki. Bugüne kadar herkes beni dış görünüşümle yargılayıp hakkımda öyle kararlar vermişlerdi. Peki, insanların dış görünüşü ve davranışlarıyla onları yargılayan insanlar yargıladıkları kişinin neler yaşadığını biliyorlar mıydı ki?

Bilmiyorlardı gerçekler hakkında kimsenin zerre kadar bile bilgisi yoktu. Onlar sadece bir yalan perdesinin ardından dünyayı izleyip bu yalanlara inanmayı seçenlerdi. Onlar en çok gerçeklerden korkuyorlardı aslında.

Üniversiteye vardığımda kulaklığımı ve telefonumu çantamın arka cebine attım ve ikinci kata sınıfa çıktığımda karşımda Baha'yı görmemle öfkeyle yumruklarımı sıktım. Hala hangi yüzle karşımda duruyordu aklım almıyordu.

''Senin şu an hastanede sevgilinin yanında olman gerekmiyor muydu?'' diye sordu ifadesiz bir şekilde. Baha'nın şu an karşımda durup bana böyle bakması canımı yakıyordu.

''Bu seni hiç ilgilendirmez.'' diye tısladım dişlerimin arasında. Şimdi burada durup Baha'yla Yücel'le aramda olan ilişki hakkında konuşacak değildim.

Yani Yücel'le aranda olmayan belirsiz ilişkiden diye düzeltti bilinçaltım.

''Ne o yoksa Yücel'i en zor zamanında terk mi ettin?'' diye sordu buram buram alay kokan sözleriyle. Baha'nın karşımda sarf ettiği her bir söz benim daha da öfkelenmeme neden oluyordu. Onu görmeye tahammül edemiyordum! Onu görmek kabuk tutmuş yaralarımın tekrar kanamasına ve ruhumun işkence çekmesine neden oluyordu.

''Ben bugüne kadar kimseyi terk etmedim. Herkesi kendin sanma.'' dedim tiksinircesine ona bakarak.

''Sözlerine dikkat et!'' dedi tehditkâr bir tavırla kolumu tutarak.

''Nasıl olmuştu da sana âşık olmuştum ben?'' diye sorduğumda bu soruyu aslında kendime soruyordum. Böyle bir adama âşık olmak bir nevi ölümü seçmek gibiydi. Ölüme âşık olmak gibi.

''Bana karşı hiçbir şey hissetmiyor musun Dolunay?'' diye sordu Baha gözlerimin içine bakarak. Hızla kolumu elinden kurtardım ve ondan birkaç adım uzaklaştım.

''Hayır.'' dedim yutkunarak. Bir zamanlar onu her şeyden çok seven ben şimdi Baha'ya ona karşı hiçbir şey hissetmediğimi söylüyordum. Beni tek bir sözüyle paramparça edip, yine tek bir sözüyle yıldızların üzerine çıkaran adama şimdi hissiz bir şekilde bakıyordum.

Sen gittikten sonra aylarca seni aradım demedim ona. Ya da senden sonra bir daha kimseyi sevemedim diyemedim. Geri geldiğinde onu Merve'yle gördüğümde neler hissettiğimi, nasıl hayal kırıklığına uğradığımı, nasıl mahvolduğumu söylemedim mesela.

''Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Nefret dahi etmiyorum senden. Çünkü nefret de çok güçlü bir histir. Ve sen benim nefretimi dahi hak etmiyorsun. Benim için bir yabancıdan farkın yok. Bir daha asla görmek istemediğim bir yabancı.'' dedim arkamı dönerek ve hiçbir şey söylemesine izin vermeden hızla yanından uzaklaştım. Aslında söylediklerimin hepsi bir yalandan ibaretti. Onu görmek hala canımı yakıyordu. Bu ona karşı hala bir şeyler hissettiğimin kanıtıydı. Ama artık bunun aşk olmadığını biliyordum sadece kırgınlık ve hayal kırıklığıydı.

Sınıfa girdiğim an tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Boğazımda bir yumru oluşmuştu ve ne kadar uğraşırsam uğraşayım geçmiyordu. Neden geçmiş bir türlü peşimi bırakmıyordu? Neden bu kadar çok canım yanıyordu?

''Dolunay?'' Asya'nın bana seslenmesiyle düşüncelerimden ayrılıp gidip yanına oturdum. Çantamı sıraya bıraktıktan sonra montumu ve atkımı dolaba astım.

''Yücel'in yanında kalırsın sanmıştım.'' dedi Asya kırgın bir şekilde bana bakarak.

''Şşt sessiz ol. Kimse benim Yücel'in yanında olduğumu bilmemeli.'' dediğimde Asya anlayamayarak bana baktı.

''Nasıl yani?'' diye sordu kaşlarını çatarak.

