KELEBEK ÖMRÜM

Od -Asesina

1.8K 774 283

Biraz üstüme eğildiğin de "Hiç bir zaman unutma seni ben gitmeni istemediğim sürece bırakmayacağım. Can... Více

🦋 BÖLÜM 1 🦋
🦋 BÖLÜM 3 🦋
🦋 BÖLÜM 4 🦋
🦋 BÖLÜM 5 🦋
🦋 BÖLÜM 6 🦋
🦋 BÖLÜM 7 🦋

🦋 BÖLÜM 2 🦋

286 142 42
Od -Asesina


Lütfen ekrana bir kere tıklayıp çıkan yıldızı parlatabilir misin? Çünkü benim için önemli. Diğer bölümlerin devamının gelmesi buna bağlı. Yaptıysan teşekkür ederim ❤❤❤

Düzenlendi ✔

Bölüm Sözü:
İnsan bazen sevilmediği bir yerde olsa da alıştığı yere aittir.

Bölüm Şarkısı:

NKBI-YAPAMAM (LVBEL C5- GÜNEŞ)

Şaşkınlığımı gizliyememiş olmalıyım ki bana sabah ki gibi "Beni gördüğüne çok sevinmiş gözüküyorsun." Bu sefer kinayeli cevap vermek yerine başımı salladım. "Evet sevindim. Koru beni lütfen!" Korkuyordum. Gülümsedi. "Bana ne?!" Göğsüne vurdum "Tamam şarkı söyleyeceğim." Sırıtmaya başladı. "Peki." Beni yanına aldı ve buraya gelen ayyaşları süzdü, sonra da boynunu çıtlattı. Ayyaşlar tam karşımızda durduğunda "Kadem Alpay!" Dediğinde adamlar saygıyla eğildi ve arkalarına bakmadan kaçtı. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı! "Bende Kadem Alpay deseydim siktirip gidecekler miydi?!!!" Başını olumsuz bir şekilde salladı. "Hayır." Ciddi görünüyordu. Bende ne sanmıştım ki? Onun adıyla kendimi mi tanıtacaktım?

Yarasaydı kendi ismiyle tanıtacaktım kendimi elbette!

"Burada ne işin var?" Dedim kaşlarımı çatarak. Eminim ki bana vereceği cevap muazzam olacaktı. "Sana mı sorucam?" Bu ukalayla da konuşulmuyordu! Göz devirip arkama döndüm ve yürümeye başladım ta ki o benim kolumu tutup sıkana kadar. "Sözün var, gitmiyorsun!" Zaten gitmekte istemiyordum, gidecek bir yerim yoktu. Sanırım onla gitmekten başka çarem yoktu. Düşüncelerimin arasından Beni kolumun ağrısı uyandırdı. "Tamam bırak kolumu gelicem senle." Dediğimde gözümün içine bakıyordu. "Yanlışın olursa affetmem." Dedi o sert bakışlarıyla.

Eminim onla gidersem her yanlış hareketimle beni döverdi. Başımı salladım. Kolumu bıraktığı gibi arkama bakmadan koşmaya başladım. Arkadan sesini duyabiliyordum. "Beşe kadar sayıyorum buraya gel! Bir, iki, üç, dört ve beş!" Umurumda değildi. Korkunun verdiği cesaretle son gaz koşmaya başladım. Bir trafik vardı yolun sağına soluna bakmadan trafiğe atladığımda yan tarafımdan korna sesi geliyordu oraya döndüğümde arabayla aramda pek bir mesafe yoktu. Kaskatı kesilmiştim hareket edemiyordum. Her korku anımda kaskatı kesilirdim zaten. Sanırım bugün ölüm günümdü.

Belime yapışan bir kol ile çimenli yola savrulmuştuk. Başım bir yere çarpmamıştı. Beni kollarıyla saran kişi buna izin vermemişti. Ama vücudum da savrulmanun ve yere çarpmanın acısı vardı. Başımı bedeniyle beni saran iri şeye baktım. Bu Kadem'di! Beni kesin öldürecekti. Gözleri çok sert bakıyordu. "İyi misin?" Sözcükleri ona çok zıt endişeli çıkmıştı. Korkuyordum. Gözlerinin sertliğinden Korkuyordum. "Beni dövmeyeceksin değil mi?" Diye ağlamaklı bir sesle konuştum. Bir anlığına gözlerinde ki sertliğin yıkılışını gördüğüme yemin edebilirdim. "Sözüm olsun ben dövmeyeceğim." Dedi ona güvenesim gelmişti. Teslimiyetçi bir hareketle gülümsedim.

