Bergüzar için düğün artık bitmişti ama yine de insanların içinde gülerek dolaşıyordu. Bir ara Nur hanım yanına çağırıp Poyrazı sordu.
"Çocukları yatırıp gelecek."
Sude, Emre ile hiç oturmadığı gibi devamlı ya Sevginin ya Bergüzarın elinden tutarak piste sürüklüyordu.
Bir kaç kez babasıyla dans etti.
Nihayet Poyraz geldi.
" Canım neler oldu, öldüm meraktan! Çocuklar da sende iyisin değil mi?"
"Evet canım. " Poyraz, Bergüzara sarıldı. Zoraki gülüyordu etrafa. Sonra Bergüzarın elinden tutup dışarı çıkarttı.
"Birisi evimize girip talan etmiş. Her şeyi parçalamış."
"Nasıl olur, Poyraz! Alarm vardı. "
"Şifreyi biliyormuş veya alarmı bir şekilde devre dışı bırakmış."
"Evden bir şeyler almış mı?"
"Bilmiyorum canım. Çocuklar görmesin diye onları, anneme bıraktım. Zaten arabada uyumuşlardı. Gülbeyaz yanlarında. Şeref, karakola gitti.
Ben de sen daha fazla endişelenme diye geldim. Şimdi gidiyorum.
Düğün bitince anneme gel sen de."
"Tamam canım. Çok üzüldüm. Kim yapar böyle bir hainliği? Senin ve çocukların evde olmadığını biliyormuş demek ki!"
"Neyse, bulacağım onu sen meraklanma."
Poyraz, Bergüzarı öptü ve gitti.
Bergüzar düğün bitene kadar diken üzerindeydi. İnsanlar dağıldı.
"Sude, konuşmamız lâzım."
"Bergüzar sen titriyorsun. Poyraz da yok ne zamandır ortada. Korkutma da söyle!"
Bergüzar olanları anlattı.
"Emre'ye söyleyeyim Poyraza yardıma gitsin. Ne de olsa onunda kolları uzun. Ben annemi alıp eve gidiyorum.
Babam, karısını alıp otele gidecek. Bütün gece anneme kur yapmaktan Nathaliyeden epey azar işiteceğe benziyor.
Bana ne ya, yesinler biri birilerini. Anamı alıp gidiyorum, da sen ne yapacaksın?"
"Ben de Nur annemi alıp onun evine gideceğim ve olanları anlatacağım."
"O zaman sizi Emre bıraksın."
Sevgi ve Galip gitmişti.
**** ****
Emre Can, merkeze girdiğinde kolundan sürüklediği kadın ciyak ciyak bağırıyordu.
Polisler, müdahale etmeye kalktıklarında eliyle durdurup,
"Şahap amirin odası neresi ona bir hediyem var," dedi.
Zaten o sırada amir sesleri duymuş kapısını açmıştı.
"İyi akşamlar amirim. Ben Emre Can Kantarcı. Bu kadını arıyormuşsunuz getirdim. Poyraz Sevdik burada mı?"
Bu arada Poyraz adını duyunca dışarı çıktı. Bir Emre'ye bir kadına baktı.
"Nereden buldun bu pisliği?"
"Senin aradığını duydum. Armağan getirdim."
Amirin işaretiyle kadını polisler aldı ve Emre'yi odasına yönlendirdi.
Emre, Sude ile konuştuklarını anlattı. Bergüzarı Nur hanımın evine bıraktığını ve bir kaç arkadaşını arayıp olayı anlattığını ve yarım saat içinde kadını ona getirdiklerini anlattı.
"Poyraz bey, tanıyor musunuz bu kadını?"
"Evet. Çocuklarımın bakıcısıydı. Onlara kötü davrandığı için işten çıkartmıştım ama aylar oldu. Adı Doria."
Poyraz, işlemleri tamamlayıp Emre ile merkezden çıktıklarında saat sabahın beşi olmuştu.
"Teşekkür ederim Emre. Kızları arayalım mı?"
"Ben arayamam da mesaj çekebilirim. Annesiyle evdeler uyumuşlardır. Haydi Rumeli işkembecisine gidelim. "
Poyraz, Bergüzara mesaj çekti ve bir saate kadar eve geleceğini bildirdi.
Anında cevap geldi.
"Yakalandı mı? Kimmiş?"
"Gelince konuşuruz."
**** ****
Çocuklar sabah kalktıklarında çok şaşırdılar. Sevinçle çığlık atıp bir Nur hanıma, bir Bergüzara sarıldılar.