''Yücel uyandığı zaman hastaneyi terk ettim ve oradaki hemşireden eğer Yücel sorarsa benim orada olmadığımı söylemesini rica ettim.'' dediğimde Asya gözlerini iri iri açmış bana bakıyordu şaşkınca.

''Bunu neden yaptın?''

''Çünkü artık zamanı gelmişti. Hem sen haklıydın onunla iş birliği yapmak aptallıktı. Bu işte onunda bir çıkarı vardı bu yüzden bana yardım ediyordu. Onun tek istediği şey İsimsiz'in kim olduğunu öğrenmek ama artık buna izin vermeyeceğim. İsimsizin kim olduğunu bulmasına asla izin vermeyeceğim. Eğer onu bulursa ona zarar verecek artık buna izin vermeyeceğim. Bundan sonra Yücel'den uzak duracağım. Onun bir daha ne sana ne de bana zarar vermesine izin vermeyeceğim.'' dedim kendimden emin bir şekilde.

''Peki, o senden uzak duracak mı? Onu orada yalnız bıraktığını düşününce senden nefret edecek. Ve yine seninle uğraşmaya başlayacak.'' dedi Asya düşünceli bir şekilde.

''Zaten benim istediğim şeyde bu benden nefret etmesini istiyorum. Ve nefretini bana göstermesini. Bıktım artık sahte yanındayım, benimle güvendesin sözlerinden. İstediğim gerçek duygular. Nefreti hissetmek istiyorum. Çünkü bu gerçek, nefreti hissedersem gerçek bir duyguyu hissetmiş olurum.'' dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

''Dolunay sana ne oldu? Yine bir anda değişmeye başladın. Baha seni bırakıp gittiğinde de böyle olmuştu bir anda değişip başka biri olmuştun.'' dedi gözlerindeki endişeyi gizleyemeyerek.

''Sadece artık kimsenin hayatıma müdahale etmesine izin vermeyeceğim. Hayatıma girenler bana acıdan başka hiçbir şey kazandırmıyorlar. Buna bende dâhilim hayatıma giren herkes zarar görüyor. Kimsenin zarar görmesini istemiyorum.'' dediğimde öğretmen sınıfa girdiği için susmak zorunda kalmıştım.

İsimsiz bana yardım ediyordu ve ben bunu bildiğim halde bir türlü kabul etmek istemiyordum. Hep onu kötü biri olarak düşünüp asla bana yaptığı iyilikler için ona teşekkür etmiyordum. Hatta onu suçluyor ve küfürler ediyordum. Ama o hala benim yanımdaydı. Hala bana yardım ediyordu. Peki neden? Ben bir hayalete bağlı kalmak istemiyordum. Bir hayaletten yardım isteyip ona güvenmek. Bu delilikti!

Onun yaşı yoktu, adı yoktu, gülüşü yoktu, sesi yoktu, onun öfkesi bile yoktu. Bir hiçlikten ibaretti zihnimde. Ona dair bir anı yoktu. Kimdi o? Gerçekten iyi biri miydi? Eğer iyi biri olsaydı yanında silahlı adamları olmazdı değil mi? Ya da benim Demir'i öldürmeme göz yummazdı. O kötü biriydi. Tıpkı Yücel ve Baha gibi. Tıpkı benim gibi.

Bu korkunç bir şeydi, birinin hakkındaki her şeyi bilmesi. Seni herkesten iyi tanıması, tüm sırlarını, korkularını, umutlarını bilmesi ama senin onun hakkında en ufak bir fikrinin bile olmaması. Ona güvenirsem eğer bir gün giderse gidişinden bile haberim olmayacaktı. Ya da benden nefret etmeye başladığında bunu asla hissetmeyecek ve anlayamayacaktım.

İstediği zaman bana mesaj atacak, istemediği zaman ona asla ulaşamayacaktım. Gittiğinde bir daha asla onu bulamayacaktım...

Ders bittiğinde Asya'ya nefes almak için dışarı çıkacağımı söylediğimde benimle gelmek istese de ona izin vermemiştim. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Bahçeye çıkıp her zaman oturduğum banka oturdum. Kafamı geriye doğru yaslayıp gökyüzünü seyretmeye başladım. Yine her taraf gri bulutlarla kaplıydı. Bu sırada biri yanıma oturduğunda yanıma oturan kişinin kim olduğunu görmek için yüzümü sağ tarafa çevirdim.

''Sende gökyüzünü izlemeyi seviyorsun.'' dedi yanımda oturan kız iğneleyici bir ses tonuyla. Bu kız bana bir yerden tanıdık geliyordu, sanki onu bir yerde görmüş gibiydim. Kumral bir kızdı simsiyah uzun saçları ve koyu kahverengi gözleriyle sert yüz hatları tam bir uyum içerisindeydi.

''Kimsin sen ve niye yanımda oturuyorsun?'' diye sordum ifadesiz bir şekilde.

