Fırtına ve Yaprak

En başından başla
                                    

Sokak çirkin olabilir, fakat köşede seni bir güzelliğin beklemediğini bilemezsin.

Adımlarımı artık şehir merkezine doğru yönlendirdim ve adres tariflerimin sonucunda yurdumun istikametine giden otobüse son dakikasında yetiştim. Halk otobüsünde son kalan yeri kaptığım için kendimi şanslı hissederek yerime kuruldum.

Yaklaşık on dakika sonra yağmur taneleri camda saydam lekeler bırakmaya başlamıştı. Bulutlar yıkama görevlerine başlamışlardı. Ve bu beni tedirgin ediyordu. Umarım bu bir fırtınaya dönüşmezdi. En azından ben yurda girene kadar dönüşmezdi.

Sanki gökyüzü bu söylediklerimi duymuş gibi otobüsün geçtiği cadde bir şimşekle aydınlandı ve hemen ardından bir gök gürültüsü koptu. Ne güzel. Ben korkuyorum diye mi oluyordu bu? Sıkıntılı bir şekilde, kucağımda duran sırt çantamı daha sıkı kavradım. Evet, şimşeklerden, gök gürültülerinden, özetle fırtınalı havalardan dışarıda olduğum zaman ürküyordum.

Bunu düşünmemeye, buna odaklanmamaya çalıştım. Kulağımda çalan müziğin sesini arttırdım. Birkaç dakika önce şoförün inmemi söylediği durağın ismini ekranda gördüm. Bavulumu kaptığım gibi otobüsten indim. Fakat etrafıma baktığımda, yurt yoktu ve şiddetli yağmurdan görebildiğim kadarıyla yurdun yakınında değil, birkaç sokak arkasında olmalıydım.

Bavulu peşimden sürüklerken üstüm başım ıslanmaya başlamıştı bile. Hava soğuk değildi fakat yağmurun getirdiği bir soğuk vardı ve ürpermeye başlamıştım. Damlalar o kadar sık iniyorlardı ki birkaç dakika sonra tamamen ıslanmıştım.

Islanmak konusunda saatlerce söylenebilirdim. Nefret ediyordum fırtınalı havalardan. Tek isteğim bir an önce şu yurt odasına gitmek, yerleşmek ve kendimi sıcak suyun altına atıp temizlenmekti.

Islanmış ayakkabılarımın verdiği rahatsız hissi görmezden gelmeye çalışarak yürümeye devam ettim. Birkaç saniye sonra yağmur belirgin bir şekilde şiddetini azalttı ve hemen ardından bir anda kesildi. Bunun verdiği rahatlamayla her sokağın başındaki isim tabelalarını incelemeyi sürdürdüm. O duşu istiyordum ve alacaktım bu yüzden çabuk olmalıydım. Islak adımlarım eşliğinde, temiz bir yurt odası hayalinin verdiği güçle, adrese göre doğru sokak olan PİHHAN sokağına girdiğimde arkamdan gelen güçlü bir motor sesi beni yerimde sıçrattı ve duraksamama sebep oldu.

Bir araba sokağa doğru yaklaşıyordu ve geçen her salise motorunun gürleyişi yakınlaşıyordu. Buna gürlemek diyordum çünkü sokağı ve çevresindeki tüm sokakları inleten bir ses yankılanıyordu. Bu güçlü motor sesi tüm dikkatimi çelmiş ve ben arkamı dönmüştüm ki kocaman siyah bir araba sokağa daldı. Araba beni de tekerlerinin altına alıp peşinden sürüklemek ister gibi üzerime doğru yaklaşırken irkilerek geriye doğru sıçradım. Ezilmekten son anda kurtulmuştum fakat bir şeyden kaçamamıştım. Başımı döndürecek hızda dönen tekerler dar sokakta asfalta çığlık attıracak şekilde kaydı ve yanımdan son hız geçip giderken yerdeki su birikintisinin tamamını üzerime sıçrattı.

Araba o kadar hızlı bir şekilde kaymıştı ki o an başıma gelen bu iğrençliğe odaklanamadım bile. Bir yere çarpacaktı! Korkuyla nefesimi tuttum fakat beklediğim gibi olmadı. Araba bir anda yurdun önünde durdu. Etraftaki tüm sesleri bastırmanın yanında içimdeki tüm düşünceleri bile susturabilecek kadar güçlü motor sesi dinginleşti. Bununla beraber benim nefeslerim ve kalp atışlarım aksi yönde yukarıya tırmanmaya başlamıştı.

Araba durduğunda kendime gelmeye çalıştım. İçinden birinin dışarıya çıkmasını bekledim fakat kimse çıkmıyordu. Korkudan ve sinirden bacaklarımın titrediğini hissediyordum. Sadece bir dakika önce ıslaklıktan şikayetçiyken şu anda olduğum hal... Bu öfkeyle bir anda bavulumu yere bıraktım ve öne doğru bir adım attım. "Sen ne-"

Fırtına ve Yaprak | WATR Watty '14 En İyi Teen Fiction HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin