Bakışlarım eline çevrildiğinde beremi gördüm.

Siktir. Tanımamıştır değil mi? O karanlıkta beremi tam seçememiştir değil mi?

Kafasını hızla bana çevirdi. Bir kaç kez dudakları aralandı bir şeyler söylemek için ama kelimeleri geri yuttu.

Biraz yüzüme şaşkınca bakmaya devam etti. Ardından da konuştu.

"Anonim?"

....

Ada'dan...

"Evime getirdiğin için teşekkürler Utku."

"Rica ederim. Ne demek."

Son kez Utku'ya el sallayıp anahtarımla eve girdim.

Eve girer girmez telaşlı bir anne, baba, abi, anneanne ve dede karşılaştım.

"Ada sen nerdesin?!" diye annem koşarak bana sarıldı.

"Biraz hava almaya çıkmıştım."

"Keşke haber verseydin Ada." diye söze atladı anneannem.

"Telefonum evde kalmış. Ben de öyle biraz hava almak için çıktım. Ama iyi geldi."

Annem sanki bir şey anlamış gibi 'hee' gibi bir ses çıkardı.

Ya hayır!

Hastalığımdan dolayı bunaldığımı, o yüzden evden çıktığımı düşünüyor olmalı.

Özür dilerim anne, ama bu yalanın arkasına sığınmak zorundayım.

"Ben odama çıkayım artık. Uyusam iyi olur. Yarın okul var sonuçta."

Babamın yanına gidip ona sıkı sıkı sarıldım. Sonra da herkese 'iyi geceler' dileyip odama çıktım.

Merdivenlerden çıkarken arkadan babamın 'Ada'nın neyi var?' sorularını duymazlıktan geldim. Büyük bir ihtimalle annem ona henüz hasta olduğumu söylememişti.

Odamdan önce banyoya girip rutin işlerimi halletim. Ardından da odama geçip montumu çıkardım. Hızlıca pijamalarımı üstüme giyip yatağıma girdim. Yatakta yatmak yerine oturur bir pozisyonda durdum. Pikemi de bacaklarıma çekip bu geceyi düşünmeye başladım.

-Yarım saat önce-

"Anonim?"

"Anonim kim?" Şaşırmış gibi bir tepki verdi. Sanırım yanılmıştım. O anonim değildi. Bir an hem bere, hem deri ceketten onu anonim zannetmiştim.

"Hiç kimse. Boşver."

Kafa sallamakla yetindi. "Sen bir şey diyodun Ada?"

Tam tekrardan söylemek için ağzımı aralamıştım ki evdekiler aklıma geldi.

Ben onlara haber vermeden çıkmıştım. Üstelik telefonum da evde kalmıştı.

"Annemler beni çok merak edecekler. Artık eve gitmeliyim."

"Onlara haber vermedin mi?"

"Hayır. Ben aslında ilk önce anonim için dışarı çık-" cümlemi tamamlamadım. Çocuğa anonimi boşver diyorsun, şimdi de dediğin şeye bak.

Gözlerimi yumdum. Bir kaç saniye sonra gözlerimi açıp Utku'ya baktım.

"Ben artık eve gideyim."

Ben ayaklandığımda Utku da ayaklandı. Birlikte sahilden çıktık.

Eve kadar ikimizde konuşmadık. Derin bir sessizlik eşliğinde evime geldik.

-Şu an-

Daldığım düşünceler arasından sıyrılıp oturduğum yerde esnedim. Tek elimle de saçlarımın diplerini karıştırdım.

Elimi saçlarımdan çektiğimde ise ağzım açık kaldı.

Ellerime bir yumak saç gelmişti.

Hayır, hayır, hayır...

Bunu istemiyorum!

Saçlarımın dökülmesini istemiyorum!

Daha önce ufak tefek dökülüyordu, şu an ise elimde bir yumak saç vardı.

Olamaz ya! Olmamalı.

Ben saçlarımı çok seviyorum.

Bu lanet hastalık yüzünden onları kaybetmek istemiyorum.

Allah'ım lütfen bir mucize olsun.

Ben saçlarımı kaybetmeden şu hastalıktan kurtulayım.

Lütfen...

•••••

1K. İnanamıyorum. 1K okunmayı geçtik!!

Şu an aşırı mutluyum. Hem de çok. Gerçekten tarif edilemez bir mutluluk. Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum. İyiki varsınız. Sizi seviyorum <3

1K şerefine bu bölüm uzun geldi. Normalde kısa hikâye katagorisinde olduğumuzdan bölümleri kısa yazıyorum. :(

Rica etsem vote verip, yorum yapar mısınız?

Seviliyorsunuz.

xoxo

KANSER • TEXTINGOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz