"Ben seninle isteyerek mi evlendim sanıyorsun?" Dedi genç kız durduramadığı gözyaşlarını, ilk defa bu adamın karşısında saklayamıyordu. Genç adamsa, darmaduman ettiği odanın ortasında dizlerinin üzerine çökmüş delirmiş gibi gözüken dağılmış kıza dehşetle bakıyordu. "Cevap ver bana! " kız var gücüyle bağırıyordu artık. "Ben seninle evlenmeyi hiçbir zaman istemedim. Köklü dükalığına da, gücüne de, servetin de, sana da lanet olsun. Kibrine, aşağılamalarına, küçük düşürmelerine bile göz yummamın sebebi bunlar mı sanıyorsun sen? Senin gibi kalpsiz bir adamla yaşlanmak için bunlar yeter mi sanıyorsun?" Sarsıla sarsıla ağlarken zar zor konuşan zavallı kız boğulur gibi olmuş, güçlükle nefes almaya çalışıyordu. Genç adam kızın bu halini görünce telaşla ona doğru adım atmış kızın bıçak kadar keskin sözleriyle konuşmaya tekrar başlamasıyla olduğu yere mıhlanmıştı. "Sakın bana yaklaşma, sakın. Sen bana zarar veriyorsun, sen beni tüketiyorsun. Ben seninle evlenerek kendimi çocukça bir intikam oyunu uğruna feda ettim. Ben seninle evlenerek ailemin hayatını kurtardım ama kendi hayatımı kaybettim. Ben seninle evlenerek hayatım boyunca sevdiğim tek adamla mutlu bir ömür yaşama şansımı kaybettim. Ben seninle evlenerek, sevilme şansımı kaybettim. Ben seninle evlenerek sadece; başkasına ait kötü bir adamı, ömür boyu sürecek mutsuzluğu, yalnızlığı ve acıyı kazandım." Tüm gücünü de bu konuşmayı yaparken kaybetmiş kızın acı dolu gözleri pes edercesine kapanmış, yorgun bedeni ise cansız bir bez bebek gibi yere yuvarlanmıştı.