"Benden hoşlandığını düşünüyorum Iwaizumi. Şu an bir şey söylemek zorunda değilsin. Bu tahminimi kabul etsen de etmesen de ne tepki vereceğimi bilmiyorum. Beni sevmediğini öğrenirsem üzülebilirim, sevdiğini söylersen de ne tepki veririm bilmiyorum. Şu an Akemi ile çıkıyorum ve onu sevip sevmediğimi de bilmiyorum." Elleriyle yüzünü kapattı. "Neden bir anda bunu konuştuğumu merak ediyorsan bu uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi ve eğer duvarların ardına çıkarsam sana bunları söyleyeceğim diye kendime söz vermiştim." Derin bir nefes aldı. "Ama senin cevabını şimdi duymak istemiyorum. Beni Akemi ile buluştur lütfen, onu gördüğümde ya ondan ayrılacağım ya da sen seni reddettiğimi anlayacaksın."

Cümlesi bittiğinde odada derin bir sessizlik oluştu. Iwaizumi ne diyeceğini düşünmeden aklıma ilk gelen şeyi sordu.

"Ne zaman anladın?"

"Aaah Iwa-chan sana cevap vermemen gerektiğini söylemiştim." Elleri hâlâ yüzündeyken konuştu.

"Ama bana artık efendim olmadığını da söyledin. O yüzden söylediğini yapmak zorunda değilim."

Oikawa ellerini yüzünden çekip tekrar onun gözlerine baktı.

"Hep biliyordum."

Odada tekrar sessizlik oluştu. Iwaizumi sırtını yatağa verdi ve tavanı izlemeye başladı. Derin bir nefes aldı.

"Bugünü burada geçirelim. Uzun süre görünmez olmamız gerekecek, o yüzden dinlenmem gerek. Yarın Akemi hanımın yanına gideriz oradan da Karasuno Krallığına."

"Yorucu bir yolculuk olacak."

Iwaizumi cevap vermeyip gözlerini tekrar kapattı. Ve tekrar aklındaki karmaşık düşüncelerle tekrar uykuya daldı.

***

"Ah elim elim! Çok acıyor."

Iwaizumi duyduğu sesle refleks olarak hemen uyandı ve yattığı yerden kalkıp hızla sesin geldiği yere gitti.

"Efendim iyi misiniz!?" Nefes nefese mutfağın kapısında dikilince, Oikawa şaşkınlıkla ona baktı ve ardından kendini tutamayıp kahkaha attı.

"Sadece elimi yaktım Iwa-chan." Kıpkırmızı olmuş elini kaldırıp ona gösterdi.

Iwaizumi affalamış bir şekilde kapıda dikilmeye devam etti.

"Ben... korktum."

"Onu fark ettim." Oikawa gülümseyerek önüne döndü. "Eh madem uyandın şu tencereyi ocaktan alır mısın?" Iwaizumi başını salladı ve ocaktan tencereyi alıp kenara koydu. Oikawa'nın hazırladığı masaya bakıp gülümsedi. Aşçılık onun gizli yeteneğiydi, tabii sakarlığını göz önünde bulundurmazsak.

Oikawa onun masaya baktığını fark edince tezgaha yaslanıp Iwaizumi'yi izlemeye koyuldu.

"İmkanlar burada biraz kısıtlı ama yine de bir şeyler yapmaya çalıştım. Bence güzel oldu."

Iwaizumi masaya oturup kıkırdadı. "Buna karar vermek daha için erken."

***

İkisi karnını tıka basa doyurmuştu.

"Ee Iwa-chan karar verdin mi?" Iwaizumi gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı.

"Karar vermek pek zor olmadı. Sonuçta şu fani dünyada Prens Oikawa Tooru'nun yemeklerini yeme şansı herkese uğramıyor."

"Şimdi bu güzel olmuş demek mi oluyor?"

"Hayır, çok güzel olmuş demek oluyor."

"Iwa-chan! Kelime oyunları yapma bana!" Iwaizumi kahkaha attığında Oikawa da kahkaha attı.

***

Yehooo

Ben yks'ye 27 gün kalmışken ders çalışan ve verdiği molalarda önceden yazdığı bölümleri düzenleyip paylaşmaya gelen yazar(?)

Nasılsınız diye sorduğumda kimse ses vermiyor sanırım kimse bu kısmi okumuyor 😔

Yine de küçük bir duyuru ve kapanış

Duyuru: sınav süreci geçtiğinde Kurooken fici yayımlayacağım bunun aksine epey basit bir kurgusu var fakat hoşuma gidiyor

Vee

Kapanış:

prince/iwaoiOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz