Bir an için yeniden göz teması kurdu ardından bu teması bozarak bakışlarını yine yolda sabitledi.Tanrım, canını sıkan şeyler vardı.Sorularda bunlardan biriydi.Bir süre yeniden yola konsantre olarak ayağını gaz pedalından biraz çekti.Başını iki yana sallayarak duygularına hakim olmaya çalıştı.Derin bir nefes aldı, içinde belirmeye başlayan korkunç öfke elle tutulur bir hal almıştı.

"Pekala, çünkü avını gafil avlamak, gardını indirmişken ona sokulmak istedi.Şöyle düşün birini öldürmek istesen bunu ulu orta mı yaparsın yoksa daha tenha karanlık yolları mı tercih edersin?"

Tırnakları yenmiş elleri dua ediyormuşcasına, avuç içleri yukarı dönük bir halde durdu. Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırdı.Bu işin içinde başka bir iş vardı.

Birkaç dakika sessizlik içerisinde yol aldılar.Düşüncelere dalmıştı.Dün gece partide olanları düşünmekten olabildiğince kaçınmaya çalışıyordu, çünkü hayatının kuşkusuz en rezil anlarından biriydi. Mantıkla başlayıp saçmalardan seçmelerle devam etmek fazlasıyla can sıkıcıydı.

Brendan'ın gözleri dikiz aynasına takıldı.Caddeden yayılan iş makinelerinin gürültüsü de bir hayli artmıştı.Arkasındaki beyaz bir Audi sabırsızca korna çalıyor, onun arkasındaki beyaz Volvodaki kadın sürücü makyajını tazeliyordu.

Trafik Los Angeles'taki kadar yoğun değildi ancak yine de izlendiklerine dair saçma bir duyguya kapılmıştı...Yüz ifadesini dikkat çekecek ölçüde kayıtsız tutmayı başarsa da gür kaşları her an havaya kalkma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Öndeki aracı takip mesafesindeyken birden bir şey oldu, tek şeride düşen trafik akmaya çalışırken sol taraflarındaki bir kalabalık görüş açılarına girdi.Aynı anda sabırsız sürücüler koro misali kornaya basmaya başladılar.

"Tanrım, bu da ne böyle?"

"Lanet olası bir kaza."

Bunu öyle bir tonda söylemişti ki kadının nabız atışları delicesine hızlandı.Önemli bir şeyi gayet rahat bir tavırla söylemek tam da ona göre bir şeydi.Çevredekilerin acil hattından bir şeyler dediklerini duydu ama kelimeleri çıkaramıyordu. Sanki kulağı tıkanmıştı.

"Yardım edebileceğimiz bir şeyler olabilir."

Trafik milim milim ilerlerken direksiyonda sabırsızca ritm tuttu.Tüm bu sıkışıklığın nedeni şimdi anlaşılmıştı.

"Sanmıyorum sağlık ekiplerinin gelmesi an meselesidir."

Tehlikeli bir yer vardı.Yeryüzünde çalkalanan ateşle onarılan.Adı araftı. Vicdanının sesine kulak tıkayanlarla o sesin arasında sıkışıp kalanların ait olduğu yer...

"Tanrı aşkına, bu kadar vurdumduymaz olman kulağa hiç hoş gelmiyor."

Sesi gözlerinde hiddetlenen yıldırımları yansıtıyordu.

Genç adam bir şeyler homurdanırken araç birkaç metre ilerleyip tekrar durdu.Dehşet verici bir düşünce pençesine aldı Bahar'ı. Gördüğünü sandığı şey nefesini kesti.Aman Tanrım!

Araçtan bir an evvel inmek zorundaydı.Kalbi delicesine çarparken bir çift ela gözün onu dikkatle izlediğini biliyordu.Çenesi Gamzeli gibi o da bir seçim yapmak zorundaydı.Eğer ikinci defa cinayetle yargılanırsa bu defa hangi safta yer alacağını tekrar gözden geçirir miydi? Suç mu yoksa ceza mı?

"Hey, o sivri aklından neler geçiyor?"

Vakit yoktu.Geçen her saniye birilerinin sayılı nefesinden giderken orada öylece eli kolu bağlı bir halde oturmasını kimse bekleyemezdi ondan.Bu kişi Ela Gözlü, Soylu, Çenesi Gamzeli olsa bile.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚حيث تعيش القصص. اكتشف الآن