Bölüm 5 : Arkadaş Değiliz

Bắt đầu từ đầu
                                    

Ambalajı sıyırdıktan sonra kaktüsün dikenlerine iliştirilmiş bir not gördü. Tabi. Not kağıdı kaktüsün dikenlerine geçirilmişti. Aman ne hoş. Devrim kağıdı aldı ve ona yazılmış notu okudu.

"Tabu sayılan şeylere saldırman şartsa, bu saldırı, fikrinin doğruluğunu kanıtlıyorsa, çekinme! Saldır! Ya dikenleri sempatik gülsündür ya da çiçeği görmezden gelinen kaktüs!"

Küçük İskender, diye düşündü. Okumuştu. Peki bu not ne anlama geliyordu? Ona bunu kim göndermişti? 

Not kağıdını avucunun içinde bükerek masasına doğru yürüdü ve Zahide'ye, "Bunu ofisimden alsınlar."diye duyurdu.

Sandalyesine oturdu ve birkaç saniye boyunca kaktüse baktı. Üzerinde düşünmek için bile vakti yoktu, o yüzden eğer bu bir tehdit ise devamının nasıl şekilleneceğini bekleyecekti. Fakat şimdilik üzerinde daha fazla düşünmeyecekti. 

Zahide bir kişiyi çağırdı ve kaktüs ofisten çıkarılırken Devrim bilgisayarına döndü. 

Masanın üzerinde duran buruşturulmuş not kağıdına ilgisizce bir bakış attı ve onu alıp masanın altındaki çöp kutusuna attı. 

Çalışmasına geri döndü.

*

Akşamın dokuzunda evine geldiğinde aynı çiçeğin kapının hemen girişinde olduğunu görünce kısa bir duraklama yaşadı. Ceketini çıkarıp koluna alırken, akülü sandalyenin sesini duydu ve hemen ardından lobide ablası Armağan belirdi. 

"İlginç bir çiçek tercihi, öyle değil mi?" Ablası elinde tuttuğu bir kağıdı ona uzattı. "Not daha da ilginç."

Devrim notu ondan aldı ve kısa bir bakışla ofisteki kaktüsün üzerinden çıkan notla aynı not olduğunu gördü. Ona aynı bitkileri hem evine hem de ofisine gönderecek kadar kim kinlenebilirdi? Üstelik bir kaktüs. 

Devrim aptal değildi. Çok az dostunun olduğunu biliyordu ve içinde bulunduğu dünyada kimseye güvenmemesi gerektiğini de öğrenmişti. Ama en gaddar düşmanının bile böylesi ucuz bir numara çekmeyeceğini de biliyordu. Bunu basit düşünen birisi yapmıştı. Devrim'e mesaj vermek isteyen birisi. 

Muhtemelen onu tanımayan birisi. Çünkü tanısa böyle bir aptallık yapmazdı.

"Bu teslimat ne zaman geldi?" diye sordu ablasının meraklı bakışlarını görmezden gelerek. Armağan onun bam teliydi. Onu seviyordu. Ancak duygularını göstermek konusunda ne yazık ki başarılı değildi. O, ailesini katlettikleri zaman bütün duygularını orada bırakmıştı. İçinden bir volkan taşmış onu tüketmişti.

"Akşam üzeri."

Bu ofisine gelen teslimatla aynı zamanlardaydı. Genç adam bıkkınlıkla kaktüse baktı. Üzerinde çiçek varsa bile kesilip alınmış gibiydi çünkü tomurcuk izleri üzerindeydi. Tıpkı ofisteki kaktüs gibi. 

"Kim olduğunu düşünüyorsun?" 

"Hiçbir şey düşünemeyecek kadar yorgunum,"diye mırıldandı Devrim. "Biraz koşup uyuyacağım."

Armağan sessiz kaldı. Devrim onun yanından geçip odasına geçti ve üzerindekileri çıkardıktan sonra yalnızca bir spor şortu ile tişört giydi. Çoraplarını ayağına geçirdi ve koşu ayakkabılarını da giydikten sonra tekrar dışarıya çıktı. 

Koşmaya, zaten yorgun olan bedenini daha fazla yormaya ihtiyacı vardı çünkü başını yastığa koyduğu anda uyumak istiyordu. Uyku problemi çeken birisine karşın son derece zinde görünmesine rağmen, Devrim yaşadığı durumdan hoşnut değildi. Günü belki de yalnızca birkaç saatlik uyku ile geçiriyordu. 

PERİ ve KUZGUNNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