"İyi de sözünü tutacağı ne belli!" diye isyan ettim. Bu adama nedense hiç güvenmemiştim.

"Bilemezsin. Bu nedenle anlaşma yapman gerekir."

"Anthony'nin yanında savaşmasını mı istiyor? O barbarlarla? Yüce Tanrıçam! Asla böyle bir şeyi kabul etmem. Anthony'de etmez! Eğer başarısız olurlarsa Roman hepsinin derisini yüzdürür. İsyan eden herkese bunu yaptı!"

Daphne omzunu silkti. "Anthony akıllı bir adamdır. Dert etme. Kendisini bile bile asla tehlikeye sokmaz."

Söyledikleri kısa bir an için içimi rahatlatsa da bir süre sonra paniklemeye başladım. Çünkü Anthony, Romano ile birlikte çalışma odasına çekilmişti. Leon'a ve Carlos'u sıkıştırmaya çalışsam da ikisinin de ağzını bıçak açmamıştı.

Nihayet gece bittiğinde konuklar da sessiz sedasız odalarına çekildiler. Anthony ve Romano hala ortalıkta görünmüyorlardı. Daphne ve Michael tebrikleri kabul edip odalarına çekildiğinde bir tek ben kalmıştım geride. Anthony'nin yanına gitmek ve aralarındaki sohbete ben de dahil olmak istiyordum ama Anthony'nin benim toplantıya izinsiz katılmama nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Yüreğimde bir ağrıyla odamıza çıktım. Pencere kenarına oturarak dolunayı izlemeye ve Ay Tanrıçasına dua etmeye başladım.

Anthony o gece, şafak sökerken odaya girdi. Yorgun bir halde boynundaki boyunbağını çekiştirip sandalyeye fırlattı. Gömleğinin düğmelerini çekiştirirken pencerenin önünde oturan beni fark etti.

"Sen uyumadın mı?"

Başımı hayır dercesine salladım. Yüreğimdeki tedirginlikleri ona anlatmadan hızla ayağa kalktım ve boynuna sarıldım. Ani hareketime şaşırmıştı. "Ona hayır dedin değil mi? Lütfen Anthony, Romano'ya destek vermeyeceğini söyle bana."

"Ne? Sen nereden..?" Devam etmedi. Tahmin edercesine içini çekti. Kollarını belime dolayıp beni kendine daha çok bastırdı. "Bu yüzden mi hiç uyumadan beni bekledin?"

"Roman çok tehlikeli bir adam. Bastırmadığı tek bir isyan yok. Eğer bu isyanı da bastırırsa, isyana katılan herkesin derisini yüzer. Yalvarıyorum bana Romano ile anlaşmadığını söyle. "

Neredeyse ağlamaya başlayacaktım. Beni sakinleştirmek istercesine saçlarımı okşadı. "Anlaşmadım sevgilim, endişelenme."

Yüreğime yerleşen o korkunç ağrı birden öyle hafifledi ki yeniden nefes alabilir olmuştum. Kollarımı onun boynuna daha sıkı doladım, başımı döndüren kokusunu içime çektim. "Fikrinden dönme lütfen. Seni yanına çekebilmek için ne söylerse söylesin kabul etme."

Parmakları tenimi okşayarak elbisemi tek omuzumdan sıyırarak çıkardığında dudakları keyifle kıvrılmıştı. "Romano da kardeşinden farksız değil. İkisi de acımasız adamlar. Roman'ın yerine en az onun kadar acımasız bir adamın geçmesini destekleyecek değilim. Bu benim savaşım değil. İki zalim adam uğruna askerlerimi ölüme sürükleyemem."

Söyledikleriyle rahatlasam da zihnim Romano gitmeden alarm vermeye devam edecekti. Ertesi gün Daphne ve Michael güle oynaya yeni yaşamlarına gitmişlerdi. Kraliçe kızını uğurlamaya bile gelmemişti. Romano ise birkaç gün daha Mowaki'de kalmış, kral ve Anthony'i ikna etmeye çalışmıştı. Anthony'nin kararı kesin olsa da kral düşüneceğini belirtmişti. Nitekim Romano gittiği gibi kraliçe ve Anthony arasında sonu gelmeyen bir tartışma başlamıştı. Melania, bu teklifi kabul etmeyi, Anthony'nin isyana destek vermesi gerektiğini ısrar edip duruyordu. Zaten ikilimde olan kral iyice düşünür olmuştu. Anthony ise bu isyana katılmanın hiçbir sonucu olmayacağını, Romano'nun da kardeşi gibi olduğunu, verdiği sözlere inanmadığını söylemiş, isyana destek olmanın bile bile intihar olduğunu eklemişti.

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum