Korku : çoğu duygudan daha yoğun, daha gerçek. Belkide duyguların kaynağı onun merkeziydi. Acı, nefret, aşk; hissedilirken o mide ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı ve kalp çarpıntısı. Korku bunun en alt, en kaynak, en dibte olandı. İnsanoğlu ise öylesine korkaktır ki, yaşarken bile ölümü arzular. Ölüm geldiğinde kaçmak için dua eder. Dua: çoğu insan için kaçış noktası. Neredeyse inançın bulunduğu her coğrafyada günahların itiraf edildiği sonrasında temizlenmek için af dilendiği yerdi. Bu yüzden insanın fıtratında her zaman bağışlanma arzusu vardı. Pişmanlık duygusunun bastırıldığı inanılan bir kapı idi. Pişmanlık: duygulara yapılan en büyük ihanettir. Onu başka duygularla kapatmakta, ancak bir insanoğlunun yapacağı iştir. Pişmanlık esas olmadığı taktirde vicdanını susturmanın ona yalan söylemenin en kolay en manipülesi yoluydu. Bu yüzden ben her zaman korkar, dua eder, sonra pişman olurdum. Sonrasında güneşin ayı doğurduğu bir vakit, bunu hissetmek için ruhumu vicdanımla örterdim. J. İnsan her zaman içindeki iyiliği bastırmak yerine kötülüğü bastırırdı. Çünkü iyilik iyidir. Kötülükse kötü. Ya tam tersi olsaydı. Biri düşünün, kalbi iyiliği bastırmak içinken, zihni kötülüğü bastırmak istiyordu. Oysaki herkes iyi bilirdi. Kalp, her zaman kazanan olandı. Yanlış ya da doğru. Onun kapısı doğru var sayılırdı.