Küçük bir goncaydım. İnsanlar hayallerimi dört bir taraftan çekerek, tekrar filizlenmesine 
izin vermeyerek yerinde öldürdüler.

Batmıştım, çünkü bir insanın hayalleri demek en büyük yaşama amaçlarıdır. Hayata karşı yenildiğimi anladığım zaman köşeme çekilip öylece insanları izledim.

Artık yaşamak için bir amacım yoktu. Sessizce odamda oturup geçmişte takılı kalan saatti yaşıyordum. Yani bir gün öleceğime hergün ölüyordum.

Daha sonra bir gün kalemi elime alarak yaşadıklarımı, yerinde ölen hayallerimi ve en önemlisi de içimde tükenmeye yüz tutmuş umutlarımı kağıda dökmeye karar verdim.

Ben yazdım. Ben yazdıkça içimde birşeyler yeşerdi, ben yazdıkça hayata karşı direncim arttı ve ben yazdıkça ben değilde kalemim ağladı...

Yazdığım bu kitap benliğim oldu ve benimle bütünleşti. Çünkü yazdığım her satırda ilmik ilmik içimde barınan karanlık tarafı işledim.

Geceyi gündüze bağlayan o ince çizgi de hayat buluyordum. Işığı kendime düşman, karanlığı ise kendime dost biliyorum. Yazdığım satırlar karanlık dünyama umut ışığı olup, yürüdüğüm bu hayat yolunda bir köprü görevindeydi. Öfkem, nefretim, özlemim ve acılarım hepsi bir bir yazdığım satırlarda hayat buluyordu. O satırlar da ben vardım. Ben ve yaşanmışlıklarım...
TUBA EROĞLU
  • JoinedAugust 28, 2015



Story by Tuba EROĞLU
BU KAÇINCI SONBAHAR by tubanur28
BU KAÇINCI SONBAHAR
Sonbahar. Ne kış mevsimi gibi ayazda bırakıyor ne de yaz mevsimi gibi kızgın ateşinde yakıyordu. Sonbahar İlk...
ranking #294 in kin See all rankings
1 Reading List