2. Bölüm

5.1K 329 1
                                    

İkinci bölümde sorunlar olduğu için yeniden yüklenmiştir. Hikayeyi okuyamayanlar yeniden kütüphanelerinde kaldırıp ekleme yapsın.

****


... Tek kelime edememişti. Sadece son duyduğu şey ile şaşkınlığı daha da artmıştı... "Bana bakmayı bırak ve git buradan" dedi. "Şuanda yaptığını yapmaman gerektiğini biliyorsun değil mi?" Hikari şaşkın bir şekilde hızla oradan uzaklaşırken hala gözünün önünde Kei'nin kendisine bakmayan ifadesiz yüzü vardı. Kei, olanları duymuş ve içeriden hızla koşan Hikari'nin biri ile çarpıştığını görünce ona bakmıştı.

Ama başını bile kaldırmadan gitmek üzere olan Hikari'ye uzatılan elleri görünce kendisinin bile beklemediği bir hız ile o ellere engel olmuştu. Şaşkın bir şekilde kendisine bakan Hikari'ye gözleri değmeden "Şuanda yaptığını yapmaman gerektiğini biliyorsun değil mi?" diye sorduğundan tek şaşıran Hikari olmamıştı.

Ellerini tuttuğu çocuk sert bir şekilde ondan kurtularak "Sen ne yaptığını sanıyordun" diye haykırmıştı. Hikari ise hafif bir gülümseme ile başını eğmiş ve hemen oradan uzaklaşmıştı. Yol boyunca Kei'nin sesi kulaklarından yansılanmıştı. "Şuanda yaptığını yapmaman gerektiğini biliyorsun değil mi?" diye sormuştu.

Tekrar gülümseyen Hikari elini cebine sokarak evin yolunu tutarken Kei de çocuğa sert tepki vererek "Bir daha sakın o kıza elini uzatayım deme" demiş ve oradan uzaklaşırken arkasından sinirli bakan gözlere aldırış etmeyerek o da evin yolunu tutmuştu. Hikari apartmana geldiğinde duraksamıştı. İlk kez arkasında Kei olmadan rahat bir şekilde merdivenlerden çıkıyordu. Az önce ağlayan kız şimdi içinde farklı bir sevinç taşıyordu. En azından birinin onu anlamaya başladığını düşünmeye başlamış ve mutlu olmuştu. Eve kapısına geldiğinde içerideki hareketlilik dikkatini çekmişti. Hızla salona koştuğunda ise ailesinin telaş içinde hazırlandıklarını görmüştü. "Siz... Siz ne yapıyorsunuz böyle?" dedi büyük bir merak ile... "Ah... Kızım geldin mi? Bizim acilen Japonya'ya dönmemiz gerek" diye karşılık veren annesine şaşkınlık ile bakmıştı.

"Japonya mı? Ama siz..."

Sözlerini tamamlayamadan abisi karşılık vermişti. "Büyük babam rahatsızlanmış, annem onu görmek istiyor ve bu fırsattan babam ve bende yararlanmak istiyorum. Biliyorsun Japonya'ya gitmek istiyordum" dedi. Hikari ise üzülerek...

"Peki ben ne olacağım? Beni burada yalnız mı bırakacaksınız?" diye sormuştu. Annesi kızının okulda zorluk çektiğini biliyordu ve onu ne kadar bırakmak istemese de babasını son kez görebilmek için gitmesi gerekiyordu. "Hayatım! Biliyorum senin için kolay değil ama en azından beni anlamalısın."

"Anne beni bırakmayın... Ben tek başıma ne yaparım burada?" diye yalvaran Hikari'ye annesi sarılarak "Tek başına değilsin canım. Hani'nin ailesi ile konuştum... Biz gelene kadar siz birlikte kalacaksınız." Annesinin sözleri ile mutlu olan Hikari hemen gözüne gelen yaşları geri göndermişti. Sevinç ile... "Gerçekten Hina benimle mi kalacak? Ah annecim...

Teşekkür ederim." Dediğinde kapıdan gelen ses ile gülümsemişti.

"Demek yeni evim burası. Hiç fena sayılmaz." Hina şaka yaparak Hikari'nin yanına gelmişti. Hikari ise gülümseyerek arkadaşına sarılmıştı. "Teşekkür ederim Hina..." Hina şaşırarak "Neden şimdi teşekkür ettin ki?" demişti.

"Sen harika bir arkadaşsın... Gerçekten çok mutluyum" dedi ve daha da sarıldı arkadaşına. Hina ise gülümseyerek "Yah beni boğmaya mı çalışıyorsun? İnan bana o kadar da mutlu olmamalısın..."

"Ne, neden böyle söyledin?" diye karşılık veren Hikari'nin bakışları değişmişti. Hina kahkaha atarak "Korkmana gerek yok... Sadece sabahları uyuyamayacaksın artık. Ayrıca ben çok geç yatarım ve seni de uyutmayacağım." Hikari derin bir nefes almıştı.

Siyah Eldivenli KiracıUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum