Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)

Od ZeliAClR

1.4M 78.5K 7.7K

"Hayır baba bu sürüden kimseyle evlenmeyeceğim! Beni dövüşte yenemeyen erkeği, kendime eş diye almam ben!" (... Více

Eş Adayları
Av
Sürünün Lupası
Dans
Tanrıça
Toplantı
Hain
Lunapar
Yemek
Polis
Tuhaf Bir Gece
Kaybeden
Yanlış Anlama
Yenilgi
Çağrı
Kabus
Plan
Dolunay
Duş
Kıskançlık
Bağlanma
Vaad Edilen Orman
Tiyatro Sahnesi
Nefes
Beraber Uyanış
Kötü Performans
Baskın
Yenik Kalp
Anne
Yeni Gelenler
Terkediliş
İtiraf
Sahipli Erkek
Kavuşma
Düğün & Final
Doğum & Özel Bölüm
Özel Bölüm
Tanışma

Antreman

52.6K 2.6K 382
Od ZeliAClR

Cenk'e sürünün kurtlarından müsait olanları, evlerin ortasında kalan boş alanda toplaması için bir emir vermiştim.

Cenk'in bugün izin günüydü. Bu fırsatı sürünün dövüş kabiliyetini arttırmak için kullanmak istiyordum.

Bugün boşta olan yaklaşık yirmi kişi, benim ve Cenk'in etrafında halka oluşturarak toplandı. Herkesin sırayla gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

"Ay Işığı sürüsünün değerli üyeleri. Bugün burada sizi niye topladığımı merak ediyor olmalısınız. Bugün insan formunda, dövüş performansınızı arttırmak için bir antreman yapacağız. Herkesin kendine bir eş bularak karşısına geçmesini istiyorum. Ben söyleyene kadar da dövüş devam edecek. Başlayabilirsiniz."

Konuşmam bitince herkes ikili gruplar halinde antremanına başladı.

Benim de boş durmaya hiç niyetim yoktu. Verdiğim kararla ben de Cenk'in karşısına geçtim ve biz de diğerleri gibi dövüşmeye başladık.

Şimdiye kadar Cenk'le yaptığımız bütün karşılaşmalar her zaman benim üstünlüğümle sonuçlanmıştı. Bugün ise bir istisna yapmayı düşünüyordum. Amacım Cenk'in kendini geliştirmesi için hemen onu yenmeden, dövüş süresinin daha uzun sürmesini sağlamaktı.

Cenk'le karşılaşmamız amacıma uygun eş değer bir performansla devam ediyordu. İş bitirici hamleler yapmadan onun kendisini ilerletmesi için dövüşe devam ediyordum. Bir süre sonra sürüye göz gezdirdiğimde iyice yorulduklarını fark ettim. Bugün için bu kadar antreman yeterliydi. O yüzden komut vererek herkesin durmasını söyledim.

Ben durmalarını söylediğim halde sürüden bir kurt, karşısındaki karşılık vermediği halde, hala yumruklarını diğerinin suratına indirmeye devam ediyordu.

Benim emrimi çiğneyerek kendi bildiğini okuyan sürü üyesinin, kanunlarımız gereğince cezalandırılması gerekiyordu.

Hemen araya girdim ve dayak yiyen sürü üyesini diğerinin yumruklarından uzaklaştırdım. İşim bitince sözümü dinlemeyen sürü üyesinin yüzüne sert bir yumruk attım.

Attığım yumrukla başı geriye doğru gidip geldi. Kaşlarımı çatarak gözlerine baktım. "Ben durmanız için emir verdiğim halde söz dinlemeyerek bana itaatsizlik ediyorsun. Şimdi sana benimle dövüşmeni emrediyorum."

Yaptığı hatanın farkına varmış, korku dolu gözlerle bana bakıyordu. "Özür dilerim lupam, dövüşürken kendimi kaybetmişim. O yüzden verdiğiniz emri duyamadım."

Özür dilediği halde onu affetmem mümkün değildi. Aynı hatayı tekrar yapmaması için cezalandırılması gerekiyordu. Hayvani içgüdüde acımak diye bir duyguya yer yoktu. O duygu normal insanlar için geçerliydi. Bizim kanunumuzda tereddüt edersek bunu canımızla öderdik. Dövüş pozisyonu aldığımda arka taraftan bir ses duyuldu.

