"Felix?" Hyunjin açık kapıdan telaşlı şekilde sevgilisinin adını seslenmiş ve cevap beklemişti.
Cevap gelmediğinde içeri girerek evin içine bakınmıştı. Biraz evin içinde gözleriyle Felix'i aradıktan sonra odasından çıkan Felix'i görüp garipsemişti.
Elleriyle oynuyor ve gelmeye korkuyor gibiydi.
"Felix? Bebeğim her şey yolunda mı?"
Hyunjin biraz daha Felix'e yaklaşıp gözlerinin içine bakmıştı.
Gözleri Felix'in yanağına indiğinde gördüğü görüntüyle nefesinin kesildiğini hissetmişti. Yüzünde ki elmacık kemiğinde morluk vardı Felix'in. Kocaman bir morluk.
"Bunu.. bunu o mu yaptı?"
"Hyunjin-"
"O mu yaptı?!" Hyunjin biraz sesini yükselttiğinde, Felix anında susmuştu. Kafasını yere eğip yavaşça evet anlamında kafa sallamıştı.
Hyunjin'in kaşları iyice çatılmıştı. Yüzünde ki korkmuş ifadesi olan Felix'in gözlerinin içine bakmıştı.
Felix'in de çok korktuğundan emindi. O piç Felix'e vurarken, Minho neredeydi diye düşünmüştü.
"Felix."
Felix hızla kafasını kaldırıp Hyunjin'e bakmıştı. Felix'in korkudan titreyen bedenini süzmüştü, Hyunjin. Birkaç adım atarak Felix'e yaklaşmış ve hızlıca sarılmıştı.
"Krem falan sürdün mü yüzüne?"
Felix Hyunjin'in sarılmasına karşılık verip kafasını yavaşça sallamıştı, evet anlamında. Hyunjin ise daha sıkı sarılmıştı. Felix yüzünü Hyunjin'in boynuna gömüp gözlerini kapatmıştı.
"Jeongin bilmemeli Hyunjin. Öğrenirse çok korkar."
Hyunjin gülümseyip Felix'in saçlarını okşamıştı. Bu halde bile Jeongin'i düşünüyordu. Ama haklıydı. Jeongin daha çok korkardı. Felix bunu istemiyordu.
"Tamam. Merak etme."
Sessiz ortamda hızla gelen kapı sesiyle ikisi de dönüp kapıya bakmıştı.
"Felix? Hyunjin?"
Minho kaşlarını çatarak önce Hyunjin'i süzmüştü. Hyunjin'in bir şey yaptığını düşünerek hemen Felix'e bakmıştı. Felix'in yüzünde ki morluğu görür-görmez ise kaşları gevşemişti. Gözlerini büyütmüştü.
"Kim yaptı lan bunu?! Sikeceğim lan onun-"
"Sakin ol Minho."
Hyunjin Minho'nun kolundan tutarak onu biraz geriye çekmiş ve Felix'den uzaklaştırmıştı. Binevi uyarıydı. Minho ise hemen anlayıp hızla arkasını dönmüştü. Felix'i korkutmak istemezdi. Hyunjin de bu anlamda uyarmıştı onu.
"Dışarı çıkıp konuşalım."
"Nereye? Jeongin'e söylemeyeceğim dedin, Hyunjin. Nereye gidiyorsunuz??"
Felix ikisinin arasında ki konuşmalarına dahil olmuştu. Hyunjin ise Minho'nun kolunu bırakıp, Felix'e dönmüş ve gülümsemişti. Felix ise endişeyle sorusuna cevap bekliyordu.
"Minho'yu sakinleştireceğim. Merak etme, Jeongin'e hiçbir şey demiyorum."
Hyunjin Felix'in yanağına öpücük bırakıp, yeniden Minho'nun kolundan tutarak dışarıya yönlendirmişti. Minho ise Felix'e bakmamaya çalışıyordu.
Minho ile dışarı çıkar-çıkmaz, arkasından kapıyı kapatıp Felix'in gelip gelmediğini kontrol etmişti.
"Hyunjin. Ben siktim bu defa o herifi. Çükü-mükü kalmayacak."
Hyunjin hemen Minho'ya bakmış ve onun dediklerine hak verirmişcesine kafa sallamıştı.
"Sen değil, biz."
Minho da Hyunjin'in dediğine kafa sallamıştı. Elini cebine atıp telefonunu çıkarmış ve o adamın numarasını aramaya başlamıştı telefonda.
"Eee... Selam?.."
İkisi de tam yanlarından gelen tanıdık sese dönüp bakmış, ve Jeongin'i görüp susmuşlardı.
Jeongin'i süzüp elinde ki keki görmüştüler. Hyunjin, Jeongin'in burada ne işi vardı diye düşünüyordu. Neden bir anda burada bitmişti? Olayları bilmemesi gerekirdi, çünkü Felix'e söz vermişti.
"Jeongin?"
"Selam Minho hyung. Selam Hyunjin hyung."
Hyunjin nazikçe kafa sallayıp önüne dönmüş ve Minho'ya bakmıştı. Kaş göz yaparken Minho anlamamış şekilde omuz silkmişti.
"Siz sinirli mi gözüküyorsunuz sanki biraz??.. Yanlış zamanda mı geldim?"
"Yok, ne alaka. Sadece şuan uygun bir zaman değil, Felix de uyudu zaten."
Dedikten sonra, Jeongin bir şey anlamamıştı. Ama sonradan anlamıştı. Felix uyumuşsa keki bırakıp gitmeliydi o zaman tabi.
"Ha.. pardon. Ben kek getirmiştim. Felix'le yeriz diye falan. Vereyim bunu o zaman, sonra yine gelirim."
Keki Minho'ya uzattığı gibi Minho bir şey demeden keki eline almıştı. Jeongin ise ikisine de gülümseyip geriye adımlar atarak uzaklaşmıştı.