Ayağa kalktı ve doğruldu. Bende ayağa kalkmaya çabaladım ama ayağım burkulmuştu sanırım kalkamıyordum. Elini uzattı ne kadar istemesem de tuttum ve ayağa kalktım. Tek ayak üstünde durarak burkulmuş olduğunu düşündüğüm ayağıma basmamaya çalışıyordum. Hafif bir acısı vardı ama bugüne kadar yaşadığım acılarımın yanında bir hiçti. Kadem'in bakışlarının üstümde oldugunun farkındaydım. "Ayağını mı burktun?" Diye sorduğunda sadece başımı sallamakla yetindim. Onun yüzünden olmuştu. "Yardım etmemi ister misin?" Dediğinde alaycı bakışlarımla ona döndüm. "Ne o? Dizilerdeki gibi beni kucağında mı taşıyacaksın?" O da alaycı bakışlarla dik dik bana bakıyordu. "Ne o? Dizilerdeki gibi seni kucağımda mı taşımamı isterdin?"

Aldın boynunun ölçüsünü Kelebek! Bir rahat dur kızım! Bu adamı yanında ne bu cesaret?!!!

"Ne münasebet!!!" Diye çıkıştım. Sırıttı. Beni görmezden gelirken telefonunu çıkardı bir şeyler yaparak kulağına koydu. "Alp konum atıyorum çabuk gel." Deyip telefonu kapattı. Gözleri üzerimde gezindi. Eli saçlarıma gitti. Kaşlarım çatık bir şekilde "Napıyorsun?!" Diye sorduğumda küçümser bakışları beni buldu. "Sana mı sorucam?!" Ciddi bir ifade ile "Bana dokunacaksan bana soracaksın oğlum!" Deyip parmak salladığım da kendini gülmemek için çok zor tutuyordu. "Oğlum?!" Sırıttım. "Ne dememi isterdin ki?" Dedim. Göz deviridi.

Kelebek attı gol oldu!!!!

"Saçında çim var." Dedi umursamaz bir sesle. Saçlarıma çeki düzen vermeye çalıştım. "Hala o çim orada." Saçımı parmaklarımla taradım. Yine de elime bir çim gelmemişti. "O çim oradan çıkıcak biliyorsun dimi?!" Buna o mu karar veriyordu!!! "Hayır orada kalacak!" O inatçıysa ben daha inatçıydım! "Çıkıcak dedim kızım!!" Omuzlarımı indirip kaldırdım "Bana ne?" Boynunu çıtlattı. "Ben çıkıcak dediysem çıkacak! Ben normal bir adam değilim! Her istediğimi yaparım!" Dediğinde çok sert konuşmuştu. Ne kadar korksam da umursamıyor gibi davrandım. Elini tam saçlarıma atıyordu ki tek ayakla yana kaydım. Bir an belimden tuttu beni kendine çekti. Eli belime sarılı bir şekilde göğsüne omzum çarpıyor. Vücudum ona yan duruyordu. Dikkatli bir şekilde saçımdan çim çıkarıyordu. Onu dikkatlice izliyordum. Saçımdan çimi çıkardığında büyük bir zafer kazanmış gibi gülümsedi. Sonra onun bu kadar yakının da olduğumu fark ettiğinde yutkundu, adem elması hareket etmişti.

Beni bıraktığında sarsıldım. Tek ayak üstünde durduğum için de diğerini de dengede durmak için yere basmıştım. Küçük bir inilti ağzımdan kaçmıştı bile. Ayağım sızlıyordu. Hemen kolunu tuttum ve burkuk ayağımı havaya kaldırdım. Kafamı kaldırdığımda sert gözleriyle karşılaştım. "Hak ettin." Dediğinde gözlerim eminim ki sinirli bakıyordu. "Ne hak ettin be pislik! Senin yüzünden oldu zaten öküz!" Diyip boşta ki elimle sert bir şekilde koluna vurdum. "Aaa!" Kolunu tuttu. "Sanırım kolumu kırdın çok acıyor!" Dediğinde gözlerim kocaman oldu. "Özür dilerim gerçekten çok özür dilerim!" Dedim umarım kolu kırılmamıştır. Küçük bir kahkaha attı. "Sen gerçekten çok safsın!"

Az önceki cümlelerinde sanırım benim gerizekalı olduğumu söylüyordu. Bu üzücüydü. Ben bir salak değildim belki de benim hakkımda yalan yanlış şeyler düşünüyordu. Onun evine gittiğimde nolacaktı bilmiyordum.

Yan taraftan korna sesi geldiğinde Kadem bana baktı "Yürüyebilecek misin?" Başımı salladım. Yarı topallar şekilde yürüdüm. Ayağım gerçekten çok kötüydü. Arabaya kadar ne acı çektiğimi ben biliyordum. Arka koltuğa oturduğumda bu Sert adam yanıma oturdu. Gözleri acı çeken yüzümü inceledi sonra da her zaman ki olduğu gibi beni umursamadan önüne döndü. "Abi?" Kadem bugün ikinci kez boynunu çıtlattı. "Efendim Alp?" Arabayı süren adam "Bu kız kim abi?" Kadem'in gözü üstümde gezindi. "Kelebek, yeni şarkıcım." Alp'ın dikiz aynasından kaşlarını havaya kaldırdığını gördüm. Sanki bir şeye şaşırmıştı.