"Günaydın meleklerim. Akşam eğlendiniz mi?"
İkisi birden başlarını sallayıp, "Eveet,"diye bağırdılar.
"Sis ne zaman eyleneceksinis?" Üstün.
"Sen gelinlik diycen mi?" Balım.
"Babam, Gayip amca dibi papya takcak mı?" Üstün.
"Bende senin dibi gelinlik giycem mi?" Balım.
"Meleklerim teker teker gelin ya şaşırdım! Ne çok soru soruyorsunuz. Ben eve gidip, size kıyafet getireceğim. Kahvaltıda konuşuruz olur mu? Birazdan baban gelecek. Babanneyi üzmek yok tamam mı?"
"Oluy. Oyuncak da getiy." Balım.
"Ben evimise ditmek istiyom." Üstün.
"Bir tanem evimiz şimdi soğuk. Kaloriferler bozulmuş, baban onları yaptırıncaya kadar burada kalacaksınız. Yoksa hepimiz hasta oluruz."
"Sende kalcan mı?"
"Evet ballı kızım kalacağım."
Bergüzar Nur hanıma bir şey isteyip istemediğini sordu ve evden çıktı.
Sokağa geldiğinde, Poyrazı gördü.
Koşarak gidip sarıldı.
Poyraz, kafasını çevirdi ve Bergüzar çok bozuldu.
"Hayatım Emre ile işkembeciye gittik sarımsak kokuyorum."
Bergüzar güldü. Birlikte eve girdiler. Ev gerçekten savaş alanı gibiydi.
Bergüzar, önce yerdeki parçalanmış aile fotoğraflarını aldı. Poyraz banyodan gelene kadar etrafa baktı.
Mutfakta bir tane bile kırılmadık cam ve porselen kalmamıştı.
Yatak odasındaki her şeyi kesmiş ve kırmıştı.
"Poyraz, bunları hangi hırsla ve ne ile yapmışlar acaba?"
"Bergüzar bunları, Doria yapmış!"
"Nee!"
"Evet sevgilim. İntikam için bu kadar beklemiş. "
Bergüzar, çocuklara söylediği bahaneyi Poyraza aktardı ve onların odasına girdiğinde çığlık attı.
Poyraz ardından gidip sarıldı. Balımın, tüm bebeklerinin gözleri oyulmuş ve yatağının üzerine sıralanmıştı.
Üstünün legolardan yaptığı oyuncakları, arabaları, resmen üzerinde zıplayıp ezilmişlerdi.
"Poyraz, çocuklara kıyafet ve sağlam oyuncak kaldıysa alıp çıkalım buradan. "
"Tamam sevgilim."
"Bu gün her yer kapalı yarın benim önemli bir dersim yok. Çocuklarla çarşıya çıkıp oyuncak ve biraz kıyafet alalım. Ev ne olacak?"
"Sen onu merak etme. Yarın bende sizinle gelirim."
**** ****
Sevgi ve Galip için bu olay balayı dönüşü tam bir şok olmuştu. El birliği ile Poyraza ve Bergüzara yeni bir ev dekore ettiler.
"Beğendin mi sevgilim. Ömrümüzü çocuklarımızla birlikte geçireceğimiz bu evi.
Aslında her şerde bir hayır vardır derler ya bizimki de böyle oldu galiba. Yeni evimizi istediğimiz gibi dekore ettik. Çocuklar yeni odalarını çok beğendiler. "
"Poyraz, o evi sattığın için üzülmedin değil mi? Orada bir sürü anın vardı!"
"Benim anılarım seninle başladı. Ayrıca çocukların artık kendi odaları var. Yeni gelecek bebekler içinde odalarımız var. Kocaman ev."
"Benim evimi ne zaman teslim edeceksiniz müteahhit bey. İçini istediğimiz gibi yapmak istiyoruz."
"Senin evin burası. Değil mi yoksa?"
Bergüzar, bu soruya Poyrazı uzun uzun öperek cevap verdi.
"Orada Dayım ve Sevgi oturacak yani onların olacak. Alttaki dükkanı da Sevginin çalışma şekline göre yaptıracağız ki, ileride bebek olunca evden dükkana gitmek kolay olur. Belki bebeği yanında bile götürür."
"Neler düşünmüşsün! Nasıl istersen."
Yeni evlerinin salonunda oturmuş Ankara'yı tepeden seyrediyorlardı. Çocuklar odalarında oynuyordu ve bu evi çok sevmişlerdi.