"Umay izin verirsen onunla ben dövüşmek istiyorum."

Misafirlerimizin üçü halkanın dışında yan yana sıralanmış bir şekilde bizi izliyorlardı. Dövüşmek için izin isteyen ise Doğu'ydu. Bu aslında iyi bir fikir olabilirdi. Hem ellerimi kirletmemiş olacaktım, hem de Doğu'nun dövüş performansını izleme şansına sahip olacaktım.

Geriye çekildim ve Doğu'ya bakarak yaptığım bir baş hareketiyle ona izin verdiğimi belirttim.

Doğu gösterişli adımlarla kurtların arasından geçerek yanımıza geldi.

Bana selam verip sakin bir şekilde rakibinin karşısına geçti. Ben de bu arada sürüye, ikisinin rahatça dövüşebilmeleri için kenara çekilmelerini emrettim.

Dövüş başlar başlamaz sürü üyesi arka arkaya ataklar yapmaya başladı. Doğu ise hiç hareket etmeden yerinde bekliyor, sadece sürü üyesinin saldırılarını savuşturmak gerektiğinde kısıtlı hareketler yapıyordu.

Doğu’nun amacının karşısındaki rakibini yormak olduğu çok belliydi. Kendisini basit hareketlerle saldırılardan kurtarması ise çok zekiceydi. Böyle kibar bir kurttan böylesine akıl dolu hamleler görmek beni oldukça şaşırttı.

Dövüş devam ederken itaatsiz kurt iyice yorulmaya başladı. Doğu ise kendinden emin bir şekilde yüzünde ter damlası olmadan savunmada kalmaya devam ediyordu.

Artık bu maskaralığı daha fazla uzatmaya gerek yoktu. "Doğu dövüş çok uzadı, artık bu komediye bir son verebilirsin," diyerek araya girdim.

Doğu benim konuşmamı bekliyormuş gibi kurtadamın suratına sert bir yumruk attı. Asi kurdun suratından gelen çatırdama sesiyle birlikte burnundan kanlar akmaya başladı. Doğu rakibi sendeleyince omuzlarından tutup kendine doğru çekti ve yüzüne tüm gücüyle kafasını geçirdi.

Rakibinin suratı onun bu kafa darbesiyle parçalandı ve sürü üyesi daha fazla dayanamayarak yere yığıldı.

Doğu işi bitince çapkın bir gülümsemeyle bana doğru geldi.

Güneşte bronzlaşmış yüzünde yeşil gözleri çok hoş görünüyordu ve o da yakışıklı olduğunun farkındaydı.

Gözlerini gözlerimden ayırmadan elimi avuçlarının arasına aldı. Biraz okşayarak daha önce yaptığı gibi hafif bir şekilde öptü.

Elimin üzerine baktığımda bu sefer sadece dudaklarını değdirmediğini, dilini de kullanarak küçük bir ıslaklık bıraktığını fark ettim.

Kehribar renkli gözlerimin içine bakarak doğruldu. "Umay umarım sürü üyenizi cezalandırma konusunda sana yardımcı olabilmişimdir. Teklifimi kabul ettiğin için ayrıca teşekkür ederim."

Adam hiçbir koşulda centilmenliğinden ödün vermiyordu. Ben ona yardımından ötürü teşekkür etmeyi düşünürken o erken davranarak bana incelik gösteriyordu.

"Doğu asıl ben sana teşekkür ederim. Beni büyük bir yükten kurtardın. Şimdi izninizle gidip duş almak istiyorum."

Misafirlere başımla selam verip oradan ayrıldım.

Cezalandırılan sürü üyesine doğru baktığımda iki kişinin kollarından tutarak onu ayağa kaldırdığını gördüm. Biraz dinlenip kurt formuna geçtiğinde yaraları hızlıca iyileşecek, eski haline dönmesi uzun sürmeyecekti.

Sürünün lupası olduğum için yaralı yerin üstüne elimi koyarak onun hızlıca iyileşmesini sağlayabilirdim ama acı çekerek yaptığı hatayı unutmamasını istediğimden bu düşünceden hemen vazgeçtim.

Bakışlarımı ondan çektim ve onun bu perişan halini görmemezlikten gelerek evime doğru yöneldim.

