4.BÖLÜM "Ukala"

Beginne am Anfang
                                    

İkisinin ölümcül bakışları arasında kıvrınıyordum resmen. Rahatsız olduğumu fark etmişti ki Prinç

"Ee... Sen niye okul forması giymedin Soo Ah?"

Odama bakmış ama bir forma bulamadığım için giymemiştim. Aynını Pirinç'e anlattım. Ilk günden sorun olmayacağını belirtmişti. Ben de üzerinde durmamıştım.

İşte sonunda okulun önünde bulunuyorduk. Büyük bir endamla Kang Koleji tam önümde duruyordu. Çok büyüleyici bir okuldu burası. Fazlasıyla şanslı olduğumu hissediyordum ama bir terslik vardı. Neden herkes bana bakıyordu?

"En sevmediğim şey oluyor... Tebrik ediyorum. Tüm erkeklerin radarına girmiş vaziyettesin Soo Ah."

Komik hareketler yapıp çırpınıyordu bunları söyleyen Domuz. Ben ve Pirinç büyük bir şaşkınlıkla birbirimize bakıp kahkaha atmaya başladık.

Domuz'u kolundan tutup sürükleyen Pirinç'e bakıp onların arkasından asi, dik bir şekilde ilerliyordum. 3. Kata ulaşmıştık -sonunda- sınıfa gireceğim sırada izinli gün sayımı düzeltmem için müdürün yanına uğramam gerektiğini hatırladım. Çocuklara haber verip müdürün odasını bulmak için koridorda gezmeye başladım.

Bu okulda ki tüm erkekler kızlara ağzı açık mı bakıyordu? Utanmasam hepsinin ağzına yapıştırmıştım şimdi. Hah sonunda müdürün odasını bulmuştum. İşlemleri 15 dakika içinde halledip odadan çıktım. Koridorda kimse yoktu ders saatiydi çünkü. Sınıfıma kapıyı çalarak girdim. Sınıf öğretmenimiz Bayan Min beni yanına çağırıp

"Sınıfımızın yeni üyesine hoşgeldin diyin çocuklar. "

Ön sıralarda oturan hafif kilolu bir çocuk sınıfın makyaj küpüne bakıp

"Sınıfımızın yeni prensesi Soo Ah"

Bunu söyledikten sonra sınıftan 'Ooooooo..' diye bağırışlar çıkmış makyaj küpü olarak tanımladığım kızın bakışları üzerimde dikleşmişti.

"Bayan Min yeni arkadaşımız kendini tanıtmayacak mı?"

Ahh bunu söyledikten sonra ki sinsi bakışı varya gebertmemek için kendimi zor tuttum. Bayan Min'in konuşmasına izin vermeden.

"Ben Soo Ah"

"Çok kısaydı. Ben kendimi tanıtmaya başlasam susamam. Düşün artık Soo Ah."

Bu kız galiba tahtını kaybetmekten korkuyordu ama bu çok normaldi çünkü o taht artık benimdi.
Soo Ah diye bastırdıktan sonra o yokmuş gibi sınıfa döndüm ve müthiş bir gıcıklıkla

"Evet. Sadece Soo Ah kısa ve net. Çoğu insan gibi uzun ve boş değil."

Bunu dedikten sonra sınıf çıldırmıştı. Yemin ederim ki bir çocuğu 'oleu oleu' deyip masayı kaldırıp yere vurduğunu goril gibi ellerini yumruk yapıp göğsüyle aşk yaşadığını gördüm. Bense gözlerimle boş bir yer bulmak için bakınıyordum. Sınıftaki tek boş yer en arka cam tarafında başını masaya koyup uyuyan bir çocuğun yanıydı. Gözümü devirip ilerledim ve oturdum. Herkes şok olmuş bana bakıyordu. Pirinç ve Domuz da buna dahildi. Bayan Min

"Yeter herkes önüne, açın 35. Sayfayı çocuklar "

Kitaplarını açmak üzere herkes önüne dönmüştü. Benim kitabım bile yoktu. Çantamı masaya koydum. Yanımda ki çocuk uyanmaya başlamıştı galiba çünkü eliyle masanın altından gözlerini ovuyordu. Masanın altından birden bana bir bakış attı kafasını kaldırmadan.

"Ştt! ne işin var burda küçük çocuk?"

Bu gölge çocuktu. Hay ben kendi şansımı......

"Burda okuyorum. Okulum burası uzun!"

The Dark House Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt