soreslits

Ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı? buna rağmen mutluluğa inanıyoruz...

soreslits

bir an olsun bir şeye körü körüne inanmak bir şeye ait olmak bir fikrin tahakkümünde yıllar geçirmek bu dünyada olmamak çekti canım ama bilirim ki özgürlük taşıması zor bir yüktür bir rüyaya dalmana izin vermeyecek kadar büyük..
Reply

soreslits

bıkmışlıkla sıkışmışlığın arasında bir yerlerde yaşamaya çalışıyoruz nereden bakarsan bak denizden çıkarılıp toprağa atılmış çırpınan balıksın nereden bakarsan bak ipi kopmuş uçurtma nereden bakarsan bak yönünü bulamayan bir kuşsun...
Reply

soreslits

Ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı? buna rağmen mutluluğa inanıyoruz...

soreslits

bir an olsun bir şeye körü körüne inanmak bir şeye ait olmak bir fikrin tahakkümünde yıllar geçirmek bu dünyada olmamak çekti canım ama bilirim ki özgürlük taşıması zor bir yüktür bir rüyaya dalmana izin vermeyecek kadar büyük..
Reply

soreslits

bıkmışlıkla sıkışmışlığın arasında bir yerlerde yaşamaya çalışıyoruz nereden bakarsan bak denizden çıkarılıp toprağa atılmış çırpınan balıksın nereden bakarsan bak ipi kopmuş uçurtma nereden bakarsan bak yönünü bulamayan bir kuşsun...
Reply

soreslits

'

soreslits

Kırgınlıklar var içimde bayım. Siz bilemezsiniz bunu. Kabuslardan uyandım. Ellerim üşüyordu. Tozpembe düşlerimi simsiyaha boyadılar. Ben, toparlayamadım ondan sonra... Bilir misiniz, ben en çok papatyayı severim. Onu da söküp alıyorlar. Bu insanlar, çok acımasız bayım. Narin kalpleri titrek eller koruyamaz, ben koruyamadım. Sahi, benim kalbimde bir kış gecesi saklı bayım. O soğuğa rağmen, karlı yollardan dans ederek geçiyorum. Dedim ya, üşüyorum... İnsanlar birbirlerini, ben ise kendimi sarıyorum. Mesela, dün gece bir ağlama krizinden sonra, kendime sarılıp saçlarımı okşadım. Bu, iyi bir şey olmalı. Benim en güzel papatyam sizsiniz bayım. Güzel yapraklarınızı korumak için siper ettim kendimi acımasız yağmurlara. Bir hayli yorgunum artık... Bir camkırığı var şimdi elimde. Bir süredir bakışıyoruz. Bu sefer kendi ellerimin değil, onun tenimi okşamasını İstiyorum. Ben, sanırım sandığımdan da yorgunum.. İntihar eden insanlara hep yakınlık beslemişimdir. Onlar bedenlerini öldürdüler, ben ise ruhumu. Defalarca yemin etmeme rağmen, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Gözyaşlarımı kendim siliyorum. Güçlü kızlar gibi, değil mi bayım?
Reply

soreslits

00'00

soreslits

Kirpiklerim tuzlu suya aşikâr bu gece. Fazla söze medet umup dilin kemiğini kıramam hissizliğime, ağır gelir üzerime. Ellerim tatlı bi' telaş içerisinde. Benim misralarım ne hece ölçüsüne dayanıyor ne de kalbin ritmine ayak uydurabiliyor. Yüreğimde ki ateş harlandıkça külleri çehremin etrafına seriliyor.
Reply

soreslits

Geceleri ağlamam geçti artık, işime gücüme bakıyorum. Biraz sensizim fazlasıyla sinirli. tahammülüm yok insanlara. Daha doğrusu dünya boktanmış, insan eksik kalınca anlıyor. Bazen bir yalnızlık çöküyor, sonra geçiyor. Aslında her şey geçiyor, geçiyor da unutmaya çâre bulamadım hâlâ. Bazen bir şarkı gibi takılıyorsun aklıma, sözlerim sen oluyor. Sokaklar üzerime geliyor, insanlar üzerime geliyor, cümlelerim kısalıyor. Ben insanlarla konuşmak istemiyorum ki. Seninle konuşup saçmalamak istiyorum. Gülüşün hep gözümün önünde olsun, ama gülüşünden öpmeyi özlemenin bir çâresi yok. Bu çaresizlik yoruyor beni. Nefesini hissediyorum uyurken yanımda ama gözlerim karanlığa açılıyor hep. Hep karanlık, hep. Bir umut var içimde, gözlerim uyandığında bir gün yine görecek seni.

