Bende varım diyordum. Sizin bana yaptığınız tüm acımasızlıklara baş kaldırıyorum. Ve bunu kendi adalet anlayışımla yapıyorum. Acımıyorum , tıpkı sizin gibi. Düştüğünüzde el uzatmıyorum , yine sizin bana yaptığınız gibi. Ve en önemlisi artık sizin kurallarınıza isyan etmiyorum. Çünkü kurallarınızı yeniden yazmanızı sağlıyorum.

Bundan böyle devran dönmüştü. Artık sahne tamamen benimdi. Bu zamana kadar hep onların kurallarına göre oynamıştım. Bundan böyle benim kurallarım geçerli olacaktı. Ve benim en önemli değişmez tek bir kuralım vardı. Birisi seni öldürmeye kalkarsa , kanatlarını yakarsa , ellini kolunu bağlarsa , yok et onu!

''Ne yapıyoruz? Apartmanın risk raporunu hazırlamaya devam mı ediyoruz? '' Gökhan'ın sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim. ''Ne?''

''Bir saattir boş boş apartmanı izleyince haliyle yine mimarlık damarın tuttu sandım.'' deyince ona ters bakışlar attım.

''Dış cephesi hasar almış. Balkonların demirleri gözüküyor bu da betondan çaldıklarını gösterir. Üstelik en üst katın terasında büyük bir çatlak var. Baştan aşağıya hasarlı bu bina, bu zamana kadar çökmemesi büyük şans doğrusu.'' dediğimde Gökhan'ın hayret dolu bakışları beni buldu. ''La ben onu şakasına demiştim sen baya baya binanın işçiliğine mi bakıyordun?''

''Mesleki deformasyon ne yapabilirim?'' diyerek omuz silktim.

''Yok senin ki hastalık valla bak! Normal değil bir kere.'' dediğinde öyle mi der gibi baktım. ''Ben en azından geceleri cüppem ile uyumuyorum!'' dediğimde bu kez o omuzlarını silkti.

''Anlamazsın sen. Çünkü senin bir cüppen yok!'' dedi.

''Olsa bile onunla uyumak gibi bir manyaklık yapmazdım.'' dediğimde gözlerinde maviş gözlerinde bulutlanma oldu. ''Annem gibi kokuyor.'' diye fısıldadığında bunu beklemediğim için bir kaç saniye öylece kaldım.

''Sanki o yanımda olunca , onun uyuyunca annemin kokusu burnuma doluyor. '' dediğinde gözleri dolmuştu. Bakışlarını kaçırıp , alaya vurdu. ''Bende böyle bir psikopatım işte!'' dedi.

Bir kaç saniye sonra ''Güzel mi?'' diye sordum. Gözlerim ilerde bir noktada daldı. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. ''Ne güzel mi?'' dedi.

''Anne kokusu , güzel değil mi?'' diye sordum. Bakışlarımı daldığım yerden ona çevirdim. ''Ne gibi kokuyor?'' diye sorduğumda bu sefer kendine engel olamadan sağ gözünden bir yaş aktı. Hızla sildi. ''Cennet bahçesi gibi.'' diye mırıldandı.

''Biliyor musun Gökhan?'' dediğimde mavileri merakla kısıldı. ''Neyi?''

''Bana bunu iki hafta önce söylesen ne demek istediğini anlamazdım. Ama,'' dediğimde ciğerlerimi derin nefes alarak doldurdum. ''Artık nasıl bir his olduğunu biliyorum.'' dedim.

Gerçekten biliyordum. Çok tuhaf ama biliyordum. Yıldız Hanım bana her sarıldığında parfümün bile bastıramadığı kendine has kokusunu almıştım. Almıştım ama tam olarak ne koktuğunu tanımlayamamıştım. Şimdi Gökhan'dan öğrenmiş oldum.

Saçlarımı karıştırdı. Sonrada boğucu havayı dağıtmak için ''Ee burada böyle apartmanı izlemeye devam ediyor muyuz?'' diye sordu.

''Sende ne kurtlu çıktın arkadaş ya! Tamam , inelim.'' dedim. Beklemeye gerek yoktu.

''Kurtlu mu? Sen var ya benim kalbimi çok kırıyorsun!'' yalandan gözlerini doldurduğunda ona sen iflah olmazsın bakışları atıyordum.

''Bana değil , başkalarına doldur sen o gözlerini, en azından işimize yarasın.''

KAYIP PARÇA (ASKIDA)Where stories live. Discover now