12.Bölüm: ''Gidişler''

Start from the beginning
                                    

''Hayır,'' dedim kafamı iki yana sallarken. ''Öyle güzel ki, seni dinlerken hiç sıkılmıyorum.''

Bana gözlerini kısarak baktı. ''Büyükbabanın üzerine su dökmüştüm, Yasemin bunun neresi güzel kızım?''

Sırıttım. ''Bence çok romantik.''

''Benimle alay ediyor bakın hele şuna,'' dedi ton ton gülerek. Sonra yılların ve anıların vermiş olduğu yük, özlemle öyle bir iç çekti ki kalbime dokunmayı tek bir zerre bile kalmamıştı. ''Akşam anlatayım mı?'' diye sordu bana sakince. ''Belki Melih oğlum da dinlemek ister.''

''Ya,'' dedim çocuksu bir hevesle. ''İster elbette. Bu hikâyeyi o da dinlemeli.''

Güldü. ''Büyükbabanı donuna kadar ıslattığımın hikâyesi... Ne güzel şeyler öğrenir, oğlan.''

''Mis gibi hikâye işte, ninem.''

''Öyle tabii.''

Gülmeye başladık, hayır zaten gülüyorduk sadece bunu biraz ileriye taşıdık ve uzun uzun güldük. Ninem, ''Yarın sabah gidecek değil mi?'' diye sorduğunda kendimi frenleyip usulca kafamı aşağı yukarı salladım. ''Evet. Yarın sabah.''

''Bir daha ne zaman gelir ki?''

''Bilmiyorum ki,'' dedim. ''Okullar açılıyor ya hemen gelemez. Belki kış için gelir.''

''Kışa mı gelecekmiş yani?''

'''Bir keresinde öyle demişti ama.''

Ninem sesimdeki tutukluğu fark etmişti ama bunu benim için iyiye yorup, ''Ne güzel işte,'' dedi. ''Kışın gelsin de sobada patates patlatırız, Yasemin. Size ıhlamur da kaynatırım.'' Güldü yine. ''Eh bir de benim hikâyelerimi dinlersiniz. Senin bilmediğin daha bir sürü hikâyem var.''

''Gerçekten mi?'' diye irileştirdim gözlerimi.

''Gerçekten tabii ya,'' dedi kendinden emin bir şekilde. ''Yetmiş sekiz yaşında, yaşlı bir insanım ben kuzucuğum. Bu ömre ne anılar sığdırdım ah ah... Ama sorsan hiç yaşamamışım gibi Yasemin.''

''Deme öyle nine,'' dedim kısık sesimle. ''Sen emekçi bir kadınsın. Hayatı çok güzel yaşamışsındır öyle değil mi?''

''Orası öyle ama ömür çok çabuk geçip gitti. Büyükbabanı kırk yaşımdayken kaybetmiştim biliyorsun ya kızım...'' Ninem ne kadar hayat dolu bir kadın olsa da her insan gibi hayatında ondan aldığı çok şey vardı. Önce ailesini sonra kocasını sonra da evladını kaybetmişti... Geriye bir ben kalmıştım. ''Aman neyse,'' dedim ninem gülerek. Gözlerim içinde minik bir kızarma hissettiğimde beni güldürmeye çalıştı. Önündeki son patlıcanı da soyduğunda, ''Ben şunları bir sereyim de kurusun,'' dedi. ''Sahi bu oğlan nerede kaldı Yasemin?''

''Gelir birazdan,'' dedim kırık bir sesle. Ninem ellerinden destek alıp ayağa kalktığında belini tuttu ve karşıya bakıp güldü. ''Geliyor bile.''

Heyecanla arkamı döndüğümde Melih'in sakin adımlarla buraya geldiğini gördüm. Gözlerine bakınca kalbimin nasıl da deli gibi attığını fark ettim. Yerinden çıkacak gibiydi. Elimi yüreğimin üzerine götürsem elim bile titrerdi oradaki baskıdan, şiddetten. Oturduğum yerden çabucak kalktığımda Melih arkaya dolanmadan balkonun önünde durdu ve bana bir bakış atıp nineme döndü. ''Kolay gelsin, Hatice Nine. İyi misin?''

Ninem ağır ağır balkonun duvarına yaklaşıp, ''İyiyim oğlum sen nasılsın?'' diye sordu.

Melih, ''İyiyim Allah'a şükür,'' deyip gözlerini yeniden benimle buluşturdu. Konuşmuyordu ben de konuşamıyordum. Ninem bekletmek istemeyerek, ''Akşam oluyor evladım, hadi nereye gideceksiniz gidin de gelin,'' dedi. ''Çok geç kalmayın bak.''

Çiçekler ve Yasemin Where stories live. Discover now