Siyah saçları omuzlarına dökülmüş, perçemi yüzünün yarısını kapatırken kahkaha attığı belli olan bir şekilde gülüyordu. Göz kenarları hafifçe kısılsa da yeşil gözlerini görmemek imkansızdı. Üzerinde koyu yeşil renkli bir sweat vardı. Yüzümde oluşan minik gülümsemeyi fark ettiğimde başımı iki yana sallayarak içime doğan hissi yok saymaya çalıştım. O insanları büyüleyen bir büyücü gibiydi. Bir insanın gülümsemesi nasıl başka bir insanı garip bir hisse sürüklerdi? "Latte ve tiramisu alabilir miyim?" Duyduğum narin ses ile başımı fotoğraftan kaldırıp karşı masamda oturan, içime garip his veren o kızı gördüm. Saçını tepeden dağınık bir topuz yapmıştı. Önünde bir kitap açıktı. Garson yanından ayrılırken kalemliğini açıp içinden kalem çıkarttı. Derslere tutkusunu bildiğim için yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Onun hakkında bir şey bilmek neden hoşuma gitmişti bilmiyordum. "Maral Birsoy." Diye mırıldandım kendi kendime. "Hayatına hoş geldim."