''Hayatını kurtaran kişiyi hatırlamadın mı?'' diye sordu yalandan suratını asarak. Bu o kızdı. Vurulduğum zaman Furkan'ın kolumdaki kurşunu çıkarması için yanına götürdüğü kız. Şimdi bu kız neden buraya gelmişti ki.

''Hatırlamadıysan kendimi tanıtayım, ben Yağmur. Buraya gelmemin nedeni sana ondan uzak durmanı söylemek. Bir daha mesajlarına cevap vermeyeceksin. Onu tamamen hayatından çıkaracaksın anladın mı beni?'' dedi tehditkâr bir şekilde.

Kızın bu tavrı üzerine gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Kendini kim zannediyordu bu kız?

''Bir daha sakın bana emir vermeye kalkışma. Sen kim oluyorsun da benim yanıma gelip bana ne yapmam gerektiğini söylüyorsun?'' dedim sakin bir şekilde. Ama bu sakin halimin altında patlamaya hazır bir bomba vardı.

''Sana emir vermiyorum sadece seni uyarıyorum. Ondan uzak durmazsan başına geleceklere hazır olmalısın. Ha bu arada sana yardım ettiği için, sakın sana değer veriyor diye düşünüp hayallere kapılma. Daha onun kim olduğunu bile bilmiyorsun. Onun için sadece elinde oynadığı bir kukladan ibaretsin. Ve senden sıkılıp seni bıraktığında onu arayıp bir küfür bile edemeyeceksin.'' diye alayla konuşup ayağa kalktı ve yanımdan uzaklaştığında öfkeyle yumruklarımı sıktım.

''Ona cevap yazmayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Sırf buraya gelip bana olan kıskançlığını öfkenle gizleyip boş sözlerle sinirlerimi bozdun diye ona yazmayacağımı mı düşünüyorsun? Hem ben değil o bana yazacak. Buraya gelmenin nedeni onun için gerçekten değerli olduğumu bilmen ve sen bunu fark edecek kadar iyi tanıyorsun onu. Ona bir şey söyleyecek cesaretin olmadığı için buraya benim yanıma geldin.'' diye bağırdım arkasından en alaycı ses tonumu kullanarak. Birkaç saniye duraksadı ve yumruklarını sıktı. Aslında bana değer verdiği konusunu atıyordum. İsimsiz kesinlikle bana değer vermiyordu. Ama şimdi yapmak istediğim tek şey Yağmur'u sinirlendirmekti ve görünüşe bakılırsa bunu başarmıştım.

''Seninle yine görüşeceğiz işte o zaman tüm bu söylediklerinin cevabını hak ettiğince alacaksın.'' dedi arkasına bakmadan ve hızlı adımlarla okuldan çıkıp gözden kayboldu. Zaten uğraştığım bu kadar olayın içerisinde birde bu kız eksikti.

Beş dakika daha dışarıda oturduktan sonra yeniden sınıfa çıktım. Elimi çantama atıp telefonumu çıkardığımda iki yeni mesajın gelmiş olduğunu gördüm.

Gönderen – Yücel
Beni orada öylece bırakıp gittiğine inanacağımı mı sanıyorsun?

Mesajı okuduktan sonra öfkeyle mesajı sildim. Neden bir türlü peşimi bırakmak istemiyordu ki! İkinci mesajı açtığımda mesaj iki dakika önce gelmişti.

Gönderen – İsimsiz
Yağmur'un saçmalıklarını sakın dinleme. Ne konuştuğunun farkında değil şu anda. Bana kızgın ve öfkesini senden çıkarmaya çalışıyor. Sakın bana arkanı dönme. Sana söz veriyorum minik Dolunay zamanı geldiğinde kim olduğumu öğreneceksin. Zamanı geldiğinde artık kim olduğumu senden saklamayacağım. 

---------------------------------------------------------
Multimedya'da Baha var.

-Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?

-Sizce gelecek bölüm neler olacak?

-Yağmur karakteri hakkında tahminleriniz neler?

İnstagram adresim - bekirzade_leman

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

8.4K 736 27
23.12.14 Bir Akıl Hastanesi! Günler geçtikçe benliğinin yok olduğunu farkeden ve gölge gibi peşinde gezen geçmişini araştıran biri ; "Holly" ve onunl...
2.4M 138K 29
"Bir şeyleri anladığını anlarsa..." diye fısıldadı, dışarıdan bakan biri için şu an ayak üstü bir ön sevişmenin içinde gibi görünüyorduk. "Seni öldür...
149K 5K 12
(Kitap oldu / Tüm seçkin kitapçılarda) . Geçmişin geleceğe yansıyan yüzü, aynaya vuran aksi hep karanlık mı olur? Oysa yarım kalan hikayelerin de mu...
1.7M 54.8K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...