----


Derek'in kapıyı açması ile girdim eve. Direk gözüme çarpan oturma odası ve mutfak olmuştu. Amerikan tarzı bir mutfağı vardı. Ev koyu renklerle döşenmiş olmasına rağmen oldukça ferah görünüyordu. Ayakkabılarımı çıkarıp kenarda gördüğüm sade bir çift terliği giydim. Henüz hiç bir halı yoktu. Arkamdan gelen Derek evin kapısını kapatmış ve yanıma gelmişti. Heybetli vücudu yanıma gelirken istemsizce onu izlemiştim

"Çoğu eşyayı yerleştirdim. Sadece mutfak ve oturma odasında küçük şeyler kaldı"

Onun söylemesinin ardından küçük bir kaç koli çarptı gözüme. Büyük ihtimalle dekor, kitap ve bir kaç mutfak eşyası olmalıydı. Başımı aşağı yukarı salladım ve gülümsedim. Pek fazla iş yoktu, çabuk biter gibiydi

"Mutfak eşyalarını ben yerleştirebilirim. Sende oturma odasındakileri halledersin"

Başını aşağı yukarı salladı. İkimizde bir süre bekledik. Sanki ne yapacağımızı bilmiyormuş gibi ikimizde utangaçtık. Açıkcası bu durum oldukça şirin olsa da biraz da gergindim. Bir birimizi çok iyi tanıyor olmasak da ikimizde aramızdaki bu garip şeyin farkındaydık ve durdurmaya çalışmıyorduk. 

Ben mutfağa yönelince o da oturma odasına yöneldi. Mutfaktaki iki kutuyu açtım ve içlerine baktım. Bir kutuda bir kaç tabak ve çanak vardı. Diğerinde ise kupalar ve çatal/bıçaklar.

Aslında onun tercihine göre koymam gerekiyordu ama banane. Bir kaç kupayı ve bardağı teker teker yıkadıktan sonra boş buldum bir rafa dizdim. Bardakların yanındaki rafa da tabakları ve çanakları da yıkadıktan sonra boylarına göre ayırarak koydum. Üst rafları kapattım ve dikdörtgen alt raflara baktım. En üsttekinin boş olduğunu görünce onları dizme kabı ile birlikte aldım ve lavabonun yanına koydum. Her birini güzelce yıkadım ve kuruladım. Teker teker dizme kabına geri koydum ve onu da alt rafa güzelce koydum. Derin bir nefes bıraktım ve gülümsedim.

"Senin işin bitti mi?"

Diyerek arkamı döndüm. Ama Derek mutfak barına yaslanmış beni izliyordu. İşini ne zaman bitirdi bilmiyorum ama epey uzun bir süredir o halde gibiydi. Alaycı bir şekilde gülümsedim

"Keşke yardım da etseydin"

Gözlerini benden ayırmadan hafifçe gülümsedi

"Üzgünüm. Bir an büyülendim de"

Tek kaşımı kaldırdım ve gülmemeye çalışarak kafamı aşağı yukarı salladım. Onunla baş başa kalmak iyi gelmişti. Sanki normal gibi gibi hissetmemi sağlıyordu. Üstelik düşüncelerini açık bir şekilde söylemesi hoş ve güzel hissettiriyordu.

Dayandığı duvardan doğruldu ve bir kaç adımda yanıma geldi. Boylarımız arasındaki fark ile başımı hafifçe kaldırdım ve baktım gözlerine. İstemsizce derin bir nefes aldım. Derek ise gözlerimizdeki bağı koparmadan kafasını hafifçe yana yatırdı 

"Kahve?"

Sorusu üzerine gülerek bakan gözlerine aynı samimiyet ile karşılık verdim ve kafamı hafifçe aşağı yukarı sallayarak onu onayladım

"Olur. Sütlü ve şekerli olsun"

 Başını aşağı yukarı sallaması ile ilk göz temasını kesen ben olmuştum. Adımlarımı oturma odasındaki koltuğa yönelttim ama o sırada dikkatimi çeken bir şey ile yönümü değiştirdim. Merakla masa özerindeki çerçeveli fotoğrafı aldım elime. Küçük bir çocuğun fotoğrafıydı bu. Tek başına bir özçekim olsa da arkadaki oyun parkında oynayan diğer çocuklar göze çarpıyordu.

Aniden bulanıklaşan etraf ile gözlerimi açıp kapadım. Gözlerimin önüne gelen sahneler ile kaşlarım çatıldı

Fotoğraf aniden değişti. Öndeki çocuğun bakışları korku dolu yardım çığlıkları atarken, arkadaki park kanlar içindeydi ve o oynayan çocukların yerine bir kaç çocuk kıyafeti kalmıştı. Her biri kanlar içinde bir dehşeti gün yüzüne çıkarıyordu.

Duyduğum adım sesleri ile fotoğraf normale dönerken başımın döndüğünü hissettim. Fotoğrafı masaya geri koyarken yanıma gelen Derek'in sesini işittim

"O benim. En sevdiğim parktaydım. Olacaklardan habersiz kendi kendime eğleniyordum."

Kaşlarım anında çatıldı ve bakışlarım ona kaydı. Nasıl yani? O vahşeti o yapmamış mıydı? O zaman tam olarak ne olmuştu? O çocuklar neden kan içindeydi? Yoksa o gördüklerim geçmişe mi aitti? Belki de tamamen hayal ürünümdü.

Elindeki kahve kupalarını hızla kenara koydu ve havadaki ellerimi tuttu. Endişeli sesi ile yüzümü inceledi

"Hey, sen iyi misin? Biraz korkmuş veya şaşırmış görünüyorsun"

Gözlerimi anlık kapadım ve tekrar açtım. Bütün bu kötü düşünce ve hisleri kendimden uzaklaştırırken yüzümdeki ifadeyi kontrol altına aldım ve gülümsedim

"Hiç. Sadece bir an başım döndü o kadar. Daha iyiyim şimdi"

Yalanlarıma inanmış gibiydi. Yüzündeki endişe kaybolmamış ona kaşları çatılarak katılmıştı. Ellerini ellerimden çekti ve koltuğu gösterdi

"Otur istersen. Bu gün yorulmuşsundur belki"

Onun anlayışlı hallerine gülümsedim ve koltuğa oturdum yavaşça. Ama olanları bir anlam veremiyordum. Neydi bu olanlar? Tam olarak ne dönüyor bu adamın hayatında? Evet bir şeyler gizlediğini biliyordum ve hatta geçmişe dair bir acısı olduğu belliydi. Önemli olan bunları öğrenebilecek olup olmamam. Veya öğrenmek isteyip istememem. Beni ilgilendirmese dahi oldukça çok öğrenmek istiyorum. Nedeni hakkında en ufak bir fikre sahip olmasan da, içimde pek iyi hisler olduğu söylenemez...

 Nedeni hakkında en ufak bir fikre sahip olmasan da, içimde pek iyi hisler olduğu söylenemez

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.

Islık -Ara Verildi-Место, где живут истории. Откройте их для себя