3. Bölüm ''Geriye Kalanlar...!''

Start from the beginning
                                    

Yüzündeki o sırıtışı uzun olmasada tırnaklarımla kazımak istemem sadistçeydi ama çok cazipti. Beni hala görmediğinden rahatça onu izledim. Uzundu , kumral saçlarına inat sarı tutamları öyle asildi ki onun farkını hemen anlıyordunuz bakar bakmaz.

Batu sizi görür görmez çarpan bir erkek değildi. O tanıdıkça ,baktıkça güzel olan adamlardandı.

Yavaş yavaş bana doğru döndüğünde beni görmeyi beklemediğinden yerinde zıplayıp damağını çekti. Bu koskoca adam bazen öyle çocuk oluyordu ki saçlarını karıştırıp sevmek istiyordunuz üstelik ulaşılmaz olduğunu bile bile....

Gözlerinin koyulaşması nefesinin sıklaşması gittikçe artarken nereye baktığını anlamadığım gözlerini takip ettim. Tabii ya neredeyse çıplaktım. Omzumu silkip işaret ettim.

'' Çamaşırlarımı verirsen giyinecektim...'' Hipnoz olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Yaklaşmaya başladım ben adım attıkça o da geri gidiyordu. Yağmur ablanın izlettiği film geldi aklıma.. Tecavüzcü Salih mi neydi kel bir adam vardı. Kadınlar ondan kaçıyordu sürekli. Kahkaha attım. Sesim bana ulaşmazken Batu'nun her güldüğümde yıldızlar parlayan gri gözlerine bakmayı daha çok bir seviyordum.

Ona ait sevmediğim bir şey var mıydı ?

''Korkma küçük canını yakmayacağım. '' Dedim ellerimle.... Gözleri büyüdü. O da bir kahkaha attı. Hani ölecek olsanız son dileğiniz sorulsa hiç düşünmeden 'Bir kez onun gülüşünün sesi' derdim. Çünkü o ne zaman gülse çiçeklerim açıyordu, içimde kuruyan ne varsa yeşile boyanıyordu.

Dudakları hareket ederken bir an olsun kaçırmadan dudaklarını takip ediyordum gözlerimle. Önceden olsa bu kadar uzun süre bakamayacağım dudakları şimdi sürekli gözlediğim yer olması ne tuhaftı.

Hayat sizden bir şeyleri alırken yerine öyle şeyler veriyordu ki neredeyse iyi ki dedirtiyordu size...

'' Fazla cesursun...İyi değil kızıl ,karşında bir erkek var unutma...''

'' Ben cesur değilim ama sen korkaksın...'' Ellerime bakarken kaşları çatıldı. Omzumu silkip daha da yaklaştım. Bu kadar neden abartıyordu ki altı üstü çıplaktım. Ne yani insan doğarkende çıplaktı.

Bir nefes aralığı bırakıp elinden aldığım iç çamaşırlarımla ,parmağımın üstünde yükselip kulağına yaklaştım. Nefesimi kulağına verdim. Titredi. Kahkahamı bastırıp konuşmaya başladım.

'' Kendini kasarsan canın çok yanar civcivim...'' Çamaşırlarımla,dolabımdan aldığım kıyafetlerimle banyoya gittim. Lavabonun fayansına tutundum. Ben az önce ne halt yemiştim öyle...

Kahkaha atacakken kendimi durdurdum ben duyamıyorum diye bazen herkesi öyle sanmam ne kadar ironikti öyle...Üstümü giyip ,saçlarımı kuruttuktan sonra odaya girdim. Gitmişti...

Kahvaltı sonrası mutfağı toplayıp salona geçtik. Batu tam koltuğa oturacakken aniden kalkınca arkasından kalktım. Acaba sevgilisi mi gelmişti yine. Yeterince doyamamışlardı belkide birbirlerine ya da kendilerine ait planları vardı. Başımı iki yana salladım beni ne ilgilendiriyordu ki?

Kapıdan giren Toprak abiyle göz göze gelince şaşırdım. Toprak abi başıyla selam verip anlatmaya başladı elleriyle.

'' Sana ihtiyacım var Ela... Konu önemli...'' Batu hızla karşıma geçip Toprak abiye sinirli sinirli bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. '' Bak tamam çalışmak istiyor olabilir ama en azından biraz dinlenmesine izin verseydin..'' Diye konuşurken o kadar hızlı konuşmuştu ki anlamak için ekstra çaba sarfettim.

''Mecbur olmasam gelmezdim sarı kafa...'' Der demez benimle göz göze geldi.

''Ela durum kritik. Sana ihtiyacım var. Bakanlardan biriyle ilgili bir problem var...'' Ben hala ona bakarken o da anlatmaya devam etti.

Asi ve Mavi (Devlerin Aşkı- III)Where stories live. Discover now