soreslits

O çiçekli yollar, güneşli akşamlar, dans eden ağaçlar hep yalandı. Manzaramın güzelliğinden bahsederken perdem hep kapalıydı. Ben hiç iyileşemedim. Yürüdüğüm yollar aynıydı ama ben gözlerimi kapatınca başka yere giderim sandım. Görmezsem eğer acıları geçer sandım. Küçük bir kız çocuğu olup hayatımla oynadım. Bak, bunlar hiç yaşanmamış tamam mı? babam her gece saçlarımı okşuyormuş. Ben şimdi çok güçlü olacağım. Dünyayı elimle kaldırdım bak. Akşam olmasın, oyunlar bitmesin, eve gitmeyeyim istedim. Oyun bitti, ben güçsüzdüm ve babam saçlarımı hiç okşamadı.
Reply

soreslits

Ayağa kalkmam lazım, farkındayım. Özüme dönmem ve kendime gelmem lazım. Ama kafamdaki "ya bir şeyler güzel gitse ne olacak, biz çiçek dolu bahçelere değil demir parmaklıklı balkonlara sıkıştırılmış çocuklarız." narasını silemiyorum, zaten kafamın da bir silahla dağılmasını istiyorum.
Reply

soreslits

Beklentisiz yaşamanın verdiği bir boşluktayım. İyi miyim değil miyim bilmiyorum. Sürekli düşünüyorum ama umursamıyorum. bir el uzansın tutunayım da istemiyorum. Kimsenin yakacak bir can bulamayacakmışcasına yakmak istiyorum canımı. Başkalarında değil kendimde yenilmek istiyorum.
Reply

soreslits

Bir ev yapmıştım sana, kendimden koparta koparta, kendimi kırıp üst üste koya koya. Bir sürü yollar gelip iyi misin diye bakardım, aman çatısı akıtmasın evin, aman hep sıcak kalsın diye. Bir sürü yolları koşarak gelirdim, uçarak hatta. Seni hep olduğun yerde bulacağımı bilerek gelirdim. Birisinin hep olduğu yerde kalacağına emin olarak yaşamanın çok güzel olduğu zamanlardı. Sana bir ev yapmıştım, kendimden. Altında kaldım.

soreslits

Sürekli yalan söylüyorum aynada gördüğüm şeye ki bunun ben olmadığımdan eminim. Beni nasıl hatırlarsın bilmiyorum, ben beni unutalı oldu epey. Seni nasıl hatırlarım biliyor musun? Hem de nasıl.
Reply

soreslits

İçimde şehir kadar bir boşluk var şimdi. Senin olmadığın bir şehir. Düştükçe düşüyoruz. Düştükçe uzaklaşıyoruz kendimizden.
Reply

soreslits

Bir mürekkep lekesi durmadan büyüyor defterin üzerinde ve yazıyor bütün bunları. Kurmacanın bile belirgin bir dizgeye kavuşamadığı yerlerde yazmak giderek bir sayıklamaya dönüşüyor. İnsandan, yaşamdan bağımsız gibi duran bir şey. Nesnelerden tüten buğu yazıyor bunları, oluklardan akan gökyüzü.
          
          
          Peki sen, durup durup denize bakan çocuk, daha ne arıyorsun? Yazılacak her şey senden önce yazıldı, söylenecek her şey söylendi çoktan. Artık her şeyin bir adı var şu dünyada. Ölümün bile bir adı var. Topuklarından, attıkları her adımda kan sizan adamlar geçti bu yollardan. Peki sen çocuk? Dünya hiç bir zaman gökyüzüne yansımayacak, artık hiç değilse bunu biliyorsun. Sesler gitmiş, bir tek yankıları kalmış geride. Bedeni olmayan seslerin çığlığa dönüşmeyi kurduğu yerlerde sen şarkı söylemek için bekliyorsun. Çocuk, yanılıyorsun.

soreslits

Artık bulacak yıldız kalmadı ve çok geridesin'
Reply

soreslits

00'00

soreslits

Papatyalar farklıdır bayım. Seviyor sevmiyor diye kopartılacak kadar cesaretli ama kopartıldıktan sonra bütün ihtişamını ve güzelliğini kaybedecek kadar narindirler. Ve birde papatya seven kadınlar vardır. Onlar sizi sevecek kadar cesaretlidir bayım fakat kırıldıklarında paramparça olup toparlanamayacak kadar narin. Bir kadının sevdiği müziği ve çiçeği iyi bilmelisiniz. Sevdiği müzikle duygularını, sevdiği çiçekle kendini yansıtır bir kadın.. Hele bir de o kadın papatya seviyorsa oturun ve düşünün bayım. O kadını nasıl daha güzel sevebilirim diye düşünün. Aşkı için narinliğini ve kırılganlığını bir yana bırakıp bir şeyler kanıtlamaya çalışırcasına, seviyor sevmiyor diye kopartılıp atılan bir çiçek. Daha ne kadar zor ve ihtişamlı olabilir ki bir sevgi? Daha ne kadar huzur verir sevilene? Eğer böyle bir kadın tarafından seviliyorsanız değerini bilin. Çünkü kalmadı o kadınlardan artık. Çiçeğin fiyatına değil anlamına, müziğin popülerliğine değil melodisine ve sözlerine bakan bir kadın varsa hayatınızda o kadını incitmek yerine sahiplenin. Benden size bir tavsiye bayım, sadece bir papatya bile mutlu edebilir kadınları. Siz sadece nasıl ve hangi müzikle armağan edeceğinizi düşünün.
Reply