1. Taştan Tanrılar

Start from the beginning
                                    

"Meysa'ya gitmek istediğimi Kenan sana söylemiş zaten şimdi şunu sormak istiyorum en erken ne zaman Meysa'da olurum?"

Yiğit, oturduğu yerden öne kayıp doğru tahmin ettiğim yeşil gözlerini benim sarı gözlerime dikip "Ne zaman istersen seni götürürüm, istersen bu gece istersen bir ay sonra sen yeter ki paramı avuçlarıma ver," dediğinde gözlerimde doğan intikam hırsıyla "Bu gece, bu gece gitmek istiyorum ve paranı gece geldiğinde avuçlarına bırakacağım," dedim ve daha çok arkama yaslandım.

Yiğit bu tavrıma gülümseyip benim gibi arkasına yaslandı ve ellerini dağılmış kumral saçlarından geçirip "Bu gece seni götürürüm götürmesine de Meysa'nın ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu duymadın sanırım?" dedi.

Yiğit'in bunu söylemesiyle yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. Çünkü ben Meysa'nın rahminden kopup Cihanlı'ya yerleştirilen biriydim. Meysa cehennem olsa da benim döl yatağım orasıydı.

"İnan Meysa'ya adım attığım an asıl tehlikenin ben olduğumu anlayacaksın."

Sesimin net ve güçlü çıkması beni memnun ederken, Yiğit beni dalgaya alır gibi gülmeye başladı. Saniyelerce güldü ama ben tavrımı değiştirmedim çünkü Yiğit beni sıradan biri sanıyordu. Öyle değildi, ben hiçbir zaman sıradan biri olmamıştım ve olmayacaktım.

"Sen ciddisin?"

Yiğit'in dudaklarındaki alay kaybolup yüzündeki ifade meraka karışır bir ciddiyet alırken kollarımı göğsümde bağladım ve itici bir şekilde gülümseyerek "Ben hiç olmadığım kadar ciddiyim," dedim.

Kenan'ın küçük kahverengi gözleri tenis topu gibi bir bana bir Yiğit'e kayınca Yiğit, "Kenan bizi bir yalnız bıraksana," dedi. Gerçekten bende bunu istiyordum zaten Kenan'da böyle bir cümle bekliyormuş gibi Yiğit'i sorgulamadan yanımızdan ayrılmıştı.

Yiğit, Kenan'ın gidişinden emin olunca "Kimsin?" diye basit ama cevaplaması benim için oldukça zor bir soru ortaya attı.

Kimdim ben?

Zavallı, kimsesiz, anne babasını çok küçük yaşta kaybetmiş ve bırakıldığı yurtta her türlü şiddete, tacize, tecavüze maruz kalmış Esila Serhatlıgil mi yoksa tüm ülkenin kaderini parmakları arasında tutan, bir şehre sahip olan, devleti varlığı ile tehdit eden bir Ronan mıydım?

Söylesene tanrım ben hangi kaderin, hangi ismin başrolüydüm?

"Sürpriz," dedim gözlerimi kısarak ve "Meysa'ya gider gitmez ilk durağımız Esat Ronan olacak," dedim. Yiğit, Esat'ın ismini duyunca tek kaşını kaldırıp "Sen kendini öldürmek istiyorsun?" dedi tespit eder gibi onun Esat ismi geçerken ki korkak tavrı egomu tatmin edip beni gülümsetti.

"Numarını Kenan'dan alıp seni arayacağım, bu gece Meysa yolcusuyuz."

Yiğit, konuyu kapatmama şaşırsa da bir şey söylemeyip "Olur, sende şimdi git Meysa'ya ne götüreceksen onları hazırla çünkü fazla zamanımız yok seni bekleyemem. Bu arada Cihanlı'dan gece on birde çıkacağız muhtemelen gece bir buçukta da Meysa sınırları içerisinde geziniyor olursun, tabi Esat Ronan seni öldürmezse," dedi alaycı bir tavırla. Onun bu tavrına kibirle gülümseyip "Dikkat et de Esat Ronan kurşunları o ufak beyninde patlamasın," dedim ve oturduğumuz kafeden Yiğit'in kahkahaları eşliğinde kalktım.

MEYSA | Cehennem ♣️TAMAMLANDI♣️Where stories live. Discover now