30 dakika sonra:

Araba durduğunda Kadem hemen aşağı indi ve ben inene kadar kapının önünde dikilmişti. Arabadan inerken ve yürürken acıyan ayağıma basmamaya çalışarak arabadan indim ve onun arkasından yürüyerek villaya giriş yaptık. Koridorda durdu ve bana döndü. Arkamdan Alp gelmişti. Siyah saçlı, uzun boylu, buğday tenli ve yemyeşil gözlere sahipti. Sert yüz hatları Kadem'in ki kadar korku salmıyor o hatlarda elini gezdirmek istiyordu insan. Büyük ihtimalle benle aynı yaştaydı. Kadem'in sesi ile onu dikizlemeyi kestim. "Odan hazır. Yarın bir insan ol, bir kuaförlerin elleri sana değsin! Akşam da ilk iş gününe başlayacaksın ve bugün söylediğin şarkıyı söyleyeceksin." Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakıyordum.

Bu bana hayvan demişti!!!

"Lan öküz ben insan değil miyim?!!" Yan tarafımdan bir kıkırtı sesi geldi. Sesin geldiği tarafa döndüğümde Alp'in kıkırdadığını gördüğümde sinirlerim epey bozulmuştu. "Ne gülüyorsun be?! Merak etme sen öküzden daha betersin!!!" Alp'in gözleri büyürken sırıttım. Ağzına fermuar çekme hareketi yaptığımda sırıtışım büyümüştü ta ki Kadem'in o kalın ve ürkütücü sesini duyana kadar. "Benle düzgün konuş! Ve az önce kardeşime ettiğin kelimeler hiç hoşuma gitmedi! Bunun için ders almak istemezsin değil mi?! Patronum ben kadın!!!" Yutkundum ve uslu uslu başımı olumlu bir şekilde salladım sonuçta gideceğim başka bir yer yoktu.

《 》

Yatağımda uzanıyordum. Odam gösterişli ve güzeldi ama ben çok üzgün ve kırgındım. Kadem normal bir insan değildi bu çok belliydi ve benden üstün olduğu için istediği zaman bana bağırabiliyordu bir gün vurur diye korkuyordum. Alp'in yanında beni aşağılaması ise hiçe sayılır bir şey değildi.

Hayat acımasızdı. Ben ise evsiz, kimsesiz ve güçsüzdüm. Beş kuruş param yoktu o yüzden Kadem Bey ne derse onu yapacaktım malesef.

Bugün neden Miray'ın dedesi, bu kadar tatlı bir insanın, beni işimden kovduğunu anlamıyordum. Önlüğümü bile üstüme giyememiştim oysaki çok mutlu olmuştum ayaklarımın üstünde duracağım diye ama nasip olmamıştı zaten neden böyle olmuştu belli bile değildi orası en fazla bilinmeyendi.

Kadem kuaförden bahsetmişti. Bana ne yapacaklardı? Ben gerçekten insana benzemiyor muydum? Evet saçlarım fazlasıyla uzamış ve bakımsız olabilirdi belki de yüzüm biraz fazla solmuştu ama insana benziyordu bence. Belki de kılık kıyafetimden bahsediyordu ama herkes açık saçık olacak diye bir kural yoktu. Acaba onun için gerçekten insan olamayacak kadar çirkin miydim?

Kafam çok karışmıştı uyumaya çalıştım.

"Geldim sevgilim! Geldim!!" Diye çığlık attığımda yakışıklı sevgilimin boynuna atladım. "Kelebeğim hoş geldin." Diyerek bana karşılık vermiş eli belimi sarmıştı. Kulağıma eğilip fısıldadı. "Seni seviyorum Kelebeğim." Sesi kulağımı gıdıklamıştı. Kıkırdadım. "Bende seni seviyorum Ayazım." Kollarını belimden çekti ve elimi tuttu. Evet bugün böyle leş bir şehirden kaçacaktık. Kimsenin aşkımıza engel olmasına izin vermeyecektik. Ayaz ile arkamıza bakmadan koşmaya başlamıştık ki. Bir silah sesiyle olduğumuz yerde kaskatı kesildik. Arkamıza döndüğümüzde babam elindeki silahı ikimize doğrultmuştu.