Odama gelince taytımı ve spor sütyenimi çıkartıp ılık suyun altına girdim. Şampuanı elime döküp saçlarıma sürdüm ve iyice köpürttüm. Saçımı yıkama işi bitince vücudumun her yerini duş jeliyle yıkamaya başladım. Tam bu anda odamın kapısının açılma sesini duydum. Yavaş adımlarla birisi içeri girdi ve soyunmaya başladı. Suyu kapatarak duşun altında beklemeye başladım. Hala sabunlar vücudumdan  gitmemişti ama izinsiz odama giren saygısıza gereken dersi verince işime rahatça devam edebilirdim.

Banyonun kapısı açıldı ve beklediğim kişi içeri girdi. Şeffaf duşakabinin camından baktığımda gelenin tahmin ettiğim gibi Batı olduğunu gördüm.

Çıplak bir şekilde karşımda dururken, beğeni dolu mavi gözlerini vücudumda dolaştırıyordu. Bu mesafe uzak gelmiş olacak ki rahat bir şekilde kabinin kapısını açarak içeri girdi.

Ona gayet sakin bir şekilde "Neden burada olduğunu öğrenebilir miyim?" diye sordum.

Hınzır bir şekilde gülümsedi. "Sadece duş alırken sana eşlik etmek istedim. Tanrım, bu beyaz köpükler içinde aynı renk saçlarınla tıpkı bir meleğe benziyorsun. Ama seksi bir melek," diye ekleme yapmayı unutmadı.

Ona kaşlarımı çatarak baktım. "Bak Batı, duş alırken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmam. Yanlış hatırlamıyorsam seni, bana eşlik etmen için davet etmiş de değilim. Şimdi dışarı çıkarsan işime geri dönmek istiyorum, ama yalnız olarak," diye özellikle belirttim.

Batı, sevimsiz gülüşüne devam ederek yanıma yaklaştı. Bu hareketiyle aramızda hiç boşluk kalmadığından vücudunun ön tarafı çıplak tenime değdi.

"Naz yapmak sana çok yakışıyor. Bu öfkeli küçük tanrıça hallerin, benim seni daha fazla istememe neden oluyor. Burada aldığın duşu daha keyifli bir hale getirmemi ister misin?"

Teklifsizce ellerini belimin iki tarafına yerleştirdi.

Batı icraat adamı olduğundan laftan anlamayan biriydi. Bu nedenle onu istemediğimi sözlerle değil hareketlerimle göstermek zorundaydım. Hemen bu güne kadar diğer sürülerden sakladığım bir özelliğimi harekete geçirerek ellerimi kısa süre içinde pençe şeklini dönüştürdüm. Vücudum insan formunda kalırken pençeye dönüşen ellerimle, iki elinin üzerine tırnaklarımı geçirdim. Batının ağzından çıkan acı dolu hırıltıyla kanlı ellerini belimden çekmesi eş zamanlı oldu.

Benden biraz uzaklaştı ve inanamayan gözlerle pençelerime baktı.

"Nasıl yaptın sen bunu? Kurtların böyle bir özelliği olduğunu bilmiyordum. Tanrım söylentiler doğruymuş, sen gerçekten de bir lupasın."

Pençemle parçaladığım kanayan ellerini tutarak telaşla duştan dışarı çıktı.

Böylece şimdiye kadar kullanmaya gerek duymadığım sırrım ortaya çıkmış oldu.

Olaya iyi tarafından bakarsam, bir ay boyunca artık Batı'nın sırnaşık hareketlerine katlanmak zorunda kalmayacaktım.

İçime derin bir nefes çekip suyu tekrardan açtım. Hep istediğim gibi yalnız olarak duşumu almaya devam ettim.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

259K 22.9K 43
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
61.2K 733 10
Edebiyat öğretmeni Mahir Soysal'ın tayini Dersaadet Lisesi'ne çıkmıştır. İstanbul'un kenar mahallerinden biri olan Dersaadet, kinin, öfkenin, şiddeti...
7.4M 307K 57
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
635 31 3
0554***:Ölüyorum ve bunu durduramıyorum son anımda yanımda olsan olmaz mı? ... Gelmişti yanımdaydı bana gülümsüyordu ve bakışları sımsıcaktı be...