"Nereye? Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?!" Diye kükrediğinde elinde ki silah ateş almış ve Ayaz'ın sol ğöğsüyle buluşmuştu kurşun. Çığlık atmaya başladım. Gözlerime inanamıyordum. Hemen Ayaz'ın üstüne eğildim boğazımda ki fluarı sol göğsüne bastırdım anın şokundan çıkmıştım. "Baba! Ne yaptın?! Sen ne yaptın?!" Hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve yardım istiyordum. "Kimse yok mu?! Yardım edin!!" Saat sabahın körüydü elbette kimse buralarda olmazdı. Gözümden akan yaşlar Ayaz'ın teniyle buluşuyordu.

Babam kolumdan tutup cekiştirmeye başladı. "Seni Sürtük! Gidiyoruz!" Ayaz'ın kollarına yapışmış bir şekilde direniyordum. Yüzüme gelen tokatı görünce yutkundum. O tokadın yüzüme değmesiyle savruldum."

Kan ter içinde kalmıştım. Kötüydüm ve en önemlisi yine ve yine Korkuyordum. Vücudumda yeni fark ettiğim bir titreme baş göstermişti. Çok fazla titriyordum. Boynumdan soğuk terlerin aktığını hissedebiliyor ve üstümde ki her şeyle terlediğimi fark edebiliyordum. Üşüyordum hemde hiç olmaması gerekecek kadar.

Üstümde ki çarşafı biraz daha kendime çektim. Yaz gecesiydi. Nasıl bu kadar üşüyebilirdim bilmiyorum. Vücudumda acı da vardı. Hiç ısınamıyordum. Ağlamama karşı koyamıyordum. Burası evim değildi. Isınamıyordum. Ne kadar dört duvardan fazla olmasa da, hep dövüleceğimi bile bile korkuyla uyansam da, her istediğimde yumurta yiyemesem de orası benim evimdi.

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Üzgündüm. Çok üzgündüm.

Kapım çalınmadan girildiğinde gözlerim kocaman olmuştu. Hemen gözlerimi sildim ve ağlamayı kestim. "Yeter ama! Yan odanda uyuyorum biraz daha sesiz ağlar mısın?!" Odama giren adama dik dik bakıyordum o kadar şerefsizdi ki neden ağladığımı değil sesiz ağlar mısın diye soruyordu!! Gözleri gözlerim de gezindi. "Hah çok içinde kaldı! Neden ağlıyorsun?!" Gülmemek için zor tuttum kendimi ama sinirim geçmemişti. "Çok üşüyorum." Dediğimde kaşlarını çattı "Farkında mısın bilmiyorum ama hava o kadar sıcak ki üstüm çıplak geziyorum!" Gözlerim gözlerinden aşağı kaydı.

Şu anda kaslarıyla bakışıyorduk ve onu süzüyordum. Çok fazla kası vardı. Böyle baklavalarının üstünde insan parmak gezdirip nasıl bu hale geldi diye düşünmek istiyordu. Ne yaptığımı fark ettiğim de çığlık atarak çarşafı yüzüme çektim. "Manyak herif benim odama neden çıplak giriyorsun!" Diye bağırdığımda yüzüne bile bakamıyordum. "Az önce süzerken öyle demiyordun?!" Sanırım utanmıştım yüzümün kızardığını hissediyordum. Burası aniden sıcaklaşmıştı sanki. "Çık odamdan üstüne bir şey giy gel!" Onaylamaz bir ses sundu. "Ben üşenirim." Dediğinde başımı çarşaftan kaldırmış ona bakıyordum "Sen şaka mısın?! Çıkarırken üşenmedin de giyerken mi üşenicen?!" Diye sorduğumda ukala bakışlarıyla şaka yapmadığını çok belli ediyordu.

O heybetli gövdesine bakmadan onla konuşmaya karar verdim. "Ben üşüyorum bana battaniye getirmelerini söyler misin?" Diye masum bir şekilde sordum. "Kendin niye bunu bir hizmetliye söylemiyorsun da beni rahatsız ediyorsun?" Dudaklarımı büzdüm. "Hiç aklıma gelmedi. Rahatsız ettiysem özür dilerim." Dediğimde gülümsedi. "Özrün kabul olunmadı. Neyse uykumu kaçırdın gel buraya!" Deyip beni yanına çağırdı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Neden?" Boynunu çıtlattı. "Ben bir şeyi ikiletmem unutma! Gel buraya!" Yataktan doğruldum ve yavaş adımlarla yanına gittim. Kolumdan tuttu ve beni çekiştirmeye başladı.

Merhabalar öncelikle bölümün sonuna kadar okuduysanız teşekkür ederim. Lütfen satır aralarını yorumlayıp, oylamayı unutmayın
❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

Seviliyorsunuz. İyi günler 🤞

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

64.1K 3.8K 30
Bir suçlu ile mektup arkadaşlığı...
285K 11.7K 35
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
1.2M 108K